Arda Turan'ı unutun

Eczaneden çıktım, telefonum çaldı. Arayan meslektaşım Erkan Yiğit'ti. Onunla günün her saati, hemen her konuda görüş alış-verişi yaparız. Çünkü kırık yılı aşkın süredir dostluğumuz var. Dünya görüşümüzden tuttuğumuz takıma kadar değerlerimiz aynı. Çok nadir olarak, bazı konularda tartışıp, asgari müşterekte birleşiriz. Erkan lafa hemen girdi "Dışarıdasın galiba. Fatih Terim gitti" dedi. Bunu bekliyordum. Hatta geç kalındığı kanısındayım. Kaldı ki, sporumuzun en yüksek titri verilmiş bu teknik adamın "Herkese tepeden bakma"sını hiç sevmedim. Yürüyüşünden, havalarına kadar çocukluğumun "semt kabadayıları"nı hatırlatıyor. Her şeyi o biliyor. MFÖ'nün ünlü şarkısı "Sen neymişsin be abi" onun için yazılmış sanki.

Gelelim aktif futbol hayatına. Arşivdeki gazeteleri tararsanız şu başlığa rastlarsınız; "Beşiktaş'tan başka takımda oynamam". Sonra, Galatasaray'a transfer oluşu... Cim-Bom'da oynadığı uzun sürede "Tek lig şampiyonluğu göremediğini" kayda geçmiştim, Netice, Piontek'le başlayan "Yürü ya kulum dönemi" çalıştırıcılığa başladıktan sonraki yükselişin "incelikleri"ni atlamayalım. Kendisine başarıyı getiren iki faktörün başında desteğini aldığı Galatasaraylı bazı kamu yönecilerini unutmayın. Diğeri ise eski Roma'daki aslan terbiyecilerinin "korkutma taktiği".

Üç dilim salam

Neticede öyle veya böyle futbolumuzun en büyük başarısını ele etti; UEFA Kupası. İtalya'da yarım kalmış sezonları dahi propoganda için kullandı. İyice havalanıp Türkiye'den İtalya'yı yönetmeye kalkınca ipi çekildi. İstanbul'un en lüks otellerinde "CEO'lara yöneticilik dersi verirken" Milan biletini kesti. Onların tabiriyle "İki bardak şarap içip, üç dilim salam yedikleri" Angelotti İmparatorluk Koltuğu'na oturtuldu. Hemen "Kalleş İtalyanlar" manşetleri atıldı. Daha önce Fiorentina'nın Başkanı için de "Porno film yapımcısı" dememiş miydik?

Çizme'nin katkısı, marka kıyafetler ve pahalı saatler oldu. Basın toplantılarında yeni saatleri gösterme çabasını unutamam.

Alaçatı olayı, "Ben ne yaparsam doğrudur saplantısı"nın iflası oldu. Kendi ifadesiyle "Davete icabet ettiği" gecenin sonrası "Bunun futbol Federasyonu ile ilgisi yok" diyebildi. Basın toplantısında yer alan TFF yetkililerini kamuflaja çalıştı. Adeta "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" dedirtti.

Erman Toroğlu'na her zaman inanırım. "Terim gönderildi" doğrudur. Ailenin Baba'sının istifaya zorlandığı gerçek.

Tazminat konusunu ise bilmiyorum. Yıldırım Demirören mutlaka iyi bir şeyler sunacaktır. Bugüne kadar aldığı ballı-kaymaklı maaşı bir daha bulabilir mi? Sanmıyorum. Sırf 2.5 milyon Avro tasarruf için Schneider'i yollayan Galatasaray, bu kadar yüklü meblağı veremez.

Sıra geldi Dursun Özbek ve arkadaşlarına. Fatih Terim'le çalışma planları varsa önce Faruk Süren'le konuşmalılar. Düşünün kazanılan uluslararası kupayı bile, hocanın elinden alıp havaya kaldıramamıştı. Sadece uzaktan izlemekle yetinmişti. Özbek, İgor Tudor'u yollamadan bir kaç kez düşünmek zorundadır.

Ne olacak?

Ayrılık sonrası medyadaki saflarda pek değişim yok. Aynı şeyleri söyleyip, yazıyorlar. Mehmet Özdilek'ten her bunalımda ortaya çıkan Yılmaz Vural'a kadar adaylar var. Bence, büyüklerin başındaki çalıştırıcılara hiç el atılmasın. Onlar son yılların en çetin sezonuna hazırlanıyorlar.

Herkes bir takım laflar ediyor. Aklıma yatan tek öneriyi beIN Sports'ta izledim. Bülent Timurlenk Milli takım için farklı birini önerdi; Sergen Yalçın. Gerekçesi "Futbol aklı büyük" oldu. Samimi olarak söylüyorum, aklım yattı. Takımın başına "Çift Eşli" birini getirmektense Sergen'e şans vermeye değer. "Rusya için dört maç kaldı" diyecekseniz, karışmam. Hırvatistan ve İzlan'da maçlarına götürecek tek isim kalıyor Mustafa Denizli. Bakmayın siz Eskişehir'deki talihsizliğine.

Arda Turan bir başka problem. Bir gazeteci büyüğünün gırtlağına sinkaflarla yapışmasını kesinlikle affetmem. Yeniden kadroya alınıp, üstüne üstlük koluna kaptanlık bandı takılmasına karşı çıkanlardan biriyim. Ona "Baba" diyemem. Ancak "dayı adayı" sıfatı yakışır. Bu kafayla nasılsa bir-iki yıl sonra yeniden Galatasaray forması giyecektir. Jübile yaparken!

* * *

BAŞSAĞLIĞI: Atletizm Federasyonu'nda önemli çalışmalar yapan Hüseyin Yıldırım'ın eşi Hakk'a yürüdü. Nesrin Hanım'a rahmet ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Merhumenin mekanı cennet olsun.

Yazarın Diğer Yazıları