AKP iktidarı, PKK’ya yardım ve yataklık yaptı

AKP iktidarı, PKK’ya yardım ve yataklık yaptı
MHP’li Nuri Okutan, AKP’nin sözde çözüm sürecini siyasi çıkarı için kullandığını söyledi

Okutan, “İktidar, örgüte yardım ve yataklık suçu işledi. Sadece valiler değil, bu bölgede olanlardan siyasiler de sorumludur. Bunun da hesabı sorulacak” dedi. 

 

­AKP iktidarı, PKK’ya yardım ve yataklık yaptı

MHP Isparta Milletvekili Nuri Okutan, “AKP, oportünistçe (fırsatçı) davranarak sözde çözüm süreci diye adlandırılan, kimsenin bilmediği bu süreci siyasal çıkarı için kullandı” dedi.

AKP’nin sözde çözüm sürecinde çok tartışılan operasyon yetkisinin valilere bırakılması kararını ve gündeme dair konuları Doğu ve Güneydoğu’da uzun yıllar valilik yapmış ve büyük başarılara imza atmış olan MHP Isparta Milletvekili Nuri Okutan ile konuştuk. YENİÇAĞ’a çarpıcı açıklamalar yapan Okutan, siyasi iktidarın PKK terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığını ve bunun da hesabının sorulacağını belirtti. İşte Okutan’ın açıklamaları...

n AKP iktidarı tarafından başlatılan sözde çözüm sürecinde, “Operasyon yapılmaması için valilere talimat verildi” açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Güvenlik güçlerinin müdahale etmesi gerekiyorken “Görmezden gelinmiş” deniyor. Bu zafiyet güvenlik güçlerine atılmaya çalışılıyor. Ama güvenlik güçlerinin talimatla engellendiğini biz biliyoruz. “Bir tane sivil kaybolursa yargılanırsınız” diyerek üstlerine gidildiğini biliyoruz. Siyasi iktidar eliyle, örgüt eleman sayısı olarak, teçhizat ve ekonomik güç bakımından güçlendirilmiştir. Bunun tam manasıyla sözcükteki karşılığı örgüte yardım ve yataklık etmektir. Neredeyse bitmiş olan terör örgütü, iktidarın aldığı siyasi kararlar nedeniyle güçlenmiştir. İktidar kanadı tam olarak örgüte yardım ve yataklık suçunu işlemiştir. Sadece valiler değil, bu bölgede olanlardan siyasiler de sorumludur. Hiçbir kanunsuz emir yerine getirilemez. Suç teşkil eden durumlarda yazılı talimat geçersizdir. Ama herkese çatışmasızlık durumuna zarar getirmesin diye baskılar yapıldı. Terör örgütü üyelerinin hoşuna gitmeyen kamu görevlileri merkeze alındı. Zaten bu Oslo görüşmelerinin bir şartıydı. Terör örgütüyle mücadele etmiş herkesi içeri attılar. Genelkurmay Başkanı’nın terör örgütü mensubu olmakla suçlandığı bir iklimden bahsediyoruz.

AKP fırsatçı davrandı

n Ortaya atılan sözde çözüm sürecinin detayını kimse bilmiyor. Bunu nasıl yorumlarsınız?

-Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, “Çözüm sürecini ben bilmiyorum” dedi. Bakanlar Kurulu’na ‘Çözüm süreci nedir?’ diye sorsak onlar da bilmiyorlardır. Bunu bilen AKP içinde de çok az kişi vardır. Bu nasıl bir çelişkidir. Aslında planlar bir yandan Türkiye’nin üst üste yapacağı seçimlere yönelikti. AKP oportünistçe (fırsatçı) davranarak (sözde) çözüm süreci diye adlandırılan, kimsenin bilmediği bu süreci siyasal çıkarı için kullandı. Bakıyorsunuz bu yıl içinde 4’üncü seçime gidiyoruz. Siyasi iktidar için bu dönem çatışmasızlık içinde geçirilmesi gerekiyordu. Seçmeni etkilemek ve algı operasyonu için çözüm süreci gerekiyordu. “Bahar geliyor, analar ağlamayacak, yaylalar şenlenecek” dediler. Yaylalar şenlenecekse 2000’li yılların Cemikare yaylasına bir baksınlar. Şenlik neymiş görsünler. Şimdi o şenliğin olduğu yerde teröristlere ait ‘sözde şehitlik!’ var. Şimdi o yaylaya güvenlik güçleri giremiyor.

“Parti” diyorlar

n 7 Haziran’dan sonra ne oldu da terör eylemleri arttı?

