Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

AKP’nin tövbeye ihtiyacı vardır

Tayyip Erdoğan’a AKP ya da sempatizanları tarafından “Halife”, “sultan”, “şeyh”, “mücahit”, “emirülmüminin” ve “evliya” denilmişti ama böylesini kimse söylememişti. Adı lazım değil bir AKP milletvekili Başbakan Erdoğan’ın yüksek (!) vasıflarını anlatırken “Allah’ın tüm vasıflarını üzerinde toplamış lider” demiş. Bu sözleri söyleyen sıradan, cahil birisi değil milletvekilidir. 
Ölümcül bir kula Allah’a ait vasıflar yüklemek açıktan şirke ya da küfre düşmektir. Tarihte dili sürçerek “şefaat ya Resullullah” diyecek yerde “seyahat ya Resulullah” diyenler olmuştur. Karagöz-Hacivat oyunlarının sonunda “Sürçü lisan ettikse affola” denmektedir. ‘Dil sürçmesi’ ya da ‘sözün amacını aşması’ insani bir haldir. Her an, her insan, istemeyerek bir söz kazası yaşayabilir! 
Ancak Tayyip Erdoğan’a yüklenen vasıflar, onu övmekte sınır tanınmaması ve her davranışına “keramet”, “mucize” ya da “kutsallık” atfedilmesi AKP’de istisna değil kuraldır. Tayyip Erdoğan’a ve  uyguladığı politikalara keramet atfetmek ona olmadık vasıflar yüklemek AKP’de uzun yıllardır süren bir gelenektir. AKP’lilerin kutsama yarışında sınır tanımaması Tayyip Erdoğan’ın bu gelenekten rahatsızlık duymadığını göstermektedir. 
Bazı parti mensupları AKP’li olmayı ’Tayyip Erdoğan’la nikâh kıymaya’ indirgemişlerdir. ‘Başbakan’a dokunmayı ibadet’ sayan milletvekilleri çıkmıştır. Allah’a kul olmaktan söz etmeyenler Tayyip Erdoğan’ın ‘kılı’ olmaktan söz etmişlerdir. Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta moderatöre  “one minute” demesi, AKP’nin Stratejik Düşünce Enstitüsü Dergisindeki bir makalede şöyle anlatılmaktadır: ‘One Minute kıyamının hemen ertesinde Afrika çöllerinde yüz yıldır içinde su bulunmayan kuyular sularla dolmuştur’. Bütün bunlara parti içinden hiçbir itiraz yükselmemiştir.
Tayyip Erdoğan’a bağlı olanlar ona insani özellikleri az görüyor. Bu yüzden Erdoğan’a ilahi ve yüce özellikler ile yüce kattan gelen misyonlar yüklüyorlar. Böylece yüceler yücesinden gönderilen lidere; itaat, biat ve teslimiyet zorunlu hale geliyor.
Öyle ki AKP’nin bir il başkanı “Erdoğan bizim için ikinci peygamber gibidir” ifadesini kullanmakta sakınca görmezken eski Avrupa Birliği Bakanı, “Ülkemizde eğer Urfa şanlıysa, Antep gaziyse, Maraş kahramansa, Rize, İstanbul ve Siirt de mübarektir. Çünkü bu 3 şehir, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük liderinin doğmasına vesile olmuştur”  şeklindeki açıklamasıyla Erdoğan’ın doğumuna kutsallık atfetmekten çekinmemiştir.
Zorlama ve riya kokan bu sözlerin ötesine geçen bir ’şair’, “Tayyip’i üzmek Allah’ı üzmektir” diyerek çarpık zihniyetin çıtasını oldukça yükseltmiştir.
AKP’nin Kazlıçeşme’de düzenlediği mitinge gitmenin farz-ı kifaye değil, farz-ı ayn hükmünde olduğunu da bir eski AKP’li gençlik kolları başkanı söylemiştir.
AKP’liler arasından sonuçta “Başbakan’ın yaptığını yapmak sünnettir”  diyen de çıkmış “Başbakanımızın çıkacağı televizyon yere konmaz”  şeklinde akıl ve sabır sınırlarını zorlayan da çıkmıştır.
‘Biatsa biat, itaatsa itaat, sadakatsa sadakat’ söylemleri sonuçta övgü sahiplerini  “Allah’ın tüm vasıflarını üzerine toplamış lider” noktasına götürmüştür.   
 Tayyip Erdoğan ve uyguladığı dünyevi politikaların AKP içinde eleştirilememesinin nedeni de budur. AKP’liler, Tayyip Erdoğan’ın ‘bir bildiği vardır’, ‘bizim bilmediğimiz nedenlerden böyle davranmaktadır’ve onun adeta “yanılmaz” olduğunu düşünmektedir. 
Çoğu üst düzey yöneticisi olan partililerin Tayyip Erdoğan’a yükledikleri anlam ve abartının, onu nasıl etkilediğini konuşma, tutum ve tavırlarını dikkatlice irdeleyenler görebilir. 
Aslında burada yüceltilen, kutsanan, davranışlara keramet yüklenen gerçekte Tayyip Erdoğan değil, onun uhdesinde sımsıkı tuttuğu iktidardır. İktidar sahibi el değiştirdiğinde aynı kişiler bu defa yeni iktidar sahibini alkışlamakta, yüceltmekte ve övmekte sınır tanımayacaktır. 
AKP’nin bir bütün olarak herkesten daha çok tövbe/istiğfara ve arınmaya ihtiyacı vardır. AKP’nin yolsuzluktan ve küfürden temizlenmesi için bu son şans olabilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları