Üniversitelerdeki terör olaylarını, bunların destekleyicilerini, propagandalarını yazdık ve yazmaya devam ediyoruz.

Hatırlanacağı üzere daha önce Ankara Siyasal'daki PKK yapılanmasına dikkat çekmiştik. Yerleştirme puanı en yüksek fakültelerden biri olarak bilinen Ankara Siyasal'daki PKK yapılanması birçok kişiyi mağdur etmiş durumda.

Okuldaki faaliyetlerle ilgili kaleme alınan bir yazı sonrasında "Mülkiye'de PKK istemiyoruz" hashtag'i açılmış ve konu twitter'ın en çok konuşulanlar arasına girmişti.

Ankara Siyasal'da son 2 yıl içerisinde:

Terör örgütü tarafından kara listeler oluşturulup, öğrenciler hedef gösterildi,

PKK'yı destekleyen akademisyenler bunu "ifade özgürlüğü" olarak yorumlayıp, gençler yetiştirdiler, çıkan olaylarda en ön safta örgüt yandaşlarını korudular,

Aynı akademisyenler, PKK'nın terör örgütü olmadığını iddia edip, Öcalan'ın şartlarının iyileştirilmesi için hazırladıkları bildiriye imza atmışlardı. Bu imzaları atarken de çok sayıda milliyetçi öğrenciyi hak etmedikleri düşük notlarla dersten bırakmışlardı,

Okulun orta yerinde "Öcalan siyasi irademizdir" pankartları açıldı, PKK'nın paçavraları sergilendi,

Milliyetçi, vatansever öğrencilere pusular kuruldu, hayatlarına kast edildi, eğitim hakları ellerinden alındı,

Fakülteye nasıl yerleştikleri, nasıl o kadar yüksek puanlar aldıkları tartışmalı olan isimler, okulu bir şekilde bitirip "hakim, savcı, akademisyen" oldular...

İşte o okulu güçlüklerle bitiren, türlü zorluklarla karşılaşan vatansever çocuklar onurlu bir şekilde mezun olmaya devam ediyorlar. Onları bekleyen hazır işler yok. Akademik kadrolara ya da devlet kadrolarına girebilmek için tanıdıkları da yok!

Çünkü onlar "milliyetçi"ler... Başkalarının düzeninde çileye talip olup, takdir görecekleri yerde kenara itilenler...

Bu gençler, bu çocuklar mezuniyet töreninde çok anlamlı bir hareket yaptılar. Tören sırasında gözlerinin içine bakan çok sayıda PKK'lıya aldırış etmeksizin sahnede Türk bayrağı ve "Mezuniyetimizi şehitlerimize armağan ediyoruz" pankartı açtılar. Ortam bir anda elektriklendi, sözlü tacizler alkışlarla bastırıldı.

Olay sonrasında sosyal medyada milliyetçi camia gençlerin bu yaptığını paylaşıp, gurur duydu. Aslında bu durum bile ne halde olduğumuzu gözler önüne seriyordu. Sanki işgal günlerindeymişiz gibi Türk bayrağı açılınca seviniyoruz. Oysa orası Türkiye'nin kalbi, başkentin tam ortası... Bizi ne hale getirmişler ki Türk bayrağı dalgalanınca bile sevinir olmuşuz. Ne yazık ki acı gerçeğimiz bu...

Asıl konu ise daha sonrasında yaşananlar...

Mezuniyet töreninde bayrak açılması birilerini hemen harekete geçirdi. Daha önce hazırladıkları kara listelerle öğrencileri okula almayıp, kimlik sorup darp edenler tehditlere başladılar. Bayrak açanlardan hesap soracaklarını iddia ettiler. Hatta sosyal medyadan PKK'lılara destek çıkıp, bayrak açanları eleştiren sözde akademisyenler de vardı...

A.Ç. isimli akademisyen ise yaşananları Anadolu insanını aşağılayarak anlatan bir tweet attı:

"Liseliler mezuniyette iktidara had bildirirken, SBF mezuniyetinde "şehitler ölmez" sloganı atıldı. Çok utanıyorum. Siyasal küçük bir Yozgat artık..."

Akademisyenlerin sloganlardan utanması bir yana; bayrak açan öğrencilere, tehditte bulunacak kadar da kendilerine cesaret atfeden bir yapı içinde bulundukları aşikârdır. Edindiğim bilgilere göre bayrak açan öğrencilere sözlü tacizlerden sonra yaklaşık 20 kişilik bir grup toplanarak fiili saldırı yapmayı planlamış. Ancak kalabalıktan dolayı vazgeçmişler.

İşte Türkiye'nin en önemli üniversitelerinden, fakültelerinden biri olan Siyasal'da bayrak açmanın bedeli!

Aşık Sefai'nin dediği gibi "Türk milleti sustukça kuduz köpek dalıyor."