Allah beterinden korusun

Okullarda 2013-2014 eğitim ve öğretim yılının ders zili çaldı. Bakanlığımıza bağlı resmi ve özel 75.350 okulda toplam 26 milyon öğrenci ve 950 bin öğretmen ders başı yaptı.
Okulların açılmasıyla birlikte halkımızda da mutluluğun ve hüznün birlikte yaşandığı bir telaştır başladı. Okula daha önce başlamış çocuklarımızda arkadaşlarına ve öğretmenlerine kavuşmanın yanında nelerle karşılaşacağını bilememenin heyecanı vardı.
Dershanelere son vereceğiz diyenlerin SBS sınavının yerine getirilen TEOG ile çocukların yılda yapılacak 12 adet test sınavıyla dershanelere bağımlı kılarak, yarış atı gibi koşturmaları ve bu yıl yapılan SBS sınavında başarılı olamayanların istediği okula giremeyişlerinin ızdırabı sonucu çocukların kimyalarının bozulmasına neden oldu.
Okulların dönüşüme tabi tutularak genel liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesi sonucu, SBS sonuçlarına göre bu liselere girilebilmesi birçok çocuğun arzuladığı liseye girememesine neden oldu. Bu durumu bir fırsat olarak değerlendiren iktidar, çocukların istememelerine rağmen onların imam hatip liselerine kaydolmalarını sağladı.
Çocuklarla birlikte öğretmenlerin de mağdur olmasını sağlayan bu anlayış, imam hatip lisesi öğretmenleri için gönderdiği talimatla, görevleri olmamasına rağmen halkın arasına inilerek tebliğ görevi yapmalarını emretti. Meslek lisesi öğretmenlerinin geçmişte kazanılmış hakları olan ek ders ücretlerini keserek motivasyonlarını bozup, ceplerini tamamen boşalttı.
Yapılan müdür atamalarıyla yandaşlar kayrılarak, kadrolar peşkeş çekilmek suretiyle öğretmenler arasına ikilik sokulmuş, okullarda baskılar artırılmış ve gelecekte telafisi mümkün olmayan yaraların açılmasına neden olundu. 130 bin öğretmen açığına rağmen 36 bin öğretmen atanarak, görev bekleyen öğretmen adayları hüsrana uğratıldı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda her altı ayda bir yapılan kadro değişiklikleriyle yandaşların daha yüksek ücret almaları sağlanırken, tüyü bitmemiş yetimin hakkı yendi. Diğer taraftan eğitimle ilgili konulara vakıf olmayan bu kişiler vasıtasıyla çıkarılan mevzuatlarla eğitim yazboz tahtasına dönüştürüldü.
Dün alınan karardan bugün dönülmesi sonucu öğretmeni, velisi ve öğrencisi ne yapacağını bilemez hale getirildi. Yarın neyle karşılaşacağını bilemeyen bu grup her konuda temkinli davranışlarıyla verimin alınmasına neden olup, umutsuzluğa düşürüldü.
Çocuk yaşta evlilikler teşvik edilerek, sorumluluk sınavı ikiye çıkarılıp ve altı dersten sorumlu geçme getirilmek suretiyle öğrencilere gelmeseniz de okumasanız da bir şekilde biz sizleri mezun ederiz denildi. Bu durum ise öğretmen, idare ve velileri zora sokan bir anlayışın getirilmesine neden oldu.
Okullarda nasıl bir kıyafet uygulaması yapılacağı, servis ücretlerinde farklı kuruluşlardan farklı fiyatların belirlenmesinin doğurduğu kaos ortamında her kafadan bir ses çıkmış, yetkililer ise susmayı tercih etmişlerdir. Sözde katılımcılığı sağlamak ve serbest piyasa ekonomisini işletme adına pazarlık uygulamasına gidilmiş. Aynı okulun servisi bir firma tarafından, çocuğun oturduğu semte de o firmanın tek servisinin gittiği ve bir tekelin olduğu görülmezlikten gelinerek veli soydurulmuştur. Kıyafette de aynı sorun karşımıza çıkarılarak belli firmalara insanlar yoldurulmuştur.
Bu duruma göre velinin cüzdanına ateş düşüren, öğretmeni açlığa mahkûm eden ve yandaşlara peşkeşler için her şeyi feda eden bir ortamda yeni bir eğitim öğretim zili daha çalmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülkede nasıl bir adalet uygulayarak kalkındırdığını görmüş olarak, diyoruz ki eğer iyisi buysa Allah beterinden korusun.

Yazarın Diğer Yazıları