MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Ahmet Altan “ayıplarının” hesabını vermeden değil “Özgürlük Konuşması” yapmak, insan arasına çıkma cüretini bile gösterememelidir...

“Taraf mağduru” olmayanlar neden tepki göstermiyor!
Hasan Cemal’in başkanlığında kurulan Bağımsız Gazetecilik Platformu, geçen yıl hayatını kaybeden gazeteci Mehmet Ali Birand anısına özel bir konuşma serisi başlatmış. İlk konuşmayı Ahmet Altan yapmış.

Ahmet Altan konuşmasının başında  “Gazetecilik nedir?”  diye sormuş ve kendi sorusuna şöyle cevap vermiş:
 “Bana sorarsanız yüzde doksan dokuzu alçaklık ve korkaklık, yüzde biri ise dürüstlük ve cesaret olan bir meslektir. Ve o yüzde birlik kısmıyla dünyayı da hayatı da değiştirmekte büyük rol oynar.” 
 Önemli bir roman yazarı olarak konuşmasına bir romana başlar gibi sansasyonel bir giriş yapmak isteyen Altan bana göre makul bir soruya zırva bir cevap veriyor! Ama kendisi bilir. Doğal olarak da Barış Pehlivan, Ahmet Şık, Nedim Şener gibi  “Taraf Mağdurları”nın boy hedefi haline geliyor.

***

Ahmet Altan’ın hicaptan tamamen yoksun konuşmasına sadece  “Odatv Davası Mağdurları”nın tepki vermesi bir gazeteci olarak beni incitti.
 Ahmet Altan’a  “Taraf Mağduru”  olmayan gazeteciler de tepki vermeliydiler.
Bugün  “Balyoz Mağdurları”ndan, bugün  “Ergenekon Mağdurları”ndan, bugün  “Odatv Mağdurları” ndan bahis ediyorsak, Murat Özenalp Albay’ın naaşı önünde çaresizliğin resmini çiziyorsak Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Mehmet Baransu üçlüsünün  “Taraf Gazetesi Projesi”  baş sorumlular arasındadır.
Ahmet Altan o dönemdeki  “ayıplarının”  hesabını vermeden değil  “Özgürlük Konuşması” yapmak, insan arasına çıkma cüretini bile gösterememelidir.
(...)           
Ahmet Altan, Mehmet Baransu’nun 3.5 yıl ABD’de eşi ve çocuğu ile yaşarken geçimini kimin temin ettiğini ise galiba hiç sorgulamadı.

***

Bozacının dostu şıracı olur misali Hasan Cemal ve Yasemin Çongar kurucu üyesi oldukları Bağımsız Gazetecilik Platformu “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü” münasebeti ile Ahmet Altan’a konuşma yaptırıyor!
Türkiye’de Hasan Cemal, Yasemin Çongar, Ahmet Altan, Bağımsız Gazetecilik, Basın Özgürlüğü kelimelerinin bir arada ve aynı yönde kullanıldığı bir cümle kurabiliyorsun!
 Yumurtaya can veren Allah’ım sen nelere kadirsin!
Dr. Cüneyt Ülsever/Yurt

 

Hukukun soramadığı hesabı siyaset sorar

Halk bir gün o yakalara yapışır
 (...) Savcılığın TOKİ soruşturmasına takipsizlik kararı verirken ileri sürdüğü gerekçe delillerin yasadışı yollardan elde edilmiş olmasıydı.
Delillerin yasadışı yollardan elde edilmiş olması, bir yargılama yapılmasına engeldir ama o delillere dayanılarak ortaya sürülen iddiaların gerçek olmadığı anlamına da gelmez.
Elbise torbalarında, çikolata tepsilerinde paraların dağıtılmadığını göstermez. Bakanların iş adamlarına kıyak yapmak için rüşvet aldıklarını, hediye saatleri, hediye umre gezilerini ortadan kaldırmaz.
Ayakkabı kutularına doldurulmuş paraları, evlerde istiflenen ve dağıtıla dağıtıla bitirilemeyen paraları “sıfırlamaz”!
Hukukun soramadığı hesabı siyaset sorar, halk bir gün o yakalara     yapışır.
Bunu kimse unutmasın!
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet

 

GÜNÜN SORUSU
Tepedeki demokrasiye inanç değeri zaten düşük olan Cumhurbaşkanı RTE’nin (...) elinde esasen var olan tek adamlık gücünü yasalarla onarıp kuvvetlendirmesini, örneğin AKP çoğunluğundaki parlamento mu, sesi soluğu bir gün duyulur duyulmaz yalaka TV’ler ve medya ile ağzı kapatılan ve bir türlü ulusal hiçbir konuda bir araya gelip anlaşamayan muhalefet partileri mi önleyecek? 
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

