Ankara'nın akıl gözü açık!..

Belki bugüne bambaşka gelişmelerle uyanmış olabiliriz. Ancak, altını çizerek ifade edelim mi!.. Suriye'de kimyasal silahların kullanıldığına ilişkin iddialar yüzünden gerilen dünya sinirleri ve realite acı gerçeği bir kez daha teyit etti. Dünya 5'ten büyük değilmiş!.. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi cephesinde değişen bir şey olmadığını bir kez daha gördük. ABD ve Rusya birbirlerinin önerilerini veto edince bu satırların kaleme alındığı ana kadar Suriye alarmı devam ediyordu.

Demek ki; iç politikada ver kavurmayı gör savurmayı şeklinde akıp giden  tribün sloganları, dış politikada tırışkadan nameler olmaktan öteye gidemiyormuş!.. Türkiye'deki siyaset kurumlarının tüm açmazlarına rağmen dua edelim ki, maruz kaldığı tüm hain saldırılara rağmen hâlâ sağlıklı bir şekilde işleyen devlet aklı var. Akdeniz'de gemiler karşılıklı manevralar yaparken, kulaklar ABD'den gelecek Suriye kararına dikilip "vuracak mı vurmayacak mı", "Rusya ne yapacak" haberlerini beklerken olası dehşet senaryosundan doğal olacak en çok etkilenecek Türkiye gelişmeleri nasıl takip ediyordu?.. Öncelikle belirtmeliyim ki, başkentin devlet koridorlarına oldukça soğukkanlı bir bekleyiş hâkimdi. İktidarın magazin siyasetine kulaklar tıkalıydı. Bir gün Batı dünyasına diğer gün Rusya-İran ittifakına yalpalayan iktidarın günlük tüketime yönelik politikaları değil akılcı değerlendirmeler ön plana çıkıyordu. Suriye'deki kimyasal silah kullanımında CIA'nın parmağı olduğu şüphesi ana başlıklar arasındaydı. Gelişmeleri yakından izleyen devlet kaynakları ile yaptığımız görüşmelerden öne çıkan değerlendirmeleri şöyle özetleyebilirim;

Önemli olan Türkiye'nin konumu

"Müdahalenin şartlarını hazırlıyorlar. ABD, "YPG" dedi kaybetti, "Afrin'e Türkiye giremez "dedi kaybetti. ABD, Suriye'de kaybettiğinin farkına vardı. Kendisiyle birlikte koltuğunu korumaya çalışan Suudi Arabistan, Katar, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler koltuk korumaya çalışıyorlar. ABD, fark etmeye başladı kaybettiğini. Çin ile ticaret savaşlarına girdi, Çin elindeki hisse senetlerini satınca sıkıntı yaşamaya başladı. Hem bir ticaret savaşı, hem bir gözdağı veriyor. Dünyada oluyor bunlar.

Suriye'de Esad da otoriteyi sağladı sayılır. Bu çeteler de ortadan kaybolacaklar. Bunlar paralı asker. Esad bölgeye hâkim olduktan sonra YPG'ye silah bırakın demek zorunda. Bizim bu kanalı desteklememiz lazım. Bu provokasyonu Ruslar bir ay önce söylemişti; "bunlar kimyasal silah kullanacak, Esad'ın üstüne atacaklar" dedi. Bu daha önce de oldu. "Saddam'ın elinde kimyasal silah ve stratejik silah var" dediler ama, Saddam yıkıldı ne silah çıktı ne başka bir şey çıktı.

Ayrıca İran'a müdahale etmeleri mümkün değil. İran başka bir ülke. İran'da Türkiye'de olduğu gibi bir damar var. İran'da herkes bir araya gelir, ABD'ye savaş ilan ederler. Ayrım olmaz müdahale sırasında. Onlar yanlış ipte oynuyor. ABD'li stratejistler, İran ve Türkiye'yi, Tunus ve Mısır'a benzetme yanlışlığı içinde.

Fırat'ın doğusunda ne yaparlarsa yapsınlar Esad'ın ayakta kalması sonucu her şey değişecek. Afrin konusunda Türkiye'ye 'bana vereceksin' demez Suriye. Türkiye orada, polis asker eğitir, belli bir süre kalır. Ancak daha sonra bir çözüm bulunur. 'Orası ÖSO'nun' deme şansımız yok. Böyle bir şey diyemezsiniz. Bizim şu anda iki yerde etkinliğimiz var. Afrin-Cerablus bölgesi ve Kerkük bölgesi. Kerkük'te Türkmenlerin etkinliği olduğunu herkes kabullendi. Bunu avantaja çevirmek lazım. Bağdat hükümeti Türkmen bir vali atayacağım diyorsa bunun nedeni etkin olmanız. Bu doğru bir yol, her zaman savaş olmaz, etkin olunur, sonuç alırsınız. Devlet aklı üstün. Suriye ile görüşmeler sürüyor hâlâ. Hükümet bazında yapma şansınız yok. Koridor açık bırakıldı, PKK-PYD teröristleri silah bırakıp çıktı. Görüşmeden mümkün mü?.. Suriye'de uçak uçurdunuz, görüşmeler sonucunda. S-300, S-400 füzeleri onlarda da var nasıl vurmadılar. Burada sadece Putin yok, Esad'ın yanında milis güçler var. Hizbullah'ı nasıl etkileyeceksiniz? Orada çok güçlüler, hâkim olan bölgelerde ve ordunun yüzde 50'sinde onlar var. Hâkimiyetleri sürecek. Suriye'nin ordusu kalmadı, 7-8 yıldır savaşıyor, bu destekle savaşıyor, onlar olmasaydı Esad kaçmıştı. Hizbullah 50- 60 bin kişiyle girdi. İran da destekliyor."

Sözün sonu; Allah'tan binlerce yıllık geleneğe sahip güçlü bir Türk devlet aklı ve yapısı var... Klarnetçilere, dümbelekçilere, sinyalcilere rağmen!..

Yazarın Diğer Yazıları