Algı yönetimi ve Bayburt

Nedir sürü psikolojisi? 1848'de Amerikan siyasetinde geliştirilen bir kitle inandırma ve yönlendirme yöntemi. İngilizcesi "Bandwagon Effect"... Dan Rice adında bir palyaço, bando arabasına bindirilerek, coşkulu müzikler ve dikkat çekici sloganlar eşliğinde şehir turlarına çıkarıldı. Halka, bandoya katılma çağrısı yapıldı. Bu yöntemle başarılı sonuçlar alındı o seçimlerde.

Psikoloji bilimi ise şu tanımlamayı yapıyor: "Belirli inançların, bir grup, topluluk ya da ülke insanlarına çeşitli özendirme ve propaganda teknikleriyle belletilerek onların sürüleştirilmesi, güdülmesi, yönlendirilmesi."

Burada temel öge, inançtır. Bu inanç ülküsel bir inanç olabilir de, olmayabilir de... Bu inancın bireyler tarafından benimsenmiş/benimsetilmiş olması yeterlidir.

Sürü psikolojisiyle bağlantılı çok önemli kavram ya da yöntem de "grup çalışması"dır. Grup dinamiklerinin en önemli ilkesi "uyum"dur. Uyum kutsanır. Uyumu korumak adına doğrulara kulaklar tıkanır, yanlışlara tartışılmadan onaylar verilip uyulur. Ayrı düşünmek "ihanet" olarak algılanır, diğer üyelerin kabul ettiği her şey, düşünüp irdelenmeden kabul edilir.

Bizdeki tarikat, cemaat ve parti yapılanmalarının pek çoğunda bu mekanizma işler, işletilir.

Sözü son 24 Haziran seçimlerine getireceğim, bu girizgâh onun içindi. Ve sözü daha dar anlamda baba yurdum, doğum yerim Bayburt İline getireceğim.

Bayburt, cumhurbaşkanlığı seçiminde, geçen yıl 16 Nisan halk oylamasında verdiği orana yakın bir oyu vererek rekor kırdı yine %82 ile.

Bir İl'de halkın %82'sinin aynı şeyleri düşünmesi, ısrarla aynı yönde oy veriyor olması, toplumsal ve psikolojik bir bozukluktur.

Bu bozukluk nasıl çözümlenip irdelenmeli?

"Kolektif bilinç" diyemeyiz buna. Bilinç olması için bilgi gerek, sorgulayan bir ilgi gerek; özgür düşünce gerek ve çözümleme yapabilme, aklı kullanma, mantık yürütebilme yetisi gerek. 

"Ortak akıl" mı? Hayır o da değil...

Bayburt halkının istenci tutsak alınmış, algıları yönetilebilir duruma getirilmiş, beyinler yıkanmış, belli dogmalar bakımından şartlandırmalar yapılmış, kısacası mangurtlaştırılmıştır halk.

Açayım bu dediklerimi biraz... Bayburt'a iktidarın iki vaadi olmuştur. Daha doğrusu önce bu vaatler doğrultusunda talep yaratılmıştır. Havaalanı ve demir yoludur bunlar...

Halk bunları şiddetle istiyor... Öyle belletilmiş ona, algı yönetimi yöntemleri ile. Bu vaatleri tartışmıyor, "olsuna", "yapılsına" kilitlenmiş. "Bayburt ne üretiyor, demir yolu gelince, hangi malını götürüp satacaksın? 100 bin dolayında il nüfusu olan bir yere, demir yolu hangi tüketim mallarını taşıyacak? Bayburt fabrikasız şehir, fabrika istesenize?" denememiştir, dense de anlatılamaz. Havaalanı da öyle... Bir de aldatmacası var: Bayburt-Gümüşhane ortak havaalanı imiş. İyi de o havaalanına haftada iki uçak seferi ancak yapılabilir, dolmaz ki uçaklar. Hele de kışın...

İşte böyle... Hadi bakalım yerdeşler, bu yazım sizin ezberinizi ve keyfinizi bozacak yine. Bana e-posta ile posta atıp koyun tepkinizi (sıkça yaptığınız gibi)... Böylece Bayburt kalkınır, nüfusu artar, 1 milletvekili yerine 3 milletvekili çıkaracak düzeye gelirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları