Antalya’daki Almanca kokartlı rehber eylemleri

Öncelikli olarak, Temmuz ayı başında ARO (Antalya Rehberler Odası) üyesi Almanca kokartlı profesyonel turist rehberi meslektaşlarımın Antalya’da kısa süreli de olsa başlattıkları ve Antalya Valisi’nin araya girmesi ile sona erdirilen “tura çıkmama eylemini”  yüzde yüz destekliyorum. Bu köşede yıllardır  “kokartlı profesyonel turist rehberliği meslek yasası”  ve yasanın çıkarılmaması ile ilgili birçok yazı yazmama rağmen, meslektaşlarımızın  “Her koyun kendi bacağından asılır” mantığı ile kendi paçalarını kurtarma temeline dayalı çalışma şartlarına pat olmaları, aslında siyasilerin bu işi ağırdan almalarına neden oldu. Büyüklerin dediği gibi, “Ağlamayan bebeğe meme verilmez” . Hiç kimseye bebek gibi ağlamalarını söyleyemem, ama ortada bir emek var ise bu emek, tur operatörünün  “Bütün riski ben alıyorum, dışarıda turisti ben buluyorum, uçak riskine ben giriyorum, otellerle ben anlaşma yapıyorum, araçları ben kiralıyorum”  diyerek konuya giriyorsa, daha kafadan bu zihniyettekilerin kendilerine bir çeki düzen vermeleri gerekiyor.
Tur operatörü yukarıdakilerin hepsini zaten yaptığı için tur operatörü olarak adlandırılıyor. Bu konuda şikayet etmesine gerek yok. Ama her şeyi kendilerinin yaptıklarını söyleyen tur operatörlerinin unutmamaları gereken bir nokta var ki, o da  “ürün olarak Türkiye’nin sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihsel değerleri pazarlıyorsunuz”  o kadar işi babanızın malı olan bir bahçeyi ya da bir tatil köyünü göstermek için yapmıyorsunuz. Sahip olunan bu değerlerin tanıtılması için  “Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan kokartlı profesyonel rehberlerin görevlendirilmesi kanunen şart iken”  ben operatörüm zaten her şeyi yapan benim, kokartlı rehbere ne gerek var diyen zihniyet karşısında sayıları on bini geçen rehber kitlesini bulacaktır.
Yıllardır olmayan rehber eylemlerinin artık olmaya başlaması, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlıklarının görevlerini tam olarak yapmamasından kaynaklanmakta. Ülkemize turist getirenlere  “neredeyse üste para vermekle”  aynı anlama gelecek uygulama hataları, turizmde her geçen yıl kalitenin düşmesine, yabancı personel istihdamına göz yumulması ile ülke tanıtımına büyük zararlar verilmekte.
Bugüne kadar on binlerce yabancı turiste rehberlik yapmış kokartlı rehber olarak, her zaman yabancılara  “turlarda neden Türk kokartlı rehber olması gerektiğini”  şu örnekle açıklamışımdır.  “Ben bu ülkede doğdum, bu ülkede sünnet oldum, bu ülkede camiye gittim, bu ülke ölen dost ve akrabalarımı mezarlığa gömdüm, bu ülkede askerliğimi yaptım, bu ülkede evlendim, bu ülkede ticaret yapıyorum” . Ve ardından yabancı gruplara sormuşumdur,  “Bu ülkeyi benden başka kim size en iyi tanıtabilir, bir İngiliz veya başka bir yabancı rehber size benim verdiğim bilgileri verebilir mi?”. Hep bir ağızdan,  “Hayır” cevabını sürekli almışımdır.
Yabancıların bile olmazsa olmaz diye düşündüğü turların kokartlı rehberlerce yapılması gerekliliği her nedense kendi bürokratlarımız tarafından görmezden geliniyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜRSAB, Ulaştırma Bakanlığı, Valiler, Kaymakamlar, Belediyeler, Muhtarlar, Polis ve Jandarma v.b’nin bir şekilde müdahil olduğu sektör olan turizmden ne bekleyebilirsiniz?

 

KAFAMDAKİ SORU

"Turizm sektörü ne zaman 7 kocalı hürmüz olmaktan kurtulacak?

Yazarın Diğer Yazıları