Aranan istikrar ve “ikinci devre”

Genel Seçimler yaklaştıkça sokaklar hareketlendi. İktidar partisi olmadık iddialara dayalı broşürler yayınlar hale geldi. Trabzon’da Sayın Başbakan’ın futbolculuğu ve attığı goller gündeme oturdu. Türk’ü içlerine sindiremeyenler, Türkçe yer adlarını değiştirenler seçim döneminde Albayrak, Türkiyem ve Türk’ten bahseder oldular. “Biz hepimiz birlikte Türkiye’yiz” sloganı ile milli kimliksizlik nasıl bağdaşabilir. Bu yanlışları yapanlar Türk Milletinin herhalde unutkanlığına güvendiler. İstanbul 2. Bölgede üst sıralardaki bir hanım adayın  “Anayasa’dan Türk kimliği çıkmadıkça Türkiye demokratikleşemez”  sözleri unutulmadı. İl başkanının, iktidar sayesinde Türk olmadığımızı öğrendik, sözleri de...

İstikrar kelimesi o kadar istismar ediliyor ki, hedef alınan büyüme hızına ulaşamama, gelir dağılımının daha da bozulması, dar ve sabit gelirlilerin içine düştüğü perişan durum, tarım dışına çıkmış 2 milyon çiftçi, köylerin ve bazı şehirlerin boşalması, artan cari açık, dış borç ve fiilen %18,4 olan işsizlik, istikrar diye yutturuluyor. Aslında bunların da ötesinde bir ülkede millî kimlik tartışmaya açılmışsa, etnik çağrışım yaptığı iddia ediliyorsa; o ülkede istikrardan hiç bahsedemezsiniz. Fethin -Fetihin değil- 562. Yıldönümünde kutlama düzenlemek güzel... Ama unutmayalım ki, son yıllarda Edirnekapı surlarındaki törenler bile dışarıya hoş görünmek uğruna kuşa çevrilmişti. Yeni Türkiye bunu gerektiriyordu.

TV ekranlarında iktidarın bolca reklamları var. Bizim hiç bilmediğimiz ve tanık da olmadığımız bazı yanıltmalar ortada geziyor: “Meyve ve sebze bol ve ucuz.” Demek ki bu bol ve ucuz meyveyi almak için manavların önünde kuyruğa girmeyen dar ve sabit gelirli suçlu...  “Büyüme devam etsin”  etmeye etsin de acaba kimler büyüsün? Öngörülenin altında kalan %2,6’lık ve dış borç çarkını çeviremeyecek, borcu ödemek için ülkeyi tekrar borçlandıracak bir hayali büyüme mi? Tarım ve hayvancılığın canlandığını iddia eden reklam gerçeklerle alay etmektir. Tarımda üretim düşüyor, ithalat ise rekora koşuyor. IMF’den artık borç almıyoruz ama son 13 senede 3 kat artan dış ve iç borç neyin nesi? Çoğu kullanılamaz olan döviz rezervlerindeki artış acaba neyin karşılığı?

ABD’nin Orta Doğu’da sıcak savaşa girmeme politikası ve sorunlara fazla bulaşmama anlayışı karşısında Türkiye’nin ABD ile Suriye’deki muhalefeti silahlı hava gücü ile destekleme kararı ve Suriye’deki savaşa bilfiil katılacak olması acaba dış politikadaki istikrarın bir gereği mi? ABD, IŞİD ve benzeri terör örgütlerini hedef almış ve Suriye’deki yönetimin değişmesini pek istemiyor; ama biz hâlâ Esed yönetimi diyoruz. Irak ve Suriye’deki gerçekleri yanlış okumak ve Suriye ile Irak’ın kuzeyinde terör örgütüne alan açmak başarı ve istikrar sayılabilir mi? Türkiye’yi Suriye’de savaşa sürüklemeyi isteyenler, aslında bir taşla iki kuş vuruyor. İki milyonu aşan Suriye’den gelen mülteciler Genel Seçimlerde oy kullanacaklar mı?

Yeni Türkiye adı altında hayal tünelinde dolaşanların maceraları herkese anlatılmalı ve unutturulmamalıdır. Bu tuzak sadece tek adam egemenliği olan başkanlık sistemini getirmiyor. Demokratik parlamenter sistem rafa kalkmaktadır. Başkanlık sisteminin sorunlu hali tavır, beyan ve müdahalelerden belli oluyor. Anayasa’dan Türk kimliği çıkarılacaktır. Türk Milleti gerçeği inkar edilecektir. Bol etnikli ortaklık devletine geçilecektir. Egemenlik açık artırmaya çıkarılarak paylaştırılacak ve devredilecektir. Şerefli sayfalarla dolu Millî Mücadeleye dayalı T.C.’yi kuran millî irade, devletin kuruluş amacı ve felsefesi terk edilecektir. Kısaca yakın tarih silinecektir. Kamplaşma artacak, yolsuzluk alışkanlığı sürebilecek ve yeni kumpaslar kurulabilecektir. Terör soslu sözde barış süreci devam edecektir. İnşallah biz yanılırız. Demek ki  “ikinci devre” de Türkiye’yi büyük bir istikrar beklemektedir! Millî bayramların sulandırılması bu istikrarı müjdeliyor.

Şu halde, sandığa gidecek ve kendisini Türk olarak hisseden, Türk Milletine aidiyet duygusunu taşıyan herkes; Aziz Nesin’in tanımına uymayı bir tarafa bırakarak,  “Hepimiz Türküz”  diyebilen bir iktidarın yolunu açmalıdır. Yeni Türkiye tuzağı fark edilmeden rey kullanmak, futbol takımı tutar gibi parti tutmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları