Amasya'da yağmur ve fırtına

AMASYA- Amasya'nın Türkiye tarihindeki yeri ayrıdır. Osmanlılar zamanında, şehzadeler şehrinin biri Manisa ise, biri de Amasya idi.

Cumhuriyet döneminde Millî Mücadele'nin esası bu şehrimizde belirlenmiştir.

Meral Akşener'in 19 Mayıs'ın hemen ardından Samsun'a inip Amasya'ya geçişi anlamlıdır.

MHP'nin eski Amasya Merkez İlçe Başkanı ve üst kurul delegesi İbrahim Mermer, Meral Akşener'in dün şehre gelişiyle Amasya Tamimi arasında bağ kurmuştu.

 Milliyetçi Hareket'te huruç başlayınca bir hatt-ı hareketin belirlenmesi gerektiğini ısrarla yazmış ve Amasya Tamimi'ni vurgulamıştım. Hatırlarsınız.

Amasya'dayız... İstanbul'dan itibaren hava kapalı... Samsun'a indik, oradan Amasya'ya geçtik. Yol boyu konvoyumuza arabalar katıldı. Önce Kavak girişinde, sonra Sulakyurt'ta davul-zurnalı karşılama... Hemen sonra Amasya girişinde uzun bir araba konvoyu kafilemizi bekliyor.

Akşener afişleri her yerde

Amasya, Yeşilırmak kıyısında, Irmağın iki tarafına yığılı dar ve uzun, tarihî hüviyete sahip bir şehir.  Öyle ki bir zaman yine yazmıştım, toplantı yapabilmek için, meydan diye bir caddeyi kapamak gerekiyor! 

Meral Akşener'in afişleri şehrin her tarafına asılmıştı. Herkes Yavuz Sultan Selim Meydanı'na bekleniyor. Ancak öyle bir fırtına çıktı ki, Amasyalılar böylesi görülmemişti, dediler. Yeşilırmak üzerinden köprüden geçiyoruz. O sıra ırmaktan savrulan köpükçükler yağmur gibi arabanın üzerine yağıyor. Ağaçlar kökünden sökülecekmiş gibi sallanıyor, yere kadar dalları eğiliyor. Öyle bir fırtına... Hemen espri patlatıldı: Meral Akşener fırtınası!

Beklenmedik bir kalabalık Yavuz Sultan Selim meydanı dolu. Yağmur bir taraftan yağıyor. Buna rağmen kalabalık alanı tıklım tıklım dolduruyor. Alanın etrafındaki bina saçakları tamamen dolmuş durumda. Fırtınadan sonra yağmurun altında bile insanlar Meral Akşener'i dinlemeye gelmişler. İktidara yürüyeceğiz diyor ve müthiş bir alkış alıyor.

Gerçek şu ki Balgat'ı şoka sokacak bir fırtına esiyor. Muhalifler her yerde ve Meral Akşener en son Amasya'da. Ya Balgat'takiler neredeler? Evet belli, kaparlar, gelip otururlar diye binayı terk etmiyorlar. MHP'nin genel merkezinin bütün katlarına mevzilenmişler, gelene ateş açacaklar!

Koşan kazanır; oturan değil. Muhalifler koşuyor.

MHP'de muhalifler il il dolaşıp açık hava mitingleri, salon toplantıları düzenliyor, Genel Merkez'dekiler sadece seyrediyorsa, Bekir'in -hâliyle Saray'ın- "adalet"inin kendi lehlerine tecellî etmesini bekliyorlarsa, şu kesindir artık: Bu iş bitmiştir.

Halk Milliyetçi Hareket'in kabuk değiştirmesini, yenilenmesini, siyasî hayatımızda söz sahibi olmasını ve söz sahibi olmasının ötesinde iktidara geçmesini istiyor.

Meral Akşener'in kaç gezisine katıldım, gördüğüm budur. Bütün halk bir beklenti içinde. Zaten Balgat'takiler, haberleri aldıkları için, Genel Merkez'de oturup mevzi tahkim etmekle meşguller!

