AKP Türkmen’i sahipsiz bıraktı

AKP Türkmen’i sahipsiz bıraktı
Onur Öymen: Barzani, Amerika ve İsrail’e güveniyor. Başka grupların destek aldığı Arap ülkeleri var. Türkiye’ye güvenen soydaşlarımızın eli ise boş kaldı

AKP Türkmen’i sahipsiz bıraktı

Emekli Büyükelçi Onur Öymen, Türkiye’nin Türkmenleri sahipsiz bıraktığın söyledi. Hükümetin Irak’ta yaşananlara mezhep gözlüğü ile yaklaştığını ifade eden Öymen, “Barzani, Amerika ve İsrail’e güveniyor. Başka grupların destek aldığı Arap ülkeleri var. Ama Türkmenlerin Türkiye’den başka desteği yok. Ancak Hükümet, Türkmen soydaşlarımızın güvendiği dağa kar yağdırdı” dedi. Onur Öymen’in gündeme ilişkin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

-Hükümetin Türkmen politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz. Türkmenlerin yanında anavatan olarak yeterince sağlam durabiliyor mu?
Türkmenlere yeterince sahip çıktığı izleniminde değildim. Türkmenlerin Türkiye’den başka güvencesi yok. Barzani, Amerika ve İsrail’e güveniyor. Başka grupların destek aldığı Arap ülkeleri var. Ama Türkmenlerin Türkiye’den başka desteği yok. Bir taraftan Barzani Kerkük’ü işgal ediyor, Musul’u IŞİD işgal ediyor. Türkmenlerin yoğun yaşayan şehirler işgal ediliyor. Türkiye’den bunu engelleyici hiçbir girişim yok. 
- “Arap ülkeleri Gazze’deki zulmü neden seyrediyor?” diye söyleniyoruz “Fakat biz de Türkmenlere yapılan zulmü seyrediyoruz” diyebilir miyiz?
Türkmen meselesi öteden beri bütün Türk hükümetlerinin öncelikli konusu olmuştur. Biz daima Türkmen meselesini kırmızı çizgimiz olarak söylemiş, Kerkük meselesini öncelikli meselemiz yapmışsızdır. Türkiye’nin Türkmen politikası çok açıktır. Ama şimdi görüyoruz ki onların bize en çok ihtiyaç duydukları dönemde, en çok saldırıya uğradıkları dönemde Türkiye’den etkin bir söz çıkmamıştır. Belki rehine olayı dolayısıyla Türkiye fazla ses çıkaramamıştır.
-Bu hükümetle birlikte Türkiye’nin kırmızı çizgisi değişti mi?
Tabii ki de açıkça bu kırmızı çizgiler ortadan kaldırıldı diyebiliriz. Hükümet meclisten yetki aldı. Kuzey Irak’ta askeri müdahale yapıp PKK’yı tasfiye edecekti. Bu gündemden düştü. Kimse hükümetin böyle bir şey yapabileceğine inanmıyor. Barzani’nin ayrı devlet kurmasına karşı çok büyük tepkisi vardı Türkiye’nin ama şimdi lafta kaldı. İsrail’in bağımsız Kürt devletini tanıyacağı ile ilgili açıklamalarına da tepkimiz yok. Irak hükümetine tepkimiz de topraklarında terör örgütü barındırmalarına ilişkin değil de daha çok mezhepsel çekişmelerde izlediği tutum dolayısıyla. Bütün bu konuların mecliste eleştirilmesi lazımdır. Muhalefete ve basına büyük rol düşüyor. Hatta bu konuların birçoğunun haber bile olmaması bana büyük eksiklik geliyor.


IŞİD’le uluslararası mücadele şart
Öymen, “IŞİD’in, Irak ve Suriye’de gerçekleştirdiği terör olaylarının bölgeye etkileri nelerdir?” şeklindeki sorumuza şu yanıtı verdi: “İslami terör örgütünün bölgede etkili olması, alan hakimiyeti sağlaması çok ciddi bir durumdur. Karşısında mücadele ettiklerinin çoğu Şii... Türkmenlerin durumu da çok kötü. IŞİD’le uluslararası toplumun etkin mücadele yapması lazım. Ama uluslararası toplum ne IŞİD ile ne de Irak’taki PKK ile yapıyor.” 


