“Federasyon” meraklısı Burkay’dan sonra “İslamcı” Yapıcıoğlu ile bir araya gelen Arınç, HDP’yi topa tutup, “hizaya getirecekleri” mesajı verdi.
AKP iktidarının ihanet sürecindeki yeni yüzlerinden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “sağ” ve “sol”daki bölücü partilerle müzakereleri devam ediyor. Önceki gün, Doğu ve Güneydoğu’da “federasyon” isteyen Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) eski Genel Başkanı Kemal Burkay’la görüşen Arınç, dün de Hür Dava Partisi HÜDA-PAR’ı ziyaret ederek Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu ile görüş alışverişinde bulundu. Arınç, HÜDA-PAR’ın özellikle bazı şehirlerde, bölgelerde güçlü; mahalli seçimlerde aldığı oy oranı ve teşkilatlanmasıyla ciddi bir siyasi parti olduğunu söyledi. Arınç, ihanet sürecinde mayıs ayına dikkat edilmesi gerektiğini de ifade etti.
Yapıcıoğlu eleştirdi
HÜDA-PAR Başkanı Yapıcıoğlu da çözüm sürecinin yeterince şeffaf olmadığını, kamuoyunun yeterince bilgilendirilmediğini ve bu süreç yürütülürken sadece PKK, İmralı ve HDP’nin muhatap alınmasının yanlış olduğunu savundu. Yapıcıoğlu, “Hukuk dışı hiçbir hareket yapan kimsenin yanına kar kalmasın” dedi. Arınç, ihanet süreciyle ilgili yaptığı açıklamada HDP’yi topa tuttu. HDP’yi, siyasi bir güç olarak, çözüm sürecinin içinde önemli bir noktaya oturtmak istediklerini belirten Arınç, “Onlar şiddeti, silahı, silahlı kalkışmayı kesinlikle reddetmedikleri sürece bu rolleri sınırlı olacaktır” dedi. Arınç, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Meclis’te odamda ve evimde dinleme cihazları var. Yerlerini bildiğim halde çıkarttırmıyorum” sözleri için de, “Gayri ciddi bir iş. O kadar gayri ciddi ki kendisini takip edenlere şapşikler demesi gibi” dedi. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, “Çözüm süreci, seçimden önce sonuçlanacak” sözlerini de değerlendiren Arınç, şöyle konuştu:
HDP, zoraki tercih
“İnşallah. Ne güzel temenni. Seçimden önce dendiğine göre demek ki mayıs ayını falan dikkate almamız lazım. Çözüm süreci veya Kürtlerin sorunu veya Kürt halkının tek temsilcisi HDP değildir. HDP veya BDP veya DBP, birbirlerinin matruşka gibi içiçe geçmiş örnekleridir. Kesinlikle Kürt kardeşlerimizin, yurttaşlarımızın tek tercihi değildir, zoraki tercihleridir. Onlara düşen görev sadece İmralı’ya gitmek, İmralı’dan aldıkları talimatı bir kurye olarak Kandil’e götürmek, oradan gelecek lafları buradaki birkaç kişiye aktarmaktan ibaret kalmamalı. Bölgede vergi almaya, sorgulamaya teşebbüs edildiğini, iş makinalarının yakıldığını, yol kesilmek istendiğini, resmi damgalı mektuplar gönderdiklerini biliyoruz. Bu dille hiçbir zaman çözüm sürecini götüremeyiz” diye konuştu.
