Asgari ücret kalkmadıkça!

Yıllardır içinde olduğum “turizm sektöründeki” olumsuzlukları ve kayıt dışılığı hemen her yazımda dile getiriyorum. Fakat genel olarak diğer sektörlerde incelendiğinde ülkemizin en büyük sorununun  “emek sömürüsüne” dayalı istihdam temellerinde yükselmesi ön plana çıkıyor.
İktidara gelen kim olursa olsun çalışanlar açısından değişmeyen tek şey var ki o da,  “asgari ücret esaslı ödemeye” devam etmek konusunda hemfikir olmaları. Her yıl yapılan ve TBMM’de “asgari ücret komisyonunda” hararetli tartışmalara neden olan  “yeni yıl asgari ücret taban fiyatları” görüşmelerinde, en sosyal demokratından en muhafazakarına kadar hiçbir komisyon üyesi, bu komisyonun gereksizliği ve de kaldırılması gerektiği konusunu gündeme getirmemekte.
Asgari ücret temeline göre insanların çalıştırıldığı ülkemizde, “emeğin hakkının verildiğini”  düşünmek en hafif tabir ile safdillik olur. Dünyanın hiçbir gelişmiş ekonomisinde çalışanların sosyal güvenlik prim ödemeleri  “asgari bir ücret baz alınarak hesaplanmaz”. Bunun yerine çalışanların emek harcadıkları  “Her saat ve karşılığında kazanılan ücret baz alınarak sosyal güvenlik primleri ve vergileri hesaplanır”.
Ülkemizin “kaymak tabakasının” hiç değişmesi için çaba sarf etmediği tek konusu varsa o da  “asgari ücret politikasının yanlışlığı konusudur.” Ama bu tabaka kendisinden o kadar emindir ki, ülkenin Anayasası’nın kendilerince değiştirilebilir olma hakkını kendilerinde görmektedirler.
Yine gelişmiş ülkelerde hiçbir iş adamı, “ülkesinin kuruluş felsefesi veya  anayasası ile uğraşmaz”. Çünkü sistem ona üretme, istihdam sağlama ve vergi verme görevi vermiştir. Görevi ve sınırları sistem tarafından belirlenen  “iş adamları” hiçbir zaman bağlı oldukları sistemle “kavga etme cüretini” kendilerinde bulmazlar. Çünkü onlar sistemin bir parçası ama hiçbir zaman değişmez yapıları değillerdir. Ürettikleri, istihdam sağladıkları ve vergi verdikleri sürece sistem içinde kalabilirler. Ülkemizde ne ürettiği belli olmayan, yabancı ülke mallarını ülkemize getirip satarak köşeyi dönenler “iş adamı” olarak kabul edildiklerinden hazırlattıkları “raporlarla” ülkemizin  “kuruluş felsefesine aykırı çıkışlarda bulunmaya cüret edebilmekteler” .
Ülkemizde ne zaman “asgari ücret” uygulamasına son verilir ve insanlar yaşlarına, çalıştıkları saat aralığına ve saatlik ödeme esasına göre ücretlendirilir, işte o zaman ülkemizde “kayıt dışı ekonomi ile mücadele başlamıştır” dinilebilir. Ama şu ana kadar kendilerini en sosyal demokrat ilan eden partilerin programlarında bile “asgari ücret uygulamasına son verileceğine dair”  bir bilgiye rastlamadım.
İnsanlarımıza önerim “asgari ücret uygulamasını kim kaldırırsa, emekten ve çalışandan yana partinin, o olduğuna emin olabilecekleridir”. Bunun haricindeki uygulamaların devamına evet denildiği sürece, partilerin yalnızca isimlerinin değişik olmasından başka, içerik olarak bir farklarının olmadığı anlaşılır.
Asgari ücret uygulamasından vazgeçilip, pilot sektör olarak  “turizm sektörü”  seçilebilir. O zaman devletin sosyal güvenlik ve gelir vergisi miktarlarında nasıl büyük girdiler sağladığı görülecektir.

KAFAMDAKİ SORU
“YSK, bilgisayar ortamında kullanılan seçim sonuçlarının kaydedildiği programın, güvenlik yazılımı yok demiş. O zaman bu programın kullanımından, ancak bilgisayar korsanları sisteme girip partilerin barajı geçmesini engellerse” vazgeçilir mi dersiniz?..

Yazarın Diğer Yazıları