Açık olan pencereden küçük kız çocuğunun sesiyle uyanıyorum; “Anne”  diyor çocuk! “Bahar gelmiş.”  
Duysa da çocuğun sesini annesi, oralı olamıyor telâşesinden.
Tekrar sesleniyor çocuk, “Anne, bahar gelmiş...” 
Ve ben anlıyorum baharın geldiğini, çocuklara geldiyse bahar, bahar gerçekten gelmiştir diyebiliyorum hâlâ.. Ne güneşe aldanıyorum, ne de rengârenk çiçeklere, ben yalnız çocuğa inanıyorum, memleketimin çocuklarına... İnanıyorum tez vakitte memlekete de baharın geleceğine..
Müjdesi sayıyorum minik habercinin sesini baharın ve onun istikbâline gelecek bir baharın müjdesini vermek istiyorum...
Bahar gelecek çocuk!
Nasıl müjdeliyorsan sen içini ısıtan güneşle ve çiçeklerle baharın geldiğini; ben de sana müjde veriyorum..
Yakındır, bahar gelecek!
Evvela Ankara’ya gelecek bahar, memleketin baş şehrine ve sonra tüm ülkeye.. Bu kara mevsim, bu yolsuzluk kervanı, bu yağma, bu talan, bütün bu yalan ve dolan sona erecek.. Çok fidanlar verdik toprağa yine, Berkin Elvan’ın hatırıyla, Ali İsmail Korkmaz’ın hakkıyla, Burakcan Karamanoğlu’nun ruhuyla bahar gelecek..
Bu ahlâksızlık rejimini, bu hırsızlık rejimini, bu dikta rejimini altında bırakacak taşların ilki Ankara’dan devrilecek.. Keş Dağı’nda yeniden gözükecek 5 yıldır hiç açmayan kardelenler karların arasından Muhsin Yazıcıoğlu’nun ruhuyla..
Bugün bütün gözlerin ve yüreklerin aradığı ve andığı o yiğit adamı ölüme göndererenler, şehit edenler bir gün muhakkak hesap verecek... Ve bu memleketi devleti ve milleti soyanlar, Allah’ın kelâmıyla alay edenler, şahsî menfaatleri için dinî ve ahlâkî bütün değerleri istismâr edenler değil, ‘Hem Fatiha’yı hem de vefâyı’ bilenler, “Bu millet için kan kusup kızılcık şerbeti içtik” diyenler yönetecek..
Ben inandım senin söylediğine, sen de inan çocuk; Bahar gelecek! Bu millet tarihinde ilk kez başkentini bir ülkücüye emânet edecek.. Kaybolan ahlâk yeniden yeşerecek, vicdan yeniden yeşerecek, merhamet yeniden yeşerecek, tevâzu yeniden yeşerecek.. Bu defa partizanlık değil, bu defa küfür değil, bu defa hakâret değil, bu defa yalancılık değil, bu defa insanlık gâlip gelecek..
İnanma sen meydanlarda, “Bu seçim Ahmet’in, Mehmet’in seçimi değil, partilerin seçimidir” diye haykıranlara! Bu seçim, Türkiye’nin seçimidir çocuk, bu seçim Türkiye’nin hırsızlığa geçit verip vermeyeceğinin kararını alacağı seçimdir, bu seçim Türkiye’nin her yerinde ahlâksızlığa ortak olanların oylanacağı seçimdir, bu seçim Türkiye’nin insanlığının tartılacağı seçimdir. Bu seçim, 20 yıldır ülkenin baş şehrini kendi çiftliğine çeviren, zulme alkış tutan, mazlumlara bu ülkeyi dar eden zihniyetin artık hesap verme vaktinin geldi seçimdir...
Bu seçim, ülkücüleri iktidara taşıyacak yeni bir istikbâlin habercisidir... Bu seçim, 45 yıldır devlete ve millete hizmet eden Ülkücü Hareket’e başşehriyle birlikte izzetini, haysiyetini, vakarını, liyâkatini emânet edeceği seçimdir... Bu seçim artık çocukların öldürülmeyeceği bir ülkenin müjdecisidir senin gibi..
Korkma sen çocuk, muhakkak bahar gelecek..
Ve büyüyeceksin sen, bir belediye otobüsünde teröristlerin eliyle can vermeyeceksin Serap gibi, Lobna gibi felç olmayacaksın bir gaz fişeğiyle onun yaşına geldiğinde, hiç kimse bu ülkenin  sokaklarında döverek öldüremeyecek seni Ali İsmail gibi..
Bahar gelecek çocuk!
Nasıl müjdeliyorsan sen içini ısıtan güneşle ve çiçeklerle baharın geldiğini; ben de sana müjde veriyorum..
Yakındır, bahar gelecek!
Bu ahlâksızlık rejimini, bu hırsızlık rejimini, bu dikta rejimini altında bırakacak taşların ilki Ankara’dan devrilecek..
Evvelâ Mansur Yavaş’la Ankara’ya gelecek bahar, memleketin baş şehrine ve sonra tüm ülkeye...