Gerçekte doğru diye bir şey yoktur. Siz bir kitleyi neye ikna etmişseniz onların doğrusu o olur. Kitleyi ikna propaganda yoluyla olur. Siyasi rekabette ise propaganda ve manipülasyon hayati önem taşır. Bu yolla siyasiler başarısızı başarılı, hezimeti zafer, yalanı gerçek olarak pazarlarlar. Kitle iletişim araçları kimin elindeyse propaganda gücü de onun elindedir. Propagandayı bu anlamda "kansız bir savaş" olarak niteleyenler vardır.

                Hezimet ya da zafer!

                Propaganda yoluyla en başarısız siyaset bir başarı örneği olarak sunulabilir. Buna örnek olarak AKP'nin Suriye politikası gösterilebilir. Süleyman Şah Türbesini sırtlanıp kaçan bir iktidar hezimet/rezalet ürünü olan bu olayı bir zafer olarak sunabilmiştir. Ya da "çözüm süreci" için "baldıran zehri" içeceğini vaat eden iktidarın çözüm süreci yüzünden kent sokaklarını teröristler hendekle doldurmuştur. İktidar bunu bile zırva/tevil yöntemiyle savunmuştur.

Bütün mikrofonların iktidara açık, bütün görüntülerin iktidar yanlılarının emrinde olduğu bir yerden akıl ve gerçekler göç eder.

Bütün televizyonların, programcıların, tartışmacıların, STK'ların, vakıfların, bürokrasinin, belediyelerin ezcümle devletin iktidar partisi lehine seçime sokulduğu bir yerde gerçek anlamda seçim de olmaz millî irade de ortaya çıkmaz, çıkamaz!

Türkiye'de bugün iktidarın başarısızlıkları başarı, yenilgileri galibiyet, hezimetleri zafer olarak sunulmaktadır. Çünkü iktidar yalnız devleti değil kitle iletişim araçlarının tekelini de elinde tutmaktadır. Her şey iktidar için kurguludur.

Muhalefet için meşru müdafaa!

Bunca asimetrik şartlara karşın muhalefet on altı yıldır ilk kez AKP iktidarının seçim oyununu bozmuştur. AKP iktidarı, tamamen asimetrik şartlarda baskın bir erken seçimle Türk Milletinin iradesine el koymaya kalkmıştır. Amaç seçim sisteminde yapılan değişiklikle her şart altında AKP'nin TBMM'de çoğunluğu ve Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanmasıydı.

Muhalefet bu defa oyunu kuralına göre oynayarak kendisine kurulmuş tuzağı bozdu. Bu nedenle yapılan dörtlü ittifak mevcut şartlarda doğru yolda atılmış zorunlu bir adımdır.

Bu ittifak doğrusu iktidarın seçim sisteminde yaptığı değişikliğin zorunlu sonucudur. İttifak haksızlığa karşı muhalefet partilerinin Bahçeli/AKP ikilisinin komplosuna karşı ortaya koyduğu meşru bir duruştur. Millet İttifakı asimetrik siyasete karşı alınmış bir tedbirdir.

Yürürlükte olan d'Hondt sistemi büyük oy bloklarını ödüllendirdiği için, "cumhur ittifakı"nın iki partiye sağlayacağı avantaj, "millet ittifakı" için de işleyecek.

AKP'nin karşı hamlesi!

On altı yıldır ilk kez Erdoğan'ın karşısına Meral Akşener, Muharrem İnce ve Temel Karamollaoğlu gibi toplumsal karşılığı olan üç güçlü aday çıkmıştır. Her üç aday da her gün konuşan her şeye karışan, her şeyi karıştıran ve bütün gücü elinde tutan iktidar partisinin adayına karşın ağır başlılığı, aklı ve millî bir duruşu temsil etmektedir.

Bu adaylardan üçü de BOP Eşbaşkanlığı yapmamış, FETÖ'ye gözlerimiz yolda kaldı neredesiniz hocam dememiş...

AKP bu defa pabucun pahalı olduğunun farkına erken varmış ve derhal seçimi ekonomik yönden manipüle edecek tedbirleri devreye sokmuştur.

AKP'nin seçim paketinin büyüklüğü seçime dair korku ve kaygıların büyüklüğünü gösteriyor. Seçim paketinde vergi ve prim borçlarının yeniden yapılandırılmasından öğrenci sicil affına, imar affından emeklilere yönelik çok sayıda vaat yer alıyor.

AKP on altı yıllık iktidarında yapmadığını hem ilan ettikleri manifestolarıyla hem de seçim yatırımlarıyla bu defa yapacağını söylüyor.

Ancak doların 4.5, benzinin 6.5 liraya yükseldiği bir ekonomiden AKP'nin bu defa iktidar devşirmesi çok zor. Dahası AKP'nin karşısında bu defa muhalefet eskisinden daha dişli ve diridir. AKP'nin işi zordur zor!