Apo’nun açılımı

Öcalan’ın (Apo’nun) Diyarbakır’da okunan sözde barış manifestosu ile Kürtlerin PKK’nın şenlikli bir kuvvet göstergesi adeta biz buradayız ve burada kalacağız manifestosu açıklandı. Gerçekten Erdoğan’ın son İmralı açılımı yolunda Kürtler, BDP ve Apo adeta biz bu ülkedeyiz ve burada kalacağız diye kuvvet göstergesi yaptılar.
Apo’nun açıklanan yeni manifestosundaki açılımlar aslında Türkiye’yi eritme kazanında bütün etnik kurumların birlikte kaynaştığı hususundaki Mustafa Kemal’in de belirttiği gerçekti. Kürtler ve Türkler bunca yıl savaşlarda barışlarda omuz omuza mücadele ettikten sonra et ve tırnak olmuşlardır. Ne var ki son yıllarda tırnak  “şeytan tırnağı”  oldu ve Apo’nun son manifestosu adeta Kürtlerin biz bu ülkenin sahipleriyiz şeklindeki kuvvet göstergesiydi.
Apo,  31 Haziran 1999’da idama mahkum edildi. O gün ben Mudanya rıhtımında televizyona ve basına bu adam eğer asılmazsa başımıza Mandela kesilecek demiş ve bu fikrimi zamanın Başbakanı Bülent Ecevit’e ifade etmiştim. Bir çok vatanperver arkadaşımız da Apo idam edilirse Kürtlerin şehidi ve kahramanı olur demişlerdi. Ecevit insaniyetperver bir insandı. Rahşan ve ben ölüm cezasına karşıyız demiş ve bana bu adamın çelik bir konserve içine konulacağını ve artık bir daha kımıldayamayacağını ifade etmişti. Ama sonunda Apo konserveden çıktı ve bugün Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin muhatabı olarak karşımızda. Şurası muhakkak ki Apo, Kürtler ve BDP ne istediklerini biliyorlar ve son Nevruz manifestosu da Büyük Kürdistan’a çok yaklaştıklarının göstergesidir.
Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında Apo, Kürtlerin zaferini ilan etmiştir. Şimdi Karayılan da Kandil’den ordusuna ateşkes ve Türk topraklarımızdan güya çekilme emri vermiş. Eşkıyaların sırtında yumurta küfesi yok. Bugün sözde ateşi keserler ve geri çekilirler. Fakat yarın şartlar değişince ve işlerine gelince geri gelmeyeceklerini ve cinayetlerine topraklarımızda devam etmeyeceklerini kim taahhüt edebilir. Kısacası PKK, BDP’nin zaferi Apo tarafından tescil edilmiş bulunuyor. Bu durum Sayın Başbakan’ımızı memnun etmiş. Ne var ki küçük bir ayrıntı var. Diyarbakır’daki Nevruz ve zafer kutlamalarında Kürt ve PKK bayrakları dalgalanıyordu ama bir tek Türk bayrağı yoktu. Başbakan bunun bir provokasyon olduğunu söylemiş. İhmal mi provokasyon mu, bile bile bilinçli bir hareket miydi? Bence çok bilinçli, Kürtlerin biz bu ülkenin sahibiyiz iddialarının ifadesidir. Ve şeytanlık da bu hiç de ayrıntı olmayan ayrıntıda. Şurası muhakkak ki bir defa daha anlaşıldı Kürtler, Türkiye’yi sadece kendi ülkeleri ilan ettiler.
Oyunlar içerisinde başka oyunlar gelişiyor. Ve iplerin kimlerin elinde olduğu ortaya çıkıyor. Amerika’nın siyasi hedeflerine uygun olarak Erdoğan, daha önce one minute çekip terslediği İsrail  ile aralarındaki köprüleri tamir etmekte. Çünkü dış güçlerin, Amerika’nın İran’a karşı Türk ve İsrail iş birliğine ihtiyaçları var.
Evet... Siyasi sahnede herkes rolünü gayet iyi biliyor da Türkiye’de maalesef bugün Başbakan olan zat pek bilemiyor. Eğer bu oyun sadece bir  “oyun olsa”  pek gam yemezdim. Çünkü futbolda çok çalım yapan oyuncu sonunda, ofsayta düşer ve kendi kalesine de gol atabilir. Ne var ki bu oyun çok ciddi ve hayati, ülkemizin ve milletimizin mukadderatını tayin edecek bir oyundur. Bu uğurda Erdoğan’ın Türk milletinin haysiyet ve şerefine halel vermesi bir yana ülkemizin varoluşunu tayin edecek ciddi ve hayati bir oyundur.
Durun bakalım, daha neler olacak. Oyun bitmedi, ölümcül oyun daha sona ermedi... Kürtler zafer çığlıkları atıyorlar bakalım Türkler sonunda nasıl çıldıracaklar.  “Turgut Özakman kardeşimin kulakları çınlasın.”

 


***

 


Meslek ve kapı yoldaşım Şemsi Sılkım’ın vefatı dolayısı ile ailesinin acılarını paylaşıyorum. Allah rahmet eylesin.

Yazarın Diğer Yazıları