 


Allah fakir fukaraya acısın
Enflasyon rakamları dün yıllık yüzde 9.38 olarak açıklandı!..
Çift haneye doğru gidiyor!..
Aslında bu bir aldatmacadan ibaret!..
Çarşı pazar el yakıyor, vatandaşın gerçek enflasyonu yüzde 30 civarında!..
Tayyip ve takımının tuzu kuru, vatandaşın bir bölümünü de nohut, bulgur torbaları, kömür çuvallarıyla idare ediyor...
Emeklinin, fakir fukaranın hali perişan!..
Enflasyon yıllık yüzde 1 olsa ne yazar, kıyma, peynir, zeytin ateş pahası...
Patates, soğan gibi en alt düzeydeki gıda maddeleri bile her gün zamlanıyor; domatesin kilosu 5 lira, taze soğanın demeti 3 lira...
Taze fasulye, bakla, bezelyenin yanına yaklaşılmıyor, kuru fasulye gerçek bir nimet!..
Bunların içine kıyma koymak bile büyük lüks!..
Peki Tayyip en çok ne seviyor?.. Pirzola!..
Mehmet Türker/Sözcü

 

Zengincikler...
Vergi rekortmenleri listesinde ilk 100’de bulunanların çoğunun “TÜSİAD üyesi ülkemizin bildik işadamları” olduğuna dikkat çeken Fehmi Koru, kendi sorduğu  “Nerede bu hükümet tarafından kollandığı söylenen iş adamları?” sorusuna, kendi  şöyle cevap vermiş:
“Akıl yürütmeyle varacağımız, bu hükümet sayesinde zenginleştiği ileri sürülen iş adamlarının en fazla vergi ödeyenler listesinde ilk 100’e girecek kadar kazanç elde edemedikleri sonucudur...(...) Eh, Ak Parti de 12 yıldır iktidarda; iş adamları arasından onun varlığından yararlanan birilerinin çıkması da doğal sayılmalı... Fakat listeye girecek bir zenginliğe ulaşan iş adamı pek çıkmamış hükümete yakın duranlar arasından...” 
Kişi kendinden bilir bazı şeyleri...
Belki onlar da “gemi”leri “gemicik” olan mahdumların, Boğaza nazır yalıları “yalıcık” olan yandaş yazarların açtığı yoldan ilerlemeyi tercih etmişlerdir; “Zengincik”lik işte, başa bela...

 

Erdoğan “Yargılanacaksın” diyen yazardan şikayetçi oldu
Can Dündar’ın dün twitter hesabından duyurduğuna göre, Cumhuriyet gazetesinde 18 Nisan 2014 günü yayınlanan köşesindeki  “Nasıl olacak demeyin; bu çapta bir hırsızlığın üstü kapatılamaz. Hiçbir toplumun vicdanı, bu kanamaya dayanamaz. Er ya da geç...     Erdoğan yargılanacaktır” ifadelerinden dolayı     hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Dündar, tepkisini; “Erdoğan Yargılanacaktır”  diye yazmıştım. Başbakan, “hakaret” saymış, savcılığa şikayet etmiş. “Hakaret değildi, hakikatti” tweetiyle gösterdi.

 

Adalet nöbeti
Balyoz mahkûmlarının 20 yıla varan cezalara “komplo sonucu” çarptırıldıkları konusunda kimsenin kuşkusu yok. Bu davalarda insanların sahte ihbar mektuplarıyla, yasadışı dinlemelerle, sahte delillerle, tasarlanmış ve ayarlanmış bir kısım yargı mensuplarıyla mahkûm edildiklerini iktidar mensupları da kabul ediyor. Ne var ki kimse harekete geçmiyor.
Ve Balyoz mahkûmları hâlâ hapiste...
Ancak Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurular sonuç verirse yeniden yargılama yolu açılabilir. O yüzden Balyoz mahkûmlarının yakınlarının kurduğu “Vardiya bizde” platformu Anayasa Mahkemesi karşısında bir  “adalet nöbeti” başlattı. (...) İlk gün nöbete Avukat Şule Nazlıoğlu Erol da katıldı. Türkiye Barolar Birliği yaptığı açıklamada avukatların bu eyleme katılmasını desteklediğini bildirdi.
Bu arada... İktidar bile Balyoz’daki kumpası kabul ederken... Muhalefet partileri CHP ve MHP hâlâ anlamlı ve etkili bir tepki göstermiyor. Oysa Balyoz davası ülkenin ve adaletin kanayan yarasıdır.  Böylesi sessizlik siyasete olan güveni de kanatıyor...
Melih Aşık/Milliyet