Orta Doğu'da, İslam adına yapılan yanlışları, mezhep kavgalarını, gerici hareketleri sıkça eleştiriyoruz.

Devletlerin tek adam yönetimlerine geçmesine, özgürlük ve demokrasi kavramlarının rafa kaldırılmasına tepki gösteriyoruz.

Bireysel gelişmenin gerçekleştirilmeden, toplumsal gelişmenin var olamayacağını iddia ediyoruz.

Orta Doğu'daki Müslüman toplumların bilgi ihraç etmek yerine, ithal edilen Batılı silahlarla birbirini katletmesine tepki gösteriyoruz.

Ancak bu eleştiriler, Batı'nın; üstün, güçlü ve ileri olduğu anlamına gelmiyor.

Trump yönetimindeki ABD'yi görüyoruz. Dünyayı yönlendiren bir ekonominin başında... Afrika'nın en ücra köşelerine kadar giren Amerikan markaları, her sektörde lider şirketler, güçlü ordu, geniş coğrafyaları etkisi altına alan bir yönetim şekli...

Evet, Amerika şu anda dünyayı yönlendiriyor ve bunu yaparken salt kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor.

Son örneğini Kudüs'te yaşıyoruz. ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in başkenti olarak Kudüs'ü tanıyacaklarını açıkladı. İsrail lobisi ABD'de güçlüdür, başkanlık seçimlerinde önemli bir figürdür. Bunların hepsi doğru ama alınan bu kararın insani bir izahı yoktur.

Dünyaya "Bilgi çağı, teknoloji, silikon vadisi, medya, film..." ihracatı yap, sonrasında tam bir Amerikan yobazı gibi hareket et.

Trump'ın hareketleri, tavırları, siyaseti tam bir kültürsüzlük örneği... Nerede ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyor.

Trump'ın temsil ettiği seçmen kitlesi de aynı kafada... Az okuyorlar, araştırmıyorlar, evlerine çerez alır gibi silah alıyorlar... Bilmedikleri coğrafyalarda insan öldürmeyi Hollywood senaryolarıyla aklıyorlar.

Oysa, kan gölüne döndürdükleri Orta Doğu'daki tablo son derece can sıkıcı ve sarsıcı...

***

Kudüs'ün tarihi önemini anlatmaya gerek yok. 3 semavi din için de son derece önemli ve hassas bir bölge... Burayı ısrarla İsrail'in işgal altında tutması ve Filistin üzerinden Müslümanlara meydan okuması, ırkçı Siyonist düşüncenin en açık örneği.

Komplo teorileri, derin güçler vb. gibi terimlerle konuyu anlatmak, kolaya kaçmak olacak.

Şu bir gerçek... Yahudi toplumu II. Dünya Savaşı'nda yok edilmek istendi. Özellikle Almanya'da gerçekleştirilen soykırım Yahudilerin devletleşme sürecini hızlandırdı. İsrail'in ortaya çıkışı ve kısa sürede güçlenmesinin arkasında birçok faktör var. Ama en başta kendilerini koruyup, kollamaları geliyor. Ödedikleri bedel onları son derece fanatik yaptı. Özellikle de devlet politikalarında... Irkçı bir tutumla hareket ediyorlar, son derece acımasızlar.

Kendilerini katleden toplum Nazi Almanyası'ydı... Hristiyandılar... Hitler'i üst üste iktidara taşıyan Almanlardı... Soykırım, ülke iktidarını zorla eline geçiren bir diktatör tarafından gerçekleşmemişti. İnsanlar fırınlarda yakılırken Almanlar'dan herhangi bir tepki gelmiyordu.

Dolayısıyla İsrail'in Orta Doğu'da varlığını sürdürebilmek için kendisine Müslüman toplumları hedef seçmesinin hiçbir anlamı yok. Burayı ısrarla kaşımak, ABD'nin İsrail üzerinden Orta Doğu'yu karıştırma süreçlerinden bir tanesi...

Öte yandan Türkiye'nin birçok noktasında Kudüs'ün başkent ilan edilmesine protesto ediliyor. Ancak burada bir sorun var. Radikal gruplar ne yazık ki soru işaretleri oluşturuyor. Ellerinde Suudi Arabistan bayrağını taşıyan grup, Kudüs'ü protesto edebiliyor. Oysa, o taşıdıkları bayrağın devleti ABD'nin Kudüs kararı hakkında tek bir yorum yapmıyor. ABD ile her geçen gün ticari ilişkilerini geliştiriyor.

Dolayısıyla verilen tepkilerde kullanılacak dil, söylem ve bayraklara çok dikkat edilmeli.

Erdoğan'ın Lozan tepkisi

Tayyip Erdoğan, 65 yıl sonra Yunanistan'a giden ilk Cumhurbaşkanı oldu. Buradaki mesajları da son derece önemliydi. Yunanistan himayesindeki Türkler için "soydaşlarımız" diye bahsetti, Balkan Türkleri'nin kendi müftülerini bile seçemediğine dikkat çekerek Lozan'ın uygulanmadığı vurgusu yaptı.

Ancak unutulan ve sessiz kalınan çok önemli bir konu daha var; Türk adaları... Yaklaşık 20 küçük adamız Yunanistan tarafından işgal edilmiş durumda, bu konunun da bir an önce gündeme taşınması gerekiyor.