AKP ve devlet    

      Sandıktan evet çıksın diye devletin bütün imkânlarını kullandıklarını anlatıyoruz, itiraz edenler çıkıyor...

      Cumhurbaşkanının devletin araçlarını kullanma hakkı varmış...

      Olamaz; ne yasalar, ne teamül Cumhurbaşkanına "Bu araçları seçim döneminde propaganda amacıyla kullanabilirsin" der... Erdoğan buna rağmen uçakları da kullanıyor, otomobilleri de...

      Tarafsız olmadığı için de bunu, içinden çıkıp geldiği iktidar partisi kazansın diye yapıyor...

      Partili Cumhurbaşkanı uygulamasını yani tek adamın iktidarını düşünün, o zaman kim bilir devlete ait başka neleri Cumhurbaşkanının emrine tahsis edecekler...

      Sadece devletin araçları ve TRT gibi kurumlar kullanılmıyor, devlet çalışanlarının da evet amaçlı toplantılara katılmaları mecburi hale getiriliyor... Devlet çalışanı olup da bu toplantılara katılmayanı da fetöcü diye suçlayıp devlet hizmetinden dışlıyorlar...

      Örnekleri var, birinden yarın bahsedeceğim...

      * * *

      TRT, sanki devletin değil de AKP'nin sesi ve destekçisi; evet çıksın diye ekranını iktidara, üç yüz küsur saat tahsis etmiş. CHP'ye ve hayır diyeceklere ise ancak 45 küsur saat yer vermiş...

      Devletin bütün imkânlarının kullanıldığına ilişkin bir kanıt yine TRT'den...

      Cumhurbaşkanı dün Antalya'da "Toplu Açılış"a katıldı, konuştu. Cumhurbaşkanından önce de Ankara'dan Antalya'ya talimat gitti:

      -Görevli ve izinli personelin dışında katılımın zorunlu olduğu açılış için Eski TRT A binası önünden saat 12.30'dan itibaren servisler kaldırılacaktır. Gereğini rica ederim."

      Talimat açık ve net, katılım zorunlu...

      Gereğini rica edeni öğrenemedim...

      * * *

      Dikkat etmiş olmalısınız, Erdoğan da, Yıldırım da meydanlara çıktıklarında karşılarında tornadan çıkmış bir kalabalığı buluyor. Hepsinin, kafasında aynı şapka... Bu yurttaşların büyük bölümü devlet çalışanı, kimi memur, kimi işçi statüsünde; evli olanların yanlarında eşlerini getirmeleri de mecburi, eşler doğru kadınlar bölümüne...

      Evet çıksın da nasıl çıkarsa çıksın dedikleri meydanda. Bunun için devlet çalışanlarının bile onuruyla oynamaktan çekinmiyorlar...

      * * *

      16 Nisan'ı bekleyelim bakalım; yazar, düşünür ve edebiyatçı Refik Halit Karay ne demişti bir yazısında; Mevlâm neylerse güzel eyler!

     

DERKENAR

------------------

      "Cumhurbaşkanı Hükûmeti demek tek adam demek değil" diyorlar. Nasıl tek adam demek değil, bal gibi tek adam demek. Kendileri söylemedi mi, çift başlılıkla işler yürümüyor demediler mi... Yasama, yargı ve yürütme etkili çalışamıyor diyerek demokrasiden yani parlamenter sistemden ve millî iradenin egemen olmasından şikâyet etmediler mi... Millî iradeyi, Cumhurbaşkanının ellerine teslim etmeye çalışmıyorlar mı... Tek adamlık başka nasıl olur. Cumhurbaşkanına KHK yapma hakkı tanımak, tek adamı yetkili kılmak değil midir.

 

Soru

----------

      Eyy evet diyecek kardeşim; Mustafa Kemal'in yanında"Ya İstiklal Ya Ölüm" diye haykırarak ülkemizi düşmanlardan kurtaran kahramanlar arasında yakınınız olmadı mı; siz o insanların çocuklar ya da torunları değil misiniz... Evet diyerek ülkeyi çıkmaza sürüklemeye eliniz varacak mı?

  

Daha ne desin

--------------------

      Roger Boyes bir İngiliz gazeteci, BBC'ye röportaj verirken laf dönüp dolaşıp Türkiye'ye gelmiş, bakın neler demiş:

      -Yönetimi ele geçiren kişi ölene ya da birileri gelip devirene kadar orada kalır. Hitler, parlamenter sistem içinden çıkmış bir diktatörken Stalin tek parti, Pinochet ise başkanlık sisteminden diktatörlüğe gitmiş isimlerdir.

      Devam etmiş:

      -Tek adam rejimlerinde yetki kişiye verilir. Hukuk yoktur, olmaz da, olan da kişiye özgüdür...

------------------------------ -------------------

DİKKAT, HAYIR demek için 21 gün kaldı

------------------------------ ---------------------

 

Anlamlı sözler

------------------------------ ------------------------------ ----------------------------

      Yanlış yolda başkalarıyla yürüyeceğine doğru yolda bir başına yürü. (Şevket SÜREYYA)

Yazarın Diğer Yazıları