AKP'deki deprem büyüyecek!

25 Ekim'de(yarın) Meral Akşener'in liderliğinde ilan edilecek yeni parti için geri sayım sürerken, siyaset kulislerindeki hareketlilik her geçen dakika artıyor.

AKP'de "Metal yorgunluğu" tanımlamasıyla başlayan süreç, belediye başkanlarının birer birer istifa etmesiyle devam ediyor. Kulislerde, belediye başkanlarından sonra Bakanlar Kurulu'nda da önemli değişimlerin olacağı konuşuluyor.

Öte yandan görevden alınan belediye başkanları da öyle sıradan, basit isimler değil.

İstanbul, Ankara, Bursa... Bu isimler, parti içinde İçişleri Bakanı'ndan daha etkin konuma sahiptiler. Dahası bakanlar gibi atamayla değil, seçimle gelmişlerdi.

Burada dikkat çeken en önemli husus; istifa taleplerine hiçbirisinin direnemiyor oluşu... Demek ki kendilerine, geçmişlerine güvenmiyorlar!

Belediye başkanları için yaşanan bu durum gurur inciticidir, aşağılayıcıdır.

Eğer siciliniz temizse, eğer yaptığınız işlerde bir açık yoksa, eğer birilerinin hakkını yemediyseniz kimse sizi "değişim zamanı" diyerek seçimlerden evvel görevden alamaz.

Fakat belediye başkanlarının bir tanesi de çıkıp, "Erdoğan'a saygımız sonsuz, lakin biz buraya vatandaşımızın iradesiyle, seçimle geldik, eğer bir görevden alma olacaksa, hukuki yollar ortadadır, eğer bir değişim isteniyorsa 2019'da aday göstermezsiniz" diyemedi.

Demek ki sicil temizliği ve geçmiş o kadar berrak değil! Açığı olan insanlar, görevlerini tam olarak yerine getiremeyenler, ranta, yolsuzluğa bulaşanlar (devrimin önce kendi evlatlarını yemesi gibi) kendi kendilerini yok etmeye başladılar.

Bir de diyorlar ki; "Görevde kalarak, partimizin içinde bir problem varmış gibi muhalefete koz vermeyiz."

Meclis'te bir muhalefetin olduğunu düşünüyorlar!

Yandaşlar birbirine girdi

Yeni partinin ete kemiğe bürünmesiyle birlikte AKP'deki sancılar giderek artıyor. Özellikle yandaş medyadaki kavga bunun en açık göstergesi.

Çözüm sürecinin başat aktörlerinden, PKK'ya yardım ve yataklıktan hapis yatan bir yandaş gazete yazarı dünkü köşesinde Kerkük'ün düşmesini kabullenemediğini söylüyor.

Türkmen yurdu Kerkük'ün Barzani'nin elinden alınmasını kabullenemeyen bu zat, hükümetin son ana kadar söylemlerinin arkasında durmayacağını ve Barzani'ye karşı bu denli sert olmayacağını düşündüğünü söylüyor.

Ve eleştirilerine şu sözlerle devam ediyor: "Bu siyasetin Kürdistan bölgesini ikiye ayırmak olduğu idrak edilmiyor mu? Süleymaniye, Halepçe ve Kerkük ekseninde bölünmüş bir Kürdistan nasıl olur da Türkiye'nin stratejik çıkarlarına hizmet eder? Erbil ve Süleymaniye olarak bölünmüş Kürtler ne yaparlar? Nasıl yeniden var olmanın siyasetini ''rasyonel'' olarak inşa edebilirler?"

İşte bu sözleri söyleyenler hükümetin gazetelerinde hâlâ yazarlık yapıyor! Çünkü mesele başka...

Geçtiğimiz günlerde "AKP'nin içindeki kripto Kürtçüler" başlıklı yazımda potansiyel tehlikeye dikkat çekmiştim. Bunlar görünen, iktidardan ekmek yiyen Kürtçüler... Bir de sessiz ve kendilerini belli etmeyenleri var.

AKP'yi çözüm süreci bataklığına götürenler de bu iradeydi zaten...

Yandaş medyanın diğer unsurlarında da "15 Temmuz ruhu"ndan eser yok.

Örneğin dün Akit TV'de, AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar'a "Her devrin tetikçisi, tayyare, şarlatan" şeklinde hakaretler edildi.

Sonrasında başka bir meseleden Melih Gökçek'in kanalı Beyaz TV de, Akit'e ağır hakaretlerde bulundu.

Ortalık görüldüğü üzere toz duman...

Ama yeni partinin kurulmasıyla birlikte kendi içlerindeki kavgaya ara vermelerini ve tek taraflı saldırıya geçeceklerini düşünüyorum.

Çünkü Türkiye'de olası bir iktidar değişimi, adaleti yeniden tesis edeceği için; siyaset-medya-belediyeler-iş adamları-tarikatlar arasındaki kirli ilişkiler birer birer ortaya dökülecek.

İşte bu yüzden ilerleyen günlerde yandaş medyanın tek konusu yeni parti olabilir. Köşelerden gelen hakaretlere, manşetlerden atılan iftiralara birlikte tanıklık edeceğiz.

Aytun Çıray neden istifa etti

Yeni parti ile ilgili bir diğer önemli gelişme de CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın istifası oldu. Çıray, CHP'de rahatsızdı. Bu rahatsızlığının en büyük sebebi de Sezgin Tanrıkulu'ydu... Tanrıkulu'nun CHP adına konuşmasından, Kılıçdaroğlu tarafından genel başkan yardımcılığına getirilmesinden hoşnutsuzdu. Bu konuyu defaatle genel başkana dile getirdi, MYK'da açıkça eleştirilerde bulundu. Ancak çözüm olmadı.

Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinde bir dönem KCK'nın avukatlığını yapmış kişinin bu denli etkin olmasını sindiremiyordu.

Bu bakımdan çarpıcı bir metinle istifa ederek yeni partiye katılacağını açıkladı.

Çıray'ın "Bu kararımın yegâne kaynağı ve sebebi, Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Erdoğan liderliğindeki AKP iktidarları tarafından getirildiği ölüm kalım noktasında, Aziz Türk Milletine ve onun yetiştirdiği en asil kahraman ve dâhisi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümsüz eseri Türkiye Cumhuriyeti'ne duyduğum sonsuz sadakattir" şeklinde sözleri son derece önemli. Bu düşünceleri taşıyan birçok AKP'li, CHP'li ve MHP'li vekilin yeni parti için nabız yokladığını biliyorum.

İlerleyen günlerde çok sürpriz katılımlar gelebilir.

Yazarın Diğer Yazıları