Arayan belasını da mevlasını da bulur

22 Haziran’da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin silahsız F-4 keşif uçağı Suriye silahlı kuvvetleri tarafından düşürülmüştür. Bu olay hangi zamanda olursa olsun önemlidir. Bazı hassas dönemlerde ise daha da önemli ve anlamlıdır. Bu olaya birçok açıdan bakmamız gerekir. Suriye Arap ülkeleri içerisinde politik ve stratejik olarak çok önemlidir. Türkiye, İran, Irak, İsrail, Lübnan, Filistin, Ürdün gibi bölge ülkeleri için daha da önemlidir. Uluslararası ilişkilerde veciz bir söz vardır “Orta Doğu’da Mısır’sız savaş Suriye’siz barış olmaz” diye. İçinde bulunduğumuz zamanda bunu açık olarak görmekteyiz.
Cumhurbaşkanı Gül’ün İngiliz, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Amerika merakı Suriye’nin satışını kolaylaştırdı. İki ülkenin ekonomik olarak Gümrük Birliği, politik olarak da ortak bakanlar kurulu toplanacak kadar yakınlaşmasına ve bugün iki ülke arasında savaştan bahsedilmesi sadece üzücü değil aynı zamanda büyük bir çelişki ve dış politika skandalıdır. İlişkilerin geldiği nokta artık dönüşü olmayan bir seviyededir. Esad rejimi kaldığı müddetçe iki ülke ilişkilerinin normale dönmesi çok zordur. Esad mutlaka gidecektir ve gitmesi gerekir, ama hükümetin Esad veya adamlarının kalacağı ihtimalini de düşünerek ilişkileri daha da germemesi gerekir. Savaş iki ülke için de felaket olur, daha çok da Türkiye için. İran, Irak, İsrail, Yunanistan, Ermenistan ve Rusya Federasyonu pusuda beklemektedir. Türkiye’nin burnunun sürtülmesi için üstüne düşenleri ziyadesiyle yerine getireceklerdir, bundan emin olabilirsiniz.
Suriye sorunu AKP-ABD ilişkileri açısından ders alınması gereken ilginç bir örnektir. Davutoğlu’nun kurgulayıp tezgahladığı Suriye politikası sadece Türkiye’yi değil aynı zamanda Türkiye’deki İslamcıların mayalarını ve samimiyetleri ile ABD’ye nasıl bağımlı olduklarını da ortaya çıkarması açısından önemlidir. ABD, Türkiye’yi öne sürerek Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ilişkisini bozmuş ve bölge halkları nezdinde de itibarını kaybetmesine neden olmuştur. Türkiye’ye güven kalmamıştır. ABD değil, Türkiye, Suriye’nin sınır komşusudur ve hep yan yana yaşamak zorundadır. İsrail bunu bildiği için olayın hep dışında kalmış ve dışında kalmaya da özen göstermektedir. İran, ABD karşıtı politikasıyla bölge ülkeleri ve halklarına emperyalistlere karşı Suriye halkını ve yönetimini desteklediğini göstererek sempati ve saygınlık elde etmektedir. İran’ın Orta Doğu politikası daha tutarlı ve daha millidir. Daha önceki yazılarımızda belirtmiştik, Rusya ve Çin’in Esad rejimini tutmasının gerçek nedeni ABD ile pazarlık yaparak çıkar elde etmektir. Dikkat edilirse son dönemlerde Çin, Suriye konusunda fazla konuşmamaktadır, yani çark etmeye başlamıştır. Rusya da gecikmez, 30 Haziran 2012 Cenevre toplantısında Esad rejimini canhıraş desteklese de asıl amacı Esad’ı kurtarmak değil, ABD politikasını sabote ederek hem uluslararası politikada itibar kazanmayı hem de çıkar elde etmeyi amaçlamaktadır.
Türk uçağının düşürülmesinin gerçek amacı Türkiye’yi bataklığa sürüklemektir. Suriye, Rusya ve İran ile istişare etmeden Türk uçağını düşüremez. Türk uçaklarının muhtemelen her hafta aynı keşif uçuşlarını yaptığı ve dolaysıyla bu düşürme olayının planlanabileceğini tahmin etmek zor değildir. Ancak Türkiye’nin, Suriye’deki keşif bilgilerini ne yapacağı veya kime vereceği merak konusudur. On yıldır Türk dış politikasını planlayıp uygulayan Erdoğan, Gül ve Davutoğlu üçlüsü en çok önem verdikleri İslam ve Arap ülkeleri ile ilişkilerde amiyane tabirle çuvallamışlardır. Türkiye ve Suriye, her iki ülkede sınırlarına askeri yığınak yapmaktadır. Silahlı bir çatışma her iki ülke için de bir felaket olur. Türkiye uluslararası hukuktan doğan haklarıyla yetinmelidir. ABD’nin destek verme sözüne inanmamalıdır. Bu bir tuzaktır. Kişisel hırsı aklının önüne geçen ve şahsi istikbalini devletin ve milletin çıkarları önüne koyan görüntüsü veren Davutoğlu’nun değil, önemli tarihi tecrübe ve birikime sahip olan Türk diplomasisinin sesine kulak verilmesi gerekir. Arayan insanlar ve devletler belasını da mevlasını da bulur ama Türk devletini alet ederek değil başka bir yol bulmalarını salık veririz. İslamcı eyyamcılara güvenimiz yoktur. Su deyince zemzem, meyve deyince hurma akıllarına gelen bu insanların Türk milleti ve Türk devletinin hayrına bir iş yapacaklarına inanamıyoruz. Şaşkınlar.

Yazarın Diğer Yazıları