-18 milletvekili sayısı eksik çıktı. Bu vekilleri de milliyetçi kesimden almak istediler. Bu sebeple terör olaylarını arttırdılar. Vatandaşı ya terör ya da ‘benim tarafım’ diye sıkıştırma kararı aldılar. Bölgede sıkışan vatandaştan 50 bin oy alsa çok şeyi değiştirebilecek. Bölge insanını terör ve devlet arasına sıkıştırmayı amaçlıyorlar. Bölgenin oylarının AKP’ye kaydırılması planlanıyor. Memleket mi yoksa parti mi önemli? “Parti” diyorlar. Cumhuriyet’in hassasiyetlerini çekinmeden iç siyasette malzeme yaptılar. PKK ile koalisyon yaptınız, teröre yardım ve yataklık yaptınız. Terörle mücadele etmek için geç kaldınız. Millete karşı özür borcunuz var. Başkanlık sistemi içinde özerklik olacak, Türklük kavramı çıkarılacak belki de Başkent değiştirilecekti!

Valilerle uğraşıldı

n Bölgede şu an görev yapan Valiler neler yapmalı ki sonuç alınsın?

-Valiler şu aşamada hiçbir şey yapamazlar. Bir şey yapabilmeleri için iktidar değişikliği gerekir. Cumhurbaşkanı onayıyla vali atanır. Dolayısıyla iktidardan ayrı bir tutum sergilemeleri çok zordur. Yönetim, kadro değişikliği, siyasi irade değişikliği gerekir. Siyasi kadronun devletini, milletini kendinden çok sevmesi gerekir. Valileri bir cümlede satmayacak bir yönetim anlayışı gerekir. Siyasi karar mercii sıkışınca ‘Valileri yetkilendirmiştik yapmamışlar ya da TSK’yi görevlendirmiştik görmezden gelmişler’ dememeliler. Silahlı Kuvvetler’in, valilerin, mülki idarenin arkasında durabilecek siyasi iradeye ihtiyacı var. Şu anda valileri tartışmak, sorunu başka yere çekmek anlamına gelir. Elbette bu durum valileri sorumsuz kılmaz. Terör örgütüne bölgede nefes aldırmayan görevliler açığa alındı. Hatta terör örgütünün “Bizim barış sürecimize aykırı davranıyorlar” dediği kamu görevlileri görevden alındı. Böyle bir ortamda valilerle uğraşılması doğru değildir. Valilerin vatan sevgisinden hiç şüphem yoktur. Ama ülke sorumsuzca bir sürüklenmenin içindedir. Hadi valiler böyleydi, bölge milletvekilleri ne yaptı? Görevini yapmamış insanlar tabii ki cezalandırılmalıdır.

 

Bu ortamda seçim güvenliği sağlanmaz

 

MHP Isparta Milletvekili Nuri Okutan, “Bir taraf Başkanlık sistemi diğer taraf özerk yönetim istiyor. Bunun anlamı nedir?” şeklindeki sorumuzu şöyle cevapladı: Türkiye’de uygulanmak istenen şey Başkanlık sistemi bile değil. Türkiye’ye özgü hatta şahsa özgü bir siparişin tartışılmasıdır. ’Terör örgütünü silahlı mücadeleyle çözdük’diyorlar. Terör örgütü silahlı mücadeleyle çözülmüş değildir. Eğitim verildikleri dönemde utanmadan ’PKK’ya değil PYD’ye eğitim verdik’ diyorlar. Sandıkların taşınması kararı tartışılıyor. Seçim güvenliği sağlanamayacak mı demek oluyor? Seçim güvenliğini sağlayamadıkları ortadadır. Bölgede vergi toplanıyorsa, can ve mal güvenliği sağlanamıyorsa bu ülkede seçim güvenliğini sağlayamazsınız. Kamu görevlileri baskı altında tutuluyor. İktidar, kamu görevlilerinin yanında yer almıyor. Ben 2011’de Urfa’da ilk defa seçim güvenliğinde askeri kara birliklerine seçim güvenliğinde görev verdim. Sandık güvenliği için öyle bir çalışma yaptık ki polisi valinin görevlendirmesiyle köy sandıklarının güvenliğinde görevlendirdik. Bu da Türkiye’de ilk kez oldu. Bunlar dış politikayı Barzani’yle, iç politikayı da Öcalan ile götürdüler. Milletin geleceğinin, genç çocuklarımızın geleceği üzerinde kumar oynadılar. Kaybettikçe daha büyüğünü oynadılar. Oynadıkları kumarlar neticesinde memleketi batıracaklar. Milletin bu kumarbazları artık masadan kaldırması gerekiyor.