Asıl tehdit halka ve demokrasiye

                Erken seçime gidiliyor diye olmadık yorumlar okuyoruz. Öyle yorumlar ve açıklamalar var ki insanın hayret etmemesi elde değil.

Efendim Türkiye büyük tehlike altındaymış..

Eee?

Etrafımız düşmanla çevriliymiş.

Sonra?

Ülkemize operasyon yapılmaktaymış.

Başka?

Dış düşmanlar iç düşmanlar el ele vermişler Türkiye'yi çökertmeye çalışıyorlarmış.

                Allah Allah!..

Peki, bunun erken seçimle ne ilgisi var? Erken seçim Türkiye'ye nasıl kurtaracakmış bu düşmanlardan?

                Ya erken seçime karar verenler seçimi kayıp eder de umduklarını bulamazlarsa (maazallah), o sözü edilen dış düşmanlar Türkiye'nin başına çöreklenirse, bu durumda hazır elindeki iktidarı kayıp eden ittifakçılar, ülkeye en büyük kötülüğü verdikleri erken seçim kararıyla yapmış olmayacaklar mı?

Türkiye'deki tek parti iktidarının 2019'a kadar süresi var.

Güç elinde.

Kudret de elinde.

Dolayısı ile varsa ülkemizi tehdit edenler seçime girip riske atacağına 2019'a kadar elindeki iktidar gücünü kullanıp bu düşmanları alt etse ya..

Mesele bu değil..

Türkiye'nin her zaman düşmanları vardı ve yine de var. Bundan sonra da olacak. Eğer Türkiye tehdit altındaysa, iktidar partisi değil, ülke tehdit altında demektir. Mevcut iktidar olsa da olmasa da Türkiye tehdit ediliyorsa gene edilecektir. Bu sefer yeni gelen iktidar tehditlerin muhatabı olur ve biz ondan bu tehditleri bertaraf etmesini isteriz.

İktidar partisini ülkenin millî gücü, muhalefeti düşman ilan edenler, hem demokrasiye inanmıyor ve hem de taraftarlarını kandırıyor. Türkiye'deki millî muhalefet, (İYİ Parti, CHP, SP, DSP; ANAP) bu ülkenin düşmanları mı? Bu partiler, ülkeyi yıkmak ve dış düşmanlara satmak için mi kuruldu? Tam tersine, AKP yokken CHP vardı. MHP yokken de. Üstelik CHP ülkeyi kurdu. ANAP ise daha düne kadar iktidardı. Genel Başkanı Turgut Özal Cumhurbaşkanıydı.

Aynı şekilde DSP de 57. koalisyon hükümetini kurmuştu. İktidardaydı. Üstelik AKP'nin küçük ortağı MHP iktidar ortağı idi. 

Şimdi tutturmuşlar "ülke tehlikede, etrafımız çevrili, biz bu durumdan kurtulmak için seçime gidiyoruz" diyerek öteki partileri, düşmanın (dış güçlerin) ortağı gibi gösteriyorlar. Sanki gerçek millî bunlarmış da ötekiler hainmiş gibi davranıyorlar

Sanki erken seçimi kazanma garantileri var da iktidarı sağlamlaştırıp ülkeyi kurtaracaklarmış gibi davranıyorlar. Kısacası, boş boş konuşuyorlar.

Bunların asıl korkusu üç ana nedene dayanıyor.

Birincisi, İYİ Parti beklenenin üstünde oy potansiyeline ulaştı. Gittikçe de güçleniyor. Korktular. Seçimi kayıp edeceklerini anlayarak İYİ Parti'yi oyun dışına itmek istiyorlar.

İkincisi, ekonomi alarm veriyor. Dolar yükseliyor. Cari açık artıyor, faizler artıyor. Artık "faiz lobisi, dış düşman" söylemleri gerçeğin üstünü örtemiyor.

Ülkenin millî kaynaklarını sata sata bitirme noktasına geldiler. Sıra şeker fabrikalarına kadar geldi. Ucuz pahalı elden çıkarıyorlar.

Kısacası ekonomi de siyasi gelişmeler de bunları 2019'a kadar taşıyamazdı..

Üçüncüsü, siyaset normal seyrinde gitseydi önce yerel seçimlerin yapılması gerekecekti. Bu durumda, ittifakçılar ister istemez karşı karşıya gelecekti... Ne MHP elindeki belediyelerden feragat edebilir, ne de AKP. Öyle ise, seçim erkene alınmalı ki, önce ittifakın asıl hedefi olan Cumhurbaşkanı seçilsin..

Öyle ise?

Durum bellidir: Derhal erken ve baskın bir seçimle durumu iktidarın ve ortağının lehine çevirmek lazımdır. İşte MHP-AKP ikilisi bunu yaptı... Bu durumda asıl tehdit halka ve demokrasiyedir.

Yazarın Diğer Yazıları