AKP'li Ünal: "Akşener aday olsaydı Erdoğan seçilemezdi"

MHP'nin önemli isimlerinden Koray Aydın'ın yeni partinin kurucuları arasına katılması büyük yankı buldu. Eskiden olsa, "Akşener'in partisine önemli transfer", "Eski Bakan Yeni Parti'de" gibi başlıklar atılırdı. Çünkü gazetecilik bu başlıkları gerektirirdi.

Ancak bu başlıkları göremediğimiz gibi dört bir yandan iftira dolu söylem, demeç ve yazılara şahit olduk. Muhtemelen devamı da gelecek.

2002 sonrasında Türk basınında objektifliğin yerini yandaşlık aldığı için yeni bir anlayış devreye girdi; "Saray Gazetecileri" ve "Cemaat Gazetecileri."

Yeni dönemin sözde gazetecileri, adaletin, demokrasinin, hukukun bitirilmesinde büyük rol oynadılar.

Maaşlarını hükümetten alan ve devletin özel jetlerindeki hiçbir seyahati kaçırmayan bu tipler, mal varlıklarını her geçen gün büyüttüler. FETÖ'nün bankalarından kredi çekip Boğaz'da yalı alacak kadar hızla zenginleştiler!

Hayatlarında göremedikleri bu saadete şükretmek yerine, ekmek yedikleri topraklara, vatana, bayrağa, askere, vatandaşa dil uzattılar. FETÖ'nün, PKK'nın sözcülüğüne soyunup, yıllarca vatandaşla dalga geçtiler.

Şimdi de kalkmış daha adı bile konulmamış siyasi oluşum hakkında ağır ifadeler kullanıyorlar. Bunlara bir de iktidarın sözcüleri ekleniyor.

Mahir Ünal'ın yeni partiye ilişkin "FETÖ konusunda hassas olunmalı" sözleriyle üst perdeden kendilerini FETÖ konusunda aklayan, 'Yeni Parti'yi zan altında bırakan yorumlar yaptı.

Oysa aynı Mahir Ünal, 14 Ağustos 2014 tarihinde katıldığı TGRT Haber programında aynen şu ifadeleri kullanıyordu: "CHP, Emine Ülker Tarhan'ı, MHP de Meral Akşener'i aday gösterseydi; 30 Mart'ta aldıkları yüzde 43'ü yeniden görürlerdi. Diğer 14 tane siyasi parti, 1,5-2 puan da oradan gelirdi. Böylece net olarak yüzde 45'i, diğer adaylardan gelecek oylarla da yüzde 52'yi bulurlardı. Bu strateji ilk turda Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimi kazanmasını engelleyebilirdi. Bunu yapmadılar; çünkü Tarhan ve Akşener, partilerinden çok oy almış olarak, seçimden sonra CHP ile MHP liderlerini koltuklarından edeceklerdi."

3 sene önce AKP'li Mahir Ünal'ın söyledikleri aslında doğruydu. Akşener'in aday olması durumunda ilk turda Erdoğan'ın seçilmesi imkân dahilinde gözükmüyordu. Bahçeli ise iddiasız bir aday çıkartarak, kendi koltuğunun tartışılma ihtimalini ortadan kaldırmıştı.

3 yıl içinde değişen söylemler AKP'nin yansıması gibi; bugün beyaz dediğine, yarın siyah dendiğinde sessiz kalabilecek, "öylece bakacak" biatçı bir kitle oluşturmak. Kısmen başarılı da oldular... Ancak bu girişim karşı cephenin daha bilinçli ve tecrübeli bir kitle haline dönüşmesine imkan sağladı.

Öte yandan FETÖ'nün medyadaki en önemli isimlerinden biri olan ve yurt dışına kaçan Tuncay Opçin de "Yeni Parti"ye saldırıya geçenlerden. Opçin, "Meral Akşener'in kuracağı partide Ergenekon'un temsilcisi Ümit Özdağ'dır. MİT ayağını ise Koray Aydın temsil ediyor. Koray Aydın'ın babası, MİT'in Karadeniz Bölge Başkanı'ydı. Bu anlamda Koray Aydın'a yoğun medya desteği gelecektir" ifadelerini kullanıp 80 öncesi Ülkü Ocakları'nın mücadelesine çirkin yakıştırmalar yaptı.

Çekirdeğini Türk milliyetçilerinin oluşturduğu adı konmamış partiye saldırı konusunda, AKP ve FETÖ sözcülerinin tıpkı eski günlerdeki gibi aynı noktaya gelmeleri ne kadar enteresan!

***

Koray Aydın'ın önceki günkü açıklamasını satır satır okuyun... Erdoğan'ın konuşma metinleriyle kıyaslayın... Seçilen kelimeler, kullanılan cümleler, verilen mesajlar hem edebi yönden hem fikri yönden AKP'nin fersah fersah ötesinde...

Deniliyor ki "Yeni Parti'nin söylemleri Koray Aydın'ın konuşması gibi olursa büyük bir başarı beklemeyin."

Aydın'ın konuşmasının temel ayakları hangi düşünce ve vurgular üzerine kurulmuştu?

Özetle;

"Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmuş olduğu Cumhuriyet değerlerimizi kaybettik,

Adalet, haksızlık, hırsızlık, yaygınlaştı,

Siyasi ahlak kayboldu,

Davamız millî bir davadır,

Milletimiz Cumhuriyetin kurucu değerlerine hürmet gösterilen bir hareketin özlemi içindedir bu hareket iktidar olacaktır" ifadelerini kullandı.

Bu sözlere kimin itirazı olabilir. Dahası MHP'nin söylemlerinde ve düşünce yapısında bir problem yoktu. Problem; MHP'nin değer yargılarının terk edilmesi, ideolojik hassasiyetlerin alt üst edilmesi ve lider probleminin sürekli hale gelmesiydi.

Dolayısıyla Milliyetçi düşüncenin terk edilmesi gibi bir durum söz konusu değildir.

Aksine Türkiye'yi kucaklayıcı; adaleti, eşitliği, özgürlüğü esas alan bir Türk milliyetçiliği anlayışı ile hareket edilmesi iktidar yürüyüşünün anahtarı olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları