Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Anayasa değişikliği kimin beka sorununu çözdü?

Mevcut anayasa darbe anayasasıdır.

Millet iradesini vesayet kurumları vasıtasıyla işlevsiz kılmaktadır.

İstikrarsızlığın ve kaosun kaynağıdır.

Türkiye'yi koalisyonlara mahkûm etmektedir.

Cumhurbaşkanı fiili durum yaratmaktadır, anayasal sınırları içine çekilememektedir.

Fiili duruma uygun hukuki bir zemin yaratarak Türkiye'nin beka sorununu çözmek lazım vb. dediler.

Her aşaması tartışmalı bir halk oylaması yapıldı.

Sonuçta arzu edilen değişikliklerin kabul edildiği resmen açıklandı.

Anayasa değişikliğinin ilk sonucu!

On beş yıldır tek başına iktidarda olan AKP'nin Bahçeli ile birlikte halkoyuna sunduğu anayasa 2019 yılında yürürlüğe girecektir.

Siyasi Partili Cumhurbaşkanlığı ve HSYK'nın yeniden teşekkül etmesini ön gören maddeler ise halk oylamasının akabinde yürürlüğe girecektir.

Siyasi Partili Cumhurbaşkanlığı ve HSYK'nın teşekkülünün önceliği nedensiz değildi.

HSYK, FETÖ'nün tasallutundan kurtarılmıştı ama AKP'nin tümüyle kontrolü altında değildi.

Siyasi Partili Cumhurbaşkanlığı'nın referandumla birlikte derhal yürürlüğe sokulması da Tayyip Erdoğan'ın parti üzerindeki kesin etkinliğinin sağlanması amacına yönelikti.

Siyasi beka sorunu nasıl çözüldü?

Hatırlatalım; Demirel'in Cumhurbaşkanı olduğunda kurucusu olduğu DYP ile; Özal'ın Cumhurbaşkanı olduğunda ise her şeyi olduğu ANAVATAN Partisi'yle bağlarının kesilmesi siyasi hayatlarının da sonu olmuştu.

Erdoğan'ın onların düştüğü duruma düşmemesi için anayasada değişiklik yapılması gerekiyordu.

Abdülkadir Selvi'nin yazdığına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Anayasa referandumu sürecinde yabancı bir misafiri, "Şu anda ne yaptıramıyorsun ki, Ak Parti'ye Genel Başkan olmak istiyorsun?" diye soruyor.

Erdoğan, "Dışarıdan müdahale ile bir yere kadar oluyor. Ahmet Hoca'yla yapamadık işte. Binali Bey'le sorun yaşanmıyorsa, belediyeden bu yana benim yanımda olduğu için" karşılığını veriyor.

Demek ki anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi parti üzerinde tam etkinliğini sağlamak ve onun siyasi beka sorununu çözmek için uygulamaya konuldu.

Siyasi Partili Genelkurmay Başkanı olur mu?

Siyasi Partili Diyanet İşleri Başkanı, Siyasi Partili Yargıtay Başkanı, Siyasi Partili Genelkurmay Başkanı olmayacağı gibi Siyasi Partili Cumhurbaşkanı da olmaz.

Abdestsiz namaz olmaz diyenlere, Bektaşi "ben kıldım oldu" demişti.

Şu anda Siyasi Partili Cumhurbaşkanı için de birileri "ben yaptım oldu" demiş oluyor.

Yıllardan bu yana "kışlaya, okula, camiye, yargıya siyaset bulaştırmayın" diyenler bugünkü siyasi figürlerden daha az siyasi değillerdi.

Cumhurbaşkanı en ulvi ve en üst makamdır.

Makamların üstünde olduğu gibi ideolojilerin, etnisitelerin, bölgelerin ve partilerin de üstündedir.

Her makamdan daha çok ülkenin, devletin ve milletin birliğini temsil eder.

Dahası Cumhurbaşkanı ülkede var olan bütün unsurların bütünleyici gücüdür.

Cumhurbaşkanı ülkenin bütün aidiyetlerinin hem temsilcisi hem de ortak paydasıdır. 

İmamın, öğretmenin, doktorun, askerin olduğu gibi cumhurbaşkanının da siyasi partilisi olmaması gerekir.

Her siyasi parti mensubunun cumhurbaşkanı olmak dururken bir siyasi partinin cumhurbaşkanı olmak her şeyden önce etik değildir. 

 "Olur mu olur" yöntemi!

Bir siyasi partinin kurduğu devlet olursa onun Siyasi Partili Cumhurbaşkanı olur. Türkiye Cumhuriyeti'nin ancak Cumhurbaşkanı olur.

Diğer yandan devletin başındaki cumhurbaşkanının aynı zamanda siyasi partinin başında olması da devlet-siyaset-demokrasi ilişkilerini doğrudan etkiler.

Böyle bir cumhurbaşkanı aynı zamanda seçim kampanyalarını da yürütmek zorundadır.

Bu durum siyaseti asimetrik kılar.

Devlet, cumhurbaşkanının bağlı bulunduğu partinin yanında resmen ve yasal olarak seçime sokulmuş olur.

Bu nedenle devletin başında siyasi kimliğiyle bir cumhurbaşkanının bulunması sakıncalıdır.

Cumhurbaşkanı, Türkiye'deki bütün siyasi partilerin ve vatandaşların Cumhurbaşkanı olmalıdır.

Cumhurbaşkanı her şeyden önce siyaset adamı değil devlet adamı olmalıdır!

"Olur mu olur" da bir yöntemdir ama ayrımcı, dışlayıcı ve ötekileştiricidir.

Yazarın Diğer Yazıları