Tazelenme kaçınılmazdır

Ve muhalifler, olağanüstü kurultay kararı için, Saray'la iş birliği içindeki MHP Genel Merkezi'nin bütün engellemelerine rağmen kongreyi yapmada ısrarlıysa ve daha ötesi, kongre olsun veya olmasın yola devam kararı almışlarsa kabuk değiştirme, tazelenme kaçınılmazdır. Genel Merkez "Milliyetçi Hareketçi" olsaydı, kendi insanının önünün açılması, halkın taleplerine cevap verilmesi için kongreyi de kendisi başlatır, tüzüğü de kendisi değiştirir ve isterse, muhaliflerle "hizmet" yarışına girer, kendi genel başkanını, kendi yönetimini seçmek için, muhaliflere "paralel" çalışırdı. Muhalifler başa geçerse razı olurlar, kendileri başa geçerlerse güven tazelemiş olurlar, muhalifler de halkın iradesi buymuş derler, yönetime destek verirlerdi.

(Ne acı değil mi? "Paralel" deyince kelimeye özel anlam yüklemek zorunda kalıyoruz. Paralel "kavram" olarak çok farklı mecralara çekildi. Kelime neredeyse geometri kitaplarından çıkartılacak. "Paralel" kavramının mucidi Abdullah Öcalan'dır. Ondan R.T.Erdoğan kapmış, ondan da MHP'nin Gidici Genel Başkanı!)

Gidici Genel Başkan, hayır, illâ ben koltuğumu koruyacağım. Halkın önünü tıkayacağım, Türkiye'nin gül bahçelerini solduracağım inadıyla tarihî bir hata yaptığını fark ettiğinde artık çok geç olacaktır.

Yazmıştım... 13 Mayıs'ta -Bekir'in "adalet"inden medet umulmasıyla Gidici Genel Başkan ve komitacıları "Milliyetçi Hareketçi" vasıflarını yitirmişlerdir. Artık kaale bile alınamazlar. Ama hâlâ Balgat'ta, -gaspla demeyeyim- fuzulî de olsa, oturdukları için, ister istemez muhatap Gidici Genel Başkan ve komitacılarıdır.

Amasya'ya gelmek için Samsun Havaalanı'na indiğimde Meral Akşener'in inmesini beklerken, İstanbul'dan Mustafa Çakıroğlu ile karşılaştım. M. Çakıroğlu MHP'ye yıllarını vermiştir. İlçe başkanlıkları, milletvekili ve belediye başkan adaylıkları vardır. Meral Akşener'le birlikte hareket ediyor. Gittiğimiz her yerde beraberiz. Hemen bütün toplantılara katıldığı için onun değerlendirmesi kıymetli... Havaalanında Meral Akşener'in gelişini beklerken şunları söyledi:

"15 Mayıs itibarıyla delegelerin ve 10 binlerin Ankara'ya gelmesiyle beraber olağanüstü kongre gerçekleşecekti. Her türlü hukukî engel aşılmasına rağmen iktidarın valisinin engeliyle karşılaşıldı. Oradan çıkan sonuç delegasyon çoğunluğu ve Ülkücü iradenin değişim talebi medya üzerinden Türkiye'nin önüne konmuş oldu. Bunu görmemek, bunu duymamak gaflettir. Gafletin ötesinde kasıttır. 15 Mayıs 2016 itibarıyla MHP Genel Merkez'in varlığı meşruiyetini yitirmiştir."

Halk büyük beklenti içinde

Meral Akşener, Amasya'da bir otelde Amasya'ya yakın illerin delegeleriyle  bir araya geldi. Otel ana-baba günü. Delege yalnız gelmiyor, birçoğu ailesiyle beraber. Hatta minik torunlarını getirenleri gördüm. Kimilerinin küçük çocuklarının ellerinde birer üç hilâlli flamalar. Çocuklar minicik elleriyle becerebildikleri kadar Bozkurt işareti yapıyorlar, etrafa gülücük dağıtıyordu.

Bir aile havası. İçten bir topluluk ve bu topluluk, bütün Türkiye'nin, bütün Türk Dünyası'nın yansıması.

Kanunları çiğneterek, Saray'la iş birliği yapıp kongre engelleyen Balgat'takilerin bu manzarayı görmelerini çok isterdim. Telefonla aldıkları bilgiler onlar için yanıltıcıdır. Gelsinler bizzat müşahede etsinler.

Kongre olsun veya olmasın... Halk ayakta ve halk büyük beklenti içinde... Değişim olacak. Genel Merkez'dekiler, bana inanmak zorundalar. Halka karşı durulamaz.

Kendilerini daha zora sokmadan kongreye razı olmalılar!

 

Yazarın Diğer Yazıları