Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

AKP'nin medyayı satın alışı!

AKP iktidarı "daha yapacak çok işimiz var!" o halde "durmak yok yola devam"  diyerek on sekiz yıllık iktidarına bir on sekiz yıl daha ilave etmek istiyor. Bunun için 2019'da yeni anayasa gereği Türkiye'yi kayıtsız, şartsız, sınırsız ve sorumsuz bir biçimde yönetecek tek kişiyi seçtirmek için harekete geçmiştir.

İşe de medyadan başlamıştır. Çünkü bir iktidarın ne yaptığı değil nasıl pazarladığı önemlidir. Bunu AKP iyi bilmektedir. Malum olduğu üzere siyaset pazarlamanın yolu propaganda, ajitasyon, provokasyon ve manipülasyondan geçmektedir. Bu süreçlerin hepsi de medya üzerinde hâkimiyet kurmakla yakından ilişkilidir. AKP iktidarı bunun için "yüz milyon dolar sen ver" söylemiyle literatüre geçen havuz medyasını oluşturmuştu.

AKP'nin on sekiz yıllık iktidarı kendi medyasını oluşturmak, muhalif medyayı baskı altında tutmak esası üzerine kuruluydu. Tarafsız ve bağımsız medyanın müfettiş, denetim, vergi cezası yöntemleriyle nasıl terbiye edildiği kamuoyunun bilgisi dahilindedir.

Bu sürecin en önemli şahitlerinden birisi de Doğan Medya'ydı. Sonunda Doğan Medya pes etti. İktidarla özdeşleşmiş bir grup, Katar'ın finansörlüğünde sorunu çözdü.

Doğan Medya Grubu iktidar yandaşlığıyla tanınan Demirören Medya Grubu'na satıldı.

2019 seçimleri öncesi evcilleştirilmiş medya iktidarı kutsayacak biçimde tek doğru, tek istikamet, tek boyutlu algı operasyonlarına başlayacaktır.

Bu satış bağımsız ve "muhalif" seslerin kökten ve toptan susturulması gibi bir sonucu otomatik olarak doğuracaktır.

İktidar seçkinleri dur deyince duran, vur deyince vuran medya bütün haşmetiyle arzı endam edecektir.

Besleme odaklara göre ise çok seslilik, çok lakırtı, çok söz söyleme iktidarın medya tekelini kurmasıyla sona erecek her sözü, her yerde, her zaman ve herkese söyleyecek tek kişi topluma yetecektir.  

İleri demokrasi!

Artık iktidar elitleri Alo Fatih demek zorunda kalmayacaktır. "Batsın sizin gazeteciliğiniz" söylemleri ise tarihin derinliklerindeki yerini alacaktır.

Yirmi dört saatte yirmi dört saat AKP'nin tepe yönetimi konuşacak, millet dinleyecek sonra bütün televizyonlarda iktidardan beslenen unsurlar yanılmaz iktidara övgü ve dalkavukluk adına ne varsa onu yapacaklar.

İktidardan beslenen sermaye gruplarının kontrolündeki televizyonlar, tartışma programlarıyla, sokakta yaptıkları röportajlarla, halkın mutlak desteği olduğuna yönelik imaj yaratacaktır.

İktidarın beslediklerine göre medyanın iğdiş edilmesi toplumun demokrasiye doğru evrilmesini sağlayacaktır.

AKP'nin bir zamanlar diline pelesenk ettiği "İleri Demokrasi" böyle inşa edilecektir.

Birinci sınıf bir algı yönetim süreci başarıyla yerine getirilecektir.

Gelinen bu aşamada Türkiye'nin medyası yarı resmi El-Ehram ya da SSCB'deki Pravda basınına dönüşecektir.

Bu bağlamda tekelci medyaya tek görev düşmektedir; hizmet yapmayı, milleti düşünmeyi, iktidarın işi olarak pazarlarken muhalefeti şeytanlaştırmak.

Tek meselesi!

Aslında AKP'nin kudret elitleri Rabiayı tek tek kitlelere servis ederken her şeyin tekelini kendi ellerine geçirme arzularını dile getirmiş oluyorlardı.

Tek vatan, tek devlet, tek bayrak, tek millet derken aslında tek adam yönetimi, tek reis rejimi, tek parti iktidarı demektedirler.

Her şey tek adamı tepede tutmak içindir.

Bütün iktidar tek adama ait olunca; bütün medya, bütün sermaye, bütün ihaleler, bütün özelleştirmeler iktidar yanlılarının tekelinde olacaktır.

Bir ülkede yüzde yüzü satın alınmış medyanın yeni görevi tek kişiyi her şeyin reisi, her şirketin CEO'su, her hayırlı hizmetin sahibi yapmaktır.

Unutmamak gerekir ki iktidarın en saldırgan olduğu an kaybedeceğini anladığı andır. Böyle durumlarda iktidarın gözü kararır. İktidarların toplumda karşılığı düşerken baskı, şiddet, tutuklama eylemlerinin de sayısı artar.

AKP iktidarının saldırganlığının nedeni de bu olsa gerek!

Yazarın Diğer Yazıları