Allah korkuları var mı?!

"Peygamberimiz buyuruyor: 'İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.' Demek ki, birbirimizi sevmek, imanın ayrılmaz parçası."

Bu sözler bir önceki Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'na ait. Şimdiki başkan, o sıra Ali Bardakoğlu'nun yardımcısı.

Nerede söylüyor bu sözü? Şanlıurfa'da. 2007'de, "Hz. Peygamber ve İnsan Sevgisi" başlıklı I. Kutlu Doğum Sempozyumu'nda.

En sevgisiz dönemdeyiz ve "İslâmcılık" iddiası güdenler asıl birbirlerine düşman. Birbirlerinin yerini kapma yarışına girmişler. Biri hükûmet edenlerin açıklarını yakalamış, devirmek istemiş. İnanmış bir Müslüman "açık" verir mi? ("Açık verme"de daha fazlasını yazamıyorum. Yalnız el üstünde tutulan "fetvacı büyüğümüz" "Şu halde yolsuzluk da ayıp, günah ve suç olduğu halde tarifi ve hükmü bakımından hırsızlık değildir, hukuki sonuçları ve cezası farklıdır." (Yeni Şafak, 1 Aralık 2014) diyerek "suçu hafifletme" fetvası verdiğini biliyorsunuz!)

("Hayırcılar"ı din düşmanlarıyla aynı safa koymasının (Yeni Şafak, 5 Mart)  imanı zedeleyip zedelemediğine siz karar verin!)

(Hayrettin Karaman, çok ağır tenkide uğradığından olacak, dünkü yazısında, arada laf sokuştursa da, "'Hayır'cılar da bu milletin parçası, bu ülkenin vatandaşlarıdır." deme ihtiyacı duymuştur.)

Konumuza dönelim... Açık yakalamak isteyen Müslüman hileye başvurur mu? İkaz vazifesini yapmalıydı.

Açıklarını yakalayarak deviremediklerini, bu defa silâh kullanarak devirmek istediler. O kadar bigünah insanın öldürülesi için gözlerini kırpmadan emir verdiler.

Bu tarafın adamları "Biz asıl Müslümanız", diğer tarafın adamları "Asıl biz Müslümanız." diyorlar. Allah kimseyi iki tarafın da (birbirinin izine kurşun sıkan cemaatlerin, tarikatların) tahakkümüne bırakmasın.

Din adına kendilerinde konuşma salahiyeti görenler, nasıl günaha gark olduklarının bile farkında değiller. Partizanlık gözlerini öyle bürümüş ki...

Hâlbuki Kur'an-ı Kerîm'de, iyiliği emredin, kötülüğü men edin, buyurulur. (Meselâ; Âl-i İmrân, 110, 104, 114...) Yoksa "Bir kimse diktatörünüz olsun!" buyurulmamıştır.

Abdullah Büyük adında biri tefrikacılıkta sınır tanımıyor! İlk defa bir yazısını okudum. Sonra baktım, "hoca" geçiniyormuş. Tarikat-cemaat bağlantısı var mı, bilmiyorum. "16 Nisan Ümmet İçin Fırsattır" başlığı altında şunları yazabiliyor: "Cahili hayat sisteminin hangisi yıkılırsa yıkılsın, bunun ardından Müslümanlara, hayatlarını hayır üzere kurmaları için bir fırsat verilmiş olur. / Müslümanlar için verilen bu fırsat iyi değerlendirilir ve Allah'ın razı olacağı bir hayata yönelirsek, kurtuluş için adımların atılmış olacağı kesindir. / Yok, eğer Müslümanlar bu fırsatı değerlendirmez, hayrın ayağa kalkması için ciddi bir gayret sarf etmezlerse, Müslümanların hayatlarına asla kendiliğinden hayır hâkim olamayacaktır." (Yeni Akit, 17 Mart 2017).

Bu satırları yazanın Müslümanlığını tartışmaya açmadığını söyleyebilir miyiz?!

Hatırlatalım: "Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız."

Yazarın Diğer Yazıları