Anlamadılar gitti; Yanmakla bitmeyeceğimizi!

İktidarın kanatları altında her nevi tetikçiliği yapmayı kendisine hak gören, adını yazmaya kalksak irini ellerimize yapışacak cinsteki o arsız yayın organının Müjdat Gezen'i nasıl alenen hedef gösterdiğini yazalı tam bir hafta olmuştu dün;

Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ni yakma girişiminin haberi geldi.

"Şimdilik" atlatılan bu tehlike "geliyorum" naraları atarken "hukuk" neredeydi? "Yargı" neredeydi? Cumhuriyetin savcıları neredeydi?

***

Görmeyen, duymayan, bilmeyen varsa görsün, duysun, bilsin diye, 13 Şubat 2017 günü, bu köşede, özellikle göstermeye, duyurmaya, bildirmeye çalışmıştım Gezen'in alenen, üstelik kin ve nefret pompalanarak hedef gösterildiğini...

Trajikomik olan şu ki, emniyet de Gezen'in "hedef" olduğunu fark etmiş ve kendisine "koruma" teklif etmişti!

Eğer bu ülke, iddiası olduğu üzere "hukuk devleti" niteliğini koruyor olsaydı, canlı yayında Gezen'e "pislik", "ağzı sidik kokuyor", "p..venk", "sen ancak k..hane işletirsin" diyen, Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ni açık bir şekilde, adını da vererek hedef gösteren ve gelen tepkilere de "Ben hesabımı Cenab-ı Allah'a veririm kardeş" diyerek aklınca posta koyan o densiz herife -üstelik emniyet de "koruma tahsisi"yle tahriğin tehdit oluşturacak boyuta vardığını teyit etmişken- "sen gel bakayım buraya" diyen, Türkiye Cumhuriyeti'ni "Dingo'nun ahırı"ndan ayıran yasaları olduğunu hatırlatan biri mutlaka çıkardı!

Çıkmalıydı!

O "biri" çıksaydı Gezen kimse için "meşru hedef" olmazdı.

Devlet birini "koruma" ihtiyacı duydu madem; kimden, neden koruduğunu bilmiyor olamazdı değil mi?

***

Amma velakin...

Hepimiz biliyoruz aslında asıl meseleyi...

Sivas'ta, sadece ama sadece "kendisinden değil" diye insanları diri diri yakıp, yanmasına yol açıp, seyirci kalıp da en ağır cezaya uğraması gerekirken, "milletin vekili" sıfatıyla, "Gazi Meclis"in dokunulmazlığıyla ödüllendirildiği için bazı olağan şüpheliler;

Ne yakılacak adamlar, ne yakılacak kadınlar, ne yakılacak şiirler, ne yakılacak türküler, ne yakılacak fikirler, ne yakılacak ülküler bitmeyecek bu ülkede!

Biz de bitmeyeceğiz;

Bunu es geçiyorlar.

Bunu es geçtikleri için beyhude kana buluyorlar ellerini!

***

Kamu vicdanı takipte...

------

Üç lafımdan biri hukuk, diğeri adalet artık bu köşede.

Harcı onlarla karışmayan bir temele ne inşa etseniz nafile;

Çöker, altında kalırsınız.

Bu sebepten dolayı...

Kamu vicdanı adına takipçisi olması gereken başka gazetecileri, oyumuzu/irademizi emanet ettiğimiz siyasileri bilemem ama benim gözüm, kulağım bugün de Adana Adliyesi'nde...

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'nün yargılandığı dava;

- Tanıkların bilirkişi raporu muamelesi yapılan belgelerin meşruiyetini çürüten ifadelerine,

- Son duruşmada ortaya serilen, yargılamayı Sözlü aleyhinde etkilemeye dönük yüksek yargı-medya ittifakı iddialarına,

- HSYK'ya yapılan şikayete,

- Ülkenin en saygın hukukçularının, hukuk hocalarının hocası durumundaki Prof. Dr. Muharrem Özen'in "mahkumiyet vermek hukuka aykırıdır" mütalaasına, RAĞMEN...

Ve yığınla "hukuksuzluk" itirazının gölgesinde nasıl devam edecek bakalım?

***

Aklınızda bulunsun...

----------

"Fethi Sekin'i şehit edenler" referandumda ne diyor bilemem ama Fethi Sekin'in çocuklarının ömür boyu eğitim masraflarını üstlenen Müjdat Gezen'in "hayır" dediğini biliyorum!

***

Benden söylemesi

----

Türk Milliyetçilerinin büyük bir bölümü rahatsız.

Evet, en çok kendilerine sorulmadan, kendileri adına "evet" taahhüdü verilmiş olmasından rahatsızlar.

Sonra, düne kadar omuzlarda taşınan parti, ocak, teşkilat, camia mensuplarının itibarsızlaştırılmaları için kullanılan üsluptan rahatsızlar.

Ama başkasını iğnelerken çuvaldızı kendisine batırmasını da bilecek insan...

Çünkü Türk Milliyetçilerinin bir bölümü, en az bunlar kadar, referanduma dönük "hayır" kampanyasının şimdilerde askıya alınmış görünen "MHP Kongresi sorunsalı"yla ilişkilendirilerek, "MHP Genel Başkanı'na muhalefet"le özdeşleştirilerek yürütülmesinden de rahatsızlar.

Kongre polemiğinde zinhar taraf olmazken, referandumda "hayır" için çalışmaya canı gönülden hazır olup da bu "baraj"a takıldığı için vazgeçen çok insan var...

Yazarın Diğer Yazıları