Türkiye ‘büyükler’e direnemiyor
Onur Öymen, “Hükümet Ermeni açılımında kararlı, bunun Rusya-Çin ve Türkiye ilişkilerini yansıması nedir?” şeklindeki sorumuzu, “Ermeni konusunda anladık ki Türkiye büyük devletlerin baskısına direnemiyor.” diye yanıtladı. Öymen görüşünü şöyle açtı: Müslüman Kardeşler, Mısır, HAMAS konusunda direniyor çünkü orda din faktörü ortaya çıkıyor. Ama Ermeni meselesinde PKK ile mücadele değil de müzakere etme konusunda, Kıbrıs konusunda yabancı ülkelerin baskısına direnemediğini veya direnmek istemediğini görüyoruz. Ermenistan ile yaptıkları anlaşmanın özünde Türkiye’ni başından beri izlediği politikalardan uzaklaşma var. Türkiye demişti ki “Yukarı Karabağ meselesi halledilmeden ve Ermeniler işgal ettikleri topraklardan çekilmeden oradaki Azeri soydaşlarımız evine dönmeden sınırları da açmayız, Ermenistan ile diplomatik ilişki kurmayız.” Türkiye’nin taleplerinin hiçbiri olmadı ama yine de sınırları açmayı ve diplomatik ilişki kurmayı öngören bir anlaşma imzaladık. Türkiye’ye hiçbir şey vermeyen bu anlaşmayı niye imzaladık? Çünkü büyük devletlerin baskısı vardı. İmza töreninde Ermeni Dışişleri Bakanı anlaşmayı imzalarken arkasında Amerikan Dışişleri Bakanı vs. belli ki onların baskısıyla imzalanmış bu anlaşma. Bereket muhalefetin tepkisi ve Aliyev’in tepkisi üzerine bu anlaşmalar onaylanmadı. Ama geri de çekmedi hükümet. Yarın bir gün koşullar daha uygun hale gelince Türk hükümetinin bu doğrultuda yeni bir adım atması bence ihtimal dışı değil. Türkiye’nin bu tutumu Amerika, Rusya, Fransa ve Ermenistan’ın işine gelir.


İsrail nefreti Başbakan’ın işine geliyor
Emekli Büyükelçi, “Başbakan’ın İsrail’le ilgili sözde sert tepkilerini nasıl değerlendirirsiniz?” şeklindeki sorumuza şu yanıtı verdi: “İç politika açısından Başbakan’ın işine İsrail’i suçlamak geliyor. Bölgedeki bazı radikal Arap unsurların da işine geliyor olabilir, HAMAS, Müslüman Kardeşler gibi... Ama bütün Arap ülkeleri de HAMAS’ın yanında yer almıyor, bunu da görmek lazımdır. Özellikle Mısır’ın çizgisi Türkiye’nin tavrından farklıdır. Türkiye, İsrail’e en açık tepki gösteren ülkedir, bunun da getirisini götürüsünü iyi hesaplaması lazım. Türkiye böyle politika izledikten sonraki sonuçlarından biri İsrail’in Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle stratejik iş birliği yapması oldu. Ortak askeri tatbikat yaptılar. Yunanistan ile stratejik iş birliği yapıyor. Bu söylemlerimizle ne kazanıp ne kaybediyoruz? Dış politika bir hesap işidir. Türkiye’nin kayıpları kazançlarından fazladır.” 


Hanemize yazacağımız başarımız yok
Emekli Büyükelçi Onur Öymen, Başbakan Erdoğan’ın Yahudi ödüllerini geri vermeme kararıyla ilgili şunları söyledi: “Ödülden daha önemlisi şudur. Yahudi lobisinin Başbakan’a yönelik çok açık bir tavır içine girdiğini görüyoruz. Zaten uzun zamandan beri rahatsızlıklarını biliyorduk. Tabii İsrail politikalarını eleştiririz, bizim görüşlerimiz bellidir. Her vesileyle Mavi Marmara’da eleştirdik, Gazze’nin gayri insani bombalanmasında eleştirdik, bu açıdan mesele yok. Mesele şu ki Yahudi lobisi geçmişte uzun süre Ermeni lobisinin taleplerine karşı Türkiye’yi desteklemiştir. Ermeni lobisi istediği sonucu alamadıysa bunda Yahudi lobisinin lehimize büyük katkısı olmuştur. Şimdi ise Yahudi lobisi bize mesafe koymuştur. Hatta Ermeni soykırımını desteklediğine dair bilgiler var yabancı basında. Şimdi diplomaside tabii ki ilkeli politika izleyeceksiniz. İnsan hakları ihlali olunca tepki göstereceksiniz ama düşman kazanmamaya da dikkat edeceksiniz. Düşman kazanarak dış politika yapmaya çalışmak en yanlış yoldur. Kendiniz söylüyorsunuz sıfır sorun diye Suriye’de Mısır’da İsrail’de düşman kazandınız. Başarı hanemize yazabileceğimiz bir gelişmemiz yok. Ne Ermeni ne PKK...”