Dünya, mezhepsel çatışmanın eşiğinde

Dünya, mezhepsel çatışmanın eşiğinde
Suudi Arabistan ile İran arasındaki gerginliğin Orta Doğu için kötü sonuçlar doğuracağını belirten Öymen, bölgede sağduyunun hakim olmadığını söyledi

Emekli Büyükelçi Onur Öymen, Suudi Arabistan ile İran arasında yaşanan gerginliğin mezhepsel çatışmaya dönüşebileceği uyarısında bulundu. Orta Doğu’da aklın ve sağduyunun hâkim olmadığını dile getiren Öymen, “Bunun sonuçları en kötü ihtimal bir mezhep çatışmasına dönüşür. Bunun bölge ve dünya için kötü yansımaları olur” dedi. Suudi Arabistan’ın, Şii lider Nimr el-Nimr’in idamıyla başlayan, Tahran’daki Suudi Arabistan elçiliğinin basılmasıyla devam eden gerilimin, Orta Doğu’ya kötü yansıyacağını belirten Öymen, yıllardır devam eden gerginliğin karşılıklı yasaklarla süreceğini söyledi. Dünyanın her an bir mezhep çatışması riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Öymen, şunları kaydetti:

Menfaat çekişmesi

 “Suudi Arabistan ve İran arasındaki gerginlik yeni bir olay değil, çok eski zamanlara dayanıyor. İki ülke arasında menfaat çekişmesi var. Daha çok mezhepsel bir ayrılık var. İran’ın kuzey doğusunda Şiiler var. İran’ın da halkı Şii olduğu için bu Suudileri rahatsız ediyor. İran’ın Amerika’ya yakın politikaları Suudiler için rahatsızlık konusudur. İran ile Suudi Arabistan’ın Orta Doğu politikaları arasında köklü farklılıklar var. İran, Suriye’de Esad’ı destekliyor. Bu olay bardağı taşıran damla oldu. Dini liderin diğerleriyle birlikte idam edilmesini İran kendisine yapılan bir tutum olarak kabul etti. Bunun sonuçları en kötü ihtimal bir mezhep çatışmasına dönüşür. Bunun bölge ve dünya için kötü yansımaları olur. İran ve Irak arasındaki savaş yıllarca sürmüştü ve 1 milyona yakın insanın ölümüne mal olmuştu. Böyle bir çatışma şu an için beklenmese de o risk vardır.”

Telaşa kapılmamalı

Orta Doğu’ya akıl ve mantığın hâkim olmadığına vurgu yapan Öymen, Türkiye’nin şimdilik bekle ve gör politikası izlemesi ve tarafları sükûnete davet etmesi gerektiğini ifade etti. Öymen, sözlerini şöyle tamamladı:

“Türkiye’nin bölgedeki geleneksel politikası ikili çatışmalara karışmama politikasıdır. Yumuşatıcı bir rol oynayabilirsek güzel olur. İran ve Irak arasındaki savaşta bunun için çok uğraşmıştık ama uzunca bir süre savaş devam etti. Türkiye’nin bu yüzden yapabileceği fazla bir şey yok. Taraflar yumuşatıcı bir rol oynamamızı isterlerse yapabiliriz ama bunun da ihtimali düşük. Çünkü İran’ın bize karşı son zamanlardaki tutumu olumlu değil. Türkiye’nin arabuluculuğunu İran’ın istemesi düşük ihtimaldir. Biz biraz daha bekle ve gör politikasıyla hareket etmeliyiz. Daha aktif rol oynarsak Suriye’deki duruma düşeriz. Telaş içine girmek dış politikada olumsuz sonuçlar verir.”