Birileri "beka" sorununu çözmek daha doğrusu seksen milyonu bir kişiye mahkûm etmek için cansiperane çalışıyor.

Siyaset, ekonomi ve medya "referandum"a kilitlemiş durumdadır.

16 Nisan'a kadar millete referandum yedirip, referandum içiriyorlar.

Başkanlık gelecek, her sorun çözülecek palavralarıyla kamuoyu uyutuluyor!

Türkiye on beş yıldır zaten fiilen başkanlık yetkileriyle yönetiliyor.

Parlamenter sistemin "bekleme odasına" konulalı yıllar oluyor!

Tansu Çiller kadar yiğit değiller!

Kendi tabirleriyle on beş yıldır "eski Türkiye'yi" tek başına yönettiler.

Bu yönetim sayesinde ülkenin bütün stratejik kurumları neredeyse FETÖ'nün eline geçti.

Ülkenin Güneydoğusundaki kentler PKK'nın hendekleriyle doldu.

Süleyman Şah Türbesi'ni bulunduğu yerden sırtlayıp kaçırdılar!

 Ege'de on sekiz kayalık ve adayı Yunanlılar işgal etti.

Tansu Çiller'in Kardak'ta gösterdiği yiğitliği, dirayeti ve iradeyi gösteremediler.

AKP iktidarı ve Kerkük!

2002 yılına kadar yani "Eski Türkiye'de" Kerkük'ün statüsünün değiştirilmesi ve Türkmenlerin konumu "kırmızı çizgi" ilan edilmişti.

Kerkük başta olmak üzere Irak Türkmenlerinin geleceğiyle ilgili yalnız Ankara'da onlarca toplantı yapılırdı.

AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte Kerkük, Irak ve Türkmenlerle ilgili Türkiye'deki toplantılar bıçakla kesilir gibi kesildi.

Kuzey Irak'taki gelişmeler çok yakından takip edilir, Barzani, Talabani ve PKK'nın hareketleri izlenir, gerekli fiili operasyonlar ve diplomatik baskılar yapılırdı.

2002'de iktidara gelen ve "Yeni Türkiye" safsatasıyla yola çıkan AKP, Irak'ta bütün gruplara eşit mesafede olduğunu ilan etmiş Türkmenleri böylece kaderleriyle baş başa bırakmıştı.

Gerçeklerden kopuk, diplomasi nedir bilmeyen zevat,  Barzani'yi PKK'ya göre ehveni şer olarak gördü.

Çözüm sürecinde PKK ile iş birliği yaptıkları gibi zaman zaman da Barzani'yle PKK'ya karşı iş birliği yaptılar.

Ekonomisi Türkiye'ye bağlı Barzani'nin Türkiye'ye aykırı bir siyaset güdemeyeceğini düşündüler.

AKP'nin kurultayına Barzani'yi davet edip "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye slogan attırdılar.

Dahası Diyarbakır'da Barzani ve Şivan Perver'le miting yapıp, "megri megri" şarkısını söylediler.

Ekonomik ve siyasal anlamda Barzani'yi hem Türkiye'de hem de Kuzey Irak'ta, güçlendiren ve meşrulaştıran AKP olmuştur.

AKP iktidarı Barzani'yi destekledi, besledi  ve meşrulaştırdı o da göz oymak için pusuya yattı.

Barzani Türkiye'ye davet ediliyor!

Referandumda köşeye sıkışan AKP, birden Barzani'yi Türkiye'ye davet etti. Türkiye'ye geldiğinde de devlet başkanı gibi karşılama töreni düzenledi. Sözde Kürdistan bayrağını AKP kendi eliyle göndere çekti.

Barzani, kendisine ve bayrağına duyulan saygının referandumda AKP iktidarının kendisine duyduğu ihtiyacın göstergesi olarak algıladı. Bu fırsattan istifade ederek Kerkük'te oldu bitti için harekete geçti. Ardından da içinde Kerkük'ün de yer aldığı bağımsız bir Kürdistan ilan edeceğini açıkladı.

AKP iktidarının gösterdiği tepkiye bakın!

AKP zihniyetinde Türk'ün ve Türkmen'in yeri yoktur. Bu zihniyet "ihvan-ı Müslüm" türü milleti ümmet kabul eden bir eksende düşünüyor.

Kerkük'ü gasp etme niyeti karşısında Bakan Çavuşoğlu ve Başbakan Binali Yıldırım'ın tavrı, 'Bayrak asılmasını doğru bulmuyoruz' oluyor. Yanlış bulduklarını ise söylemiyorlar. Bunun anlamı şudur: 'Olmasa iyi olurdu ama oldu bir kere.'

İbrahim Kalın ise "Biz bu konuyu daha önce Kürt Bölgesel Yönetimiyle konuştuk. Biz bunun yanlış adım olacağını düşünüyoruz. Güvenlik risklerinin hat safhada olduğu bir döneme bunun gündeme getirilmesini doğru bulmuyoruz." diyor.

Kalın, Kerkük'ü gasp etme ve bağımsızlık ilan etme girişimine zamanlaması uygun değil diye karşı çıkıyor gibi yaparak sözde eleştiriyor.

Referandumda "evet"i artırmak için dünyaya meydan okuyanlar Ege'de Yunan'ın, Kerkük'te Barzani'nin oldubittileri karşısında sessiz kalıyor.

"Ey Almanya", "Hey Hollanda" diyenler "Behey Barzani" diyemiyor.