AKP’nin Önümüzdeki Dört Senesi

Pazar günkü yazıda bu seçimde AKP’den kopan seçmenin partizanlığını yitirdiğinden bunun da Türk siyasetindeki iklimi değiştirdiğinden bahsetmiştim. Üstelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerel seçimlerin kampanya sürecinde fazlaca yer alması nedeniyle, seçim sonucundaki başarısızlık tamamen Erdoğan’ın hanesine yazıldı.

Balkon konuşmasında da ilk defa yenilgi” kelimesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yenilginin sebebini de kan ve ruh” kaybetmeleri olarak açıkladığı söylendi.

Bundan sonraki süreçte Türkiye’nin demokrasi gelişimi açısından CHP’li belediyelerin yapması gerekenleri pazar günkü yazıda kaleme almıştım. Bu yazıda da AKP’nin alması gereken tavrı ve öncelik vermesi gereken başlıkları değerlendireceğim. Zira, bugün Erdoğan’ın yenilgisinin sebebi olarak gördüğü “kan ve ruh kaybı”nın da ardında iktidarın hatalı politikaları ve amacından sapan siyasi yönetim tarzı geliyor.

AKPnin siyasi tarzı ve politikaları

Bu yerel seçimler gösterdi ki, son 10 ayda seçmenlik sıfatı kazanan bir milyon kişinin yalnızca yüzde 20’si AKP’li. Öte yandan neredeyse yarısı CHP’li. Bu demek oluyor ki, yeni nesil iktidar partisini çoğunlukla desteklemiyor.

Yerel seçimlerin sonuçlarına dair harita, AKP seçmeninin İç Anadolu ve Karadeniz seçmeni olduğunu gösteriyor. Geçim sıkıntısının daha yüksek seviyede hissedildiği büyük şehirlerde de AKP destek bulamıyor.

Saldırgan, tehditkâr ve kibirli dil, seçmende karşılık bulmuyor. Bu açıdan iktidara, acil olarak, üslup ve tavır değişikliği gerekiyor.

Ekonomistlerin ortak görüşü, bundan sonraki süreçte kemer sıkmaktan başka çare olmadığı. Bu açıdan en doğru adımlar atılsa dahi, 2028’de sandıklara yine ekonomik refahın sağlandığı bir atmosferde gitmeyeceğiz. Dolayısıyla, iktidarın yapması gereken olabilecek en iyi gidişatı” yaratmak.

2028 seçimleri için AKPnin aday krizi

Yukarıda da dediğim üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerel seçimlerde doğrudan kendisini kampanyanın baş aktörü yapması, reklam filmlerinden panolara kadar salt kendisini vurgulaması, bu seçimlerin Erdoğan’ın ilk -şahsi- yenilgisi olarak yorumlanmasına neden oldu.

Erdoğan’ın önünde ise, “kanunen” yeniden aday olamayacağını söylediği bir seçim, söylemlerinden eksik olmayan “anayasa değişikliğini” gündemde tutabileceği dört yıl ve anayasa değişikliğini halka sormak adına gereken çoğunluğa ulaşmasını sağlayacak milletvekillerini edinebileceği parçalanmış ve hatta yok olmak üzere küçük siyasi partiler var.

Dolayısıyla kendisini yeniden Cumhurbaşkanı yapacak yasal değişiklikleri yapmak için çabalayabilir. Ancak bu yenilgi, 50+1 gerekliliğini de kaldırabilir, başka yeniliklere de zemin hazırlamış olabilir. Tüm bunları ilerleyen günlerde göreceğiz…

***

Şimdiden, herkesin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

Yazarın Diğer Yazıları