Anlaşılan seçimler çetin geçecek

Bu yıl turizm bölgelerinde geçmiş yıllarda görmediğimiz büyük bir değişiklik gözlemledim. Mayıs ayının gelmesi ile birlikte turizm bölgelerine akın eden yerli turistlerin sayısında gözle görülür bir azalma var. Bu da 12 Haziran genel seçimlerine vatandaşlarımızın ayrı bir önem verdiğini ve belki de son yılların katılım oranı en yüksek genel seçimlerinden birini yaşayacağımızın sinyalini veriyor.
Bu yıl uygulamaya konulan ve “gezi teknelerinin” kapasitelerinde büyük değişikliklere neden olan uygulama yüzünden deniz turları hâlâ yapılamıyor. Böyle bir uygulamanın tam da seçimler öncesine gelmesi kıyı bölgelerinde büyük bir hoşnutsuzluk yarattı. Hangi gezi teknesi sahibi ile konuşsam mutsuzluğu açıkça belli oluyor. Mayıs ayının bitmesine bir şey kalmamasına rağmen henüz turlara çıkamadıklarından ve zaten sezonun çok kısa olmasından dert yanıyorlar.
Partilerin propaganda çalışmaları da çok canlı değil, genel olarak turizm bölgelerinde bir hayal kırıklığı var, turizm sezonunun çok iyi olacağına dair yapılan açıklamaların içinin boş olduğu konusunda hemen herkes hemfikir durumda. Bu durumun seçim sonuçlarını nasıl etkileyeceğini ise 12 Haziran akşamı göreceğiz.
Turizm bölgelerindeki işletme sahiplerinin genel olarak partilerden beklediği “turizm politikaları” ile ilgili alternatif projeler konusuna değinen yok dersek yalan olmaz. Aslında bu kadar çok insanın doğrudan veya dolaylı olarak etkilendiği turizm sektöründe hâlâ devletin bir politikasının olmaması tüm sorunların kaynağını oluşturuyor. Referandum sonuçlarına göre kırmızı renge boyanarak gösterilen turizm bölgelerinde aslında bu rengin yoğun olmasının nedenine, yine “turizm politikası geliştiremeyen” siyasilerin hatası diye bakmak gerekiyor. Turizm, Sanayi ve Tarım üçlüsü beraber ele alınıp birisini gelişirken diğerinin yok olması engellenmediği sürece, yapılan bütün yatırımlar birer yıkım arası haline dönüşüyor. Özellikle Antalya ve Muğla illerimizde gözlemlenen ana sorun “turizm yatırım alanları genişledikçe” daha önce tarıma dayalı olarak yaşayan insanların üretim alışkanlıklarının değişmesi. Yatırımlar arasındaki dengesizliğin yarattığı en büyük sorun ise insanların bir üretim dalından diğerine geçmek zorunda bırakılarak, daha baştan kaybetmeleri kesin bir sektöre itilmeleri.
Kıyı bölgelerindeki insanların hepsi de turizmden ekmeklerini kazanmıyor, dolayısı ile kıyı bölgelerine kaynak aktarımı yapılırken, bölgelerin Sanayi ve Tarımdaki üretim kapasitelerine göre bir yatırım dağılımı yapılacak olursa, dengeler ciddi anlamda değişebilir.
Yıllardır, tatil başlar başlamaz sahil bölgelerine doluşan kitleler seçime öyle odaklanmışlar ki, otel ve motellerde bir hareket yok. Bu sanki bir fırtına öncesi sessizlik gibi, seçimlerde hiç beklemediğimiz bir tablo ile karşılaşabiliriz. Yine de buradan, genel seçimlerin şimdiden milletimize hayır ve uğur getirmesi dileklerimi sunmadan geçemeyeceğim. 

 
Kafamdaki soru
“Türk Hava Yolları zarar ediyorsa, neden uçuş noktalarını gözden geçirmiyor acaba?. .

Yazarın Diğer Yazıları