Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Aralık 1919 Kızılca gün

Düşüncelerine sınır tanımayan ve asla dar kalıplar içinde düşünmeyen, her konuyu kendi bütünlüğü içinde ele alan vizyon sahibi özel bir insan . “Yaratıcı fikirlerin önemi büyüktür, fakat önemli olan, fikirleri eyleme dönüştürebilmektir” diyen bu büyük kişi sizlerin de tahmin edeceği gibi; fikir adamı, asker, kahraman ve Türk milletinin kurucusu, kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ten başkası değildir. Arkadaşları ve Kahraman Türk Ordusu ile birlikte destanlaşan bir tarihi yazmışlar, tüm dünya ya da kabul ettirmişlerdir.
İşte bu özel insanın bundan tam 88 yıl önce bir 27 Aralık günü Ankara’ya gelişinin yıldönümünü geçtiğimiz günlerde törenlerle kutladık. Bu gün tam 88 yıl geriye dönersek; o gün yaşananlar birçok kaynak’ta özellikle Enver Behnan Şapalyo’nun kitabı “Atatürk ve Seymen Alayı” nda şöyle özetlenmektedir. Bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
“27 Aralık 1919 Cumartesi sabahı... Güneş Elmadağ’ının karlı doruğu üstünden ilk fecrini saçıyor. İncesu erimiş bir kızıl maden gibi akıyor... Dikmen ve Çankaya bağlarından gelen soğuk bir rüzgâr esiyordu. Çankaya ve Dikmen sırtlarından ezan sesleri yankılanmakta ve müthiş bir hareketlilik izlenmekteydi.
Ajanslar Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya geldiğini bildirir. Halkın karşılaması ve heyecanı görülmeye değerdir. Herkes’te aynı heyecan;” Mustafa Kemal Paşa ve ordu geliyor “ sesleri tüm Ankara’yı sarmıştır. Dikmen’den ulusa kadar herkes sokaklara dökülmüş onu beklemektedir. Özellikle de Ankara denince ilk akla gelen Ankara’nın tanıtım resmiyle bütünleşen; ” Ankaralı Seğmenler “ Ata’yı karşılamaya 700 yaya, 3000 atlıdan oluşan büyük bir grupla katılır. Seğmen alayının bir kısmı İncesu köprüsünden Dikmen bağlarına, bir kısmı da Çankaya bağları batısındaki Kırşehir’e giden kızıl yokuşun eteklerine kadar dizilir. En iri yapılı efe seğmen alayının bayrağını taşır. Bu dev cüsseli adam güveçli ibrahimdir. Halk iki yola ayrılmıştır, bir kısmı Namazgâh tepesine, bir kısmı da Yenişehir’in bulunduğu yere, büyük bir kalabalıkta istasyon yoluna dolmuştur. Ankaralıların dediği gibi” bugün Ankara’da kızılca bir gün olmuştu... 
 20 Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa ve Vali Yardımcısı Yahya Galip Bey bugün Ankara-Gölbaşı olarak bildiğimiz, Dikmen sırtlarının üstündeki Eğmir Gölüne kadar giderek Paşa’yı ve arkadaşlarını karşılarlar. Hep birlikte Dikmen Tepesine varıldığında, Seğmenler Mustafa Kemal’in etrafında kalpten bir çelenk örmüştür. Paşa, karşılama heyetini, devlet memurlarını ve seğmen alayların bir arada coşku içinde görünce otomobilinden iner; Bu koç yiğitleri yüksek bir sesle;
-Merhaba efeler! diye selamlar.
Efeler hep bir ağızdan;
-Sağ ol paşa Hazretleri!
Mustafa Kemal:
-Arkadaşlar buraya niçin geldiniz?
 Efeler hep bir ağızdan;
-Millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik!
 Mustafa Kemal tekrar sorar.
-Fikrinizde sabit misiniz?
 Tekrar bağırırlar
-And olsun!
 Mustafa Kemal’in gözleri yaşararak;
-Var olun yiğitler! Der
Halkın “Yaşa var ol paşa” sesleri arasında otomobiline biner Dikmen’den Ankara’ya doğru inmeye başlar. Evet, sevgili okuyucularım Ankaralılar, Dikmen’de karşıladığı Ata’sını bağrına basmıştır. Daha sonraki yıllarda İsmet Paşa’nın “Ankara Şehrinin Türkiye devletinin hükümet merkezi kabul edilmesine dair, 9 Ekim 1923 ” tarihli kanun teklifi’nin kabulüyle 13 Ekim 1923 te Ankara’mız ebedi başkent ilan edilir. 

Yazarın Diğer Yazıları