AKP'de artık ne olabilir?!

R. T. Erdoğan yine Ak Parti için, il il, ilçe ilçe dolaşmaya başladı. 

7 Haziran 2015 seçiminden daha önce, seçim yükünü üzerine alan R. T. Erdoğan, o zaman partili cumhurbaşkanı olmadığı hâlde, Ak Parti için meydanlara inmiş, televizyon kanallarını canlı canlı neredeyse yarım gün kaplamıştı.

Dozu kaçırılmış propaganda ters tepti; Ak Parti, hükûmet kuracak sayıya ulaşamadı. (Oy: %40.66, m.vekili: 258) Başbakan o zaman, Ahmet Davutoğlu idi. Seçimde AKP'yi tekleten kim sizce?

Çok geçmeden aynı yılın 1 Kasım'ında seçime gidildi. AK Parti, Anayasa'yı değiştirecek çokluğa ulaşamazsa da bir başına hükûmeti kuracak sayıyı fazlasıyla aldı. (Oy: %49.50, m.vekili: 317).

İki seçim arası, R. T. Erdoğan pek meydanlarda görünmedi. A. Davutoğlu biraz koşturdu. Koşturmak o kadar mühim değildi. Halk istikrar istiyordu. Mecburen Ak Parti'ye o verdi. Yalnız bunu bilen Ak Parti'nin tecrübeli tepe isimleri hesaplarını çok iyi yaptılar. CHP'yi, koalisyon kurduk, kuruyoruz gel-gitleriyle oyaladılar. Bir bakıma tuzağa düşürdüler. Balgat MHP'sinden hiç bahsetmeyelim! Neyine güvendiyse, halkın talebine rağmen koalisyon için görüşmeye bile gerek görmedi. (Hoş, Saray, kafaya koymuştu; seçime gidecekti. Görüşse bile akîm kalacaktı. CHP gibi tuzağa düşmedi. Ama "İlla koalisyon!" deseydi, Saray ne yapacaktı? Bir denemek lâzımdı. Siyaset ustalık ister! Manevralarla Saray'ın köşeye sıkıştırılması işten bile değildi.)

Rejimi değiştirdik... "Tek Adam"a ram olduk. Bir darbeyi savuşturduk. "Cumhuriyet"in temelleri çatırdatılıyor.

Bu netameli günlerde, halk yeni bir parti kuruyor.  Evet, halk kuruyor. Şiddetli arzu olmasaydı, neyle suçlanacaklarını bile bile insanlar Yeni Hareket için ortaya çıkarlar mıydı?

Dünya üzerimize üzerimize geliyor... Ak Parti Hükûmeti hangi hamleyi yaparsa yapsın, yalnızlığa mahkûm.

Yeni Hareket'in güçlü ayak sesleri, Ak Parti teşkilâtındaki aşırı stres, yine dozu kaçan, bıktırıcı propaganda insanları bunaltıyor. Eski Ak Parti milletvekili, bir arkadaşının ağzından şu tespitte bulunuyor:

"Bu teşkilatlardaki değişim galiba biraz abartılıyor, hatta fazla anlam yükleniyor. Oysa her dönemde bu tür değişiklikler olur, ayrıca teşkilatta görev alanların dünyanın sonuna kadar orada kalacak halleri yok. Bizim esas derdimiz, 2012'ye kadar millette karşılık bulan o coşkumuzun kaybolması... Sahada insanların bize gösterdiği ilgide eski sıcaklığı pek göremiyoruz, aslında bir şeyler söylemek istiyorlar ama sanki çekiniyorlar. Geçmişte 70 milyonu kucaklayan, kardeşlik ve özgürlük ikliminden beslenen ve insanların yüreğine dokunan o coşkulu sesimiz soldu sanki. Esas bu noktada bir şeyler yapmak lazım, teşkilatta Ali gitmiş, Veli gelmiş bunun bir kıymeti harbiyesi yok..." (Mehmet Ocaktan, Karar, 18 Ağustos 2017).

AKP'de coşku tükenmiş. Bırakın 16 Nisan hezimetini (%1,4 fark aslında yenilgi), sadece menfur, meş'ûm 15 Temmuz'un yıldönümünde olanlara bakın... Darbe sırasında bütün Türkiye, Saray'ın arzu ettiği dille söylersek, "milletin bayrağı"yla donatılmıştı. Yıldönümünde, ne kadar bayrak gördünüz?! Ya heyecan... İşte size ölçü!

Yazarın Diğer Yazıları