Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER

Agah Oktay GÜNER

Artık aldanma ve aldatılma lüksümüz yok

          Hükümet kanadı temel hedeflerine çok dikkatli bir biçimde yürüyor. Tek Adam diktasını gerçekleştirecek rejim değişikliğiyle birlikte bu yeni rejimin istediği insan tipi yeni hazırlanan müfredat programıyla açıklanıyor. Çağdaş düşünceye tamamen kapalı söyleneni kabul eden eksiksiz "emredersiniz" diyen zavallı bir tip memlekete egemen kılınmak isteniyor. Hiç şüphesiz her vesile ile kaidesinden bir taş sökülen Atatürk'ün heykeli yine nasibini alıyor, tarih kitaplarının II. Dünya Savaşı bölümünde İsmet İnönü de bir güzel tırpanlanıyor. Ülkenin kalkınmasını bir milyon adet imam hatiplide gören zihniyetten ne beklenir? Hep yazdım ve söyledim; "İmam Hatip okullarından çok değerli arkadaşlar mezun olmuştur. Ama kendi meslek dallarının dışında onları her sahaya sürmek öncelikle bu arkadaşların misyonlarına ihanettir."

                Bir memleket ilim zihniyeti ve hür düşünceyle kalkınır. İlmi araştırmanın temel formülü budur. Din ilâhi değerlerin tartışmasız kabulüdür. Din bir mutlak  teslimiyetler manzumesidir. Her dinin mensubu kendi dininin kutsal kitabına eksiksiz iman eder. Halbuki ilim bir şüpheler bütünüdür. Her şüphe insanoğlunu bir adım daha ileriye götürür. Bu sebeple din ve ilim karıştırılmaz, karıştırılmamalıdır. Devlet dine, din de devlete asla müdahale etmez. İşte laiklik budur. Dünya ülkelerinin kalkınmışlık sıralamasına baktığınız zaman laikliğe yer vermeyen ülkelerin  hep geri sıralarda olduğunu görürüz.

                AKP 14 yıldır ülke yönetiminde, ne yazık ki kandırılmadığı  yahut sonu hüsranla bitmemiş tek bir politikası yok! İktidarın işlediği hataların iki büyük sebebi var: 

1.            Yanılgıları azaltacak; farklı görüşlere itibar etmemek onları düşman görmek

2.            Görevlendirmelerde daima sadakati ehliyetin önünde tutmak, böylece geldiği görevin ön hazırlığına sahip olmayan ama emrettiğiniz her işi, her yanlışı işlemeye hazır kadrolara devleti teslim etmek.

                İktidara sesleniyorum; "İşte bu yüzden perişan oldunuz ve memleketi perişan ettiniz. Gerçek bu iken çok sesliliği bütünüyle yok etmek, farklı görüşleri, teklifleri bütünüyle devre dışı bırakacak bütün yetkiyi tek bir kişiye devrederek hatayı, yanlışı kalıcı hale getirmeye çalışmak... Bunu akılla açıklamak mümkün mü? Gelecekte aynen Suriye meselesinde, cemaat ile ittifak konusunda, Rus uçağı krizinde ve Mavi Marmara gibi diğer birçok konuda 'nasıl yanıldık, hata ettik, kandırıldık, yanlış yaptık' diye feryat ediyorsunuz, aynını başkanlık meselesinde de yapacaksınız. Günümüzün çağdaş devleti yasama, yargı ve yürütme gibi erkleri çok belirgin olan kurumlar, kurullar yetki ve sorumluluk almış ehliyetli kadrolarla idare edilir, edilmelidir.  Gerçek bu iken, ülkeye ve Sayın Erdoğan'a büyük zarar verecek bu değişikliğin meydana getireceği ağır yıkımları gördüğünüzde yanlışınızı da anlayacaksınız ama iş işten geçmiş olacak. Bedeli ödenmeyen, faturası karşılıksız kalan tek yanlışı insanoğlu bugüne kadar tanımadı.

                Atatürkçü düşünceye muhalifsiniz. Bunun çaresi çok açık söylüyorum bir milyon imam hatipli yetiştirmek değildir. Bir milyon mühendis yetiştirirseniz o zaman akılla düşünecek bu hesap adamları eğer varsa bugüne kadar işlenmiş yanlışları size mükemmel bir biçimde söyler ve devlet Batı teknolojisini takip eden güçlü bir üretim teknolojisine kavuşur. Bir milyon imam hatiplide ısrar etmek ve kalmak en iyi hesapla ülkeyi Suudi Arabistan rejimine götürür. Tarihimizde yaşadığımız 'Softa İsyanları' ve bunların insanın yüzünü kızartan yanlışları tekrarlanma fırsatına kavuşmuş olur. Petrol geliri ve hacılardan sağlanan döviz Suudi Arabistan'ı kalkınmış ülke yapamadı. Söz hürriyeti, yazı hürriyeti, seyahat hürriyeti olmayan, kadınların sıfırlandığı bir bağnaz aşiret idaresi yaptı. Bu tarz düşünenler Türkiye'nin milli tarihinin buna asla müsaade etmeyeceğini bilmelidir. Geçen 14 yılda sağlıklı bir gençlik politikası düşünmek ve uygulamak yerine gençliği kendi kaderine terk ettiniz. Ekonominin röntgeni olan rakamlar bu yıkımı çok acı bir biçimde söylüyor. Uyuşturucu bağımlılığı iktidarınız süresince %678 oranında arttı. Cinsel taciz %449, çocukların cinsel istismarı  %434 artışa ulaştı. Adam öldürme ise %261 arttı. Hastalıklı dökülen bir toplum olduk. Fuhuş %790 artmış durumda.

Devletin borcu 2002 Aralık ayında 242,7 milyar Tl idi. Aralık 2015'de devletin borcu 677,7 milyar Tl'ye ulaştı. İç borç stoku iktidara geldiğinizde 149,9 milyar Tl iken 2015   Aralığında 440;1 milyar Tl'ye ulaştırdınız. Ne yazık ki bütün rakamlar ekonomi bürokrasisini dağıtan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) başta olmak üzere ekonomi ile ilgili kurumları etkisiz hale getiren AKP iktidarının ilk ağızda söylenebilecek ağır tahribatının rakamlarıdır. Ekonomik kriz bıçak gibi boğazımıza dayanmışken, AKP iktidarı artık maceracılığa son vermelidir.

Yazarın Diğer Yazıları