Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Asla ve kat'a suç işlemez olmak için

Artık her nedense "Nereye?" sorusu bile sorulmaz oldu çarşıda, pazarda.

Tedirgin bir bekleyiş, 'umudu dibe vurmuş' olan kitlelerin üzerine adeta bir 'karabulut' gibi çökmüş durumda.

Son anda gemiye atlayanlar ile 'gemiden birer birer ayıklananlara' bakıldığında aynı telaşın 'saltanat cenahında' da hüküm sürdüğü söylenebilir.

'Saadet zincirinin' dışında kalanlar 'toplumsal cinnet' ânının ayak seslerinden endişeli; zincire dahil olanlar ise çalıp çırptıklarının, istismar ettiklerinin 'bir gün hesabının sorulacağının' korkusunu yaşıyor.

Sanıldığı gibi o cenahta da 'mutlu' ve de 'yarınlarından emin' çok fazla kimse yok. Yüzlere oturtulmuş sahte gülüşler, sağa sola serpilen nezaket, hoşgörü sözcükleri sakın ola ki kimseyi aldatmasın.

Yürekleri baskı altında tutan bir 'vicdani' sızı evlerden sokaklara, sokaklardan caddelere ve tüm kentlere dalga dalga yayılıyor.

Tüten, üzerinde kestane kebabı yapılmaya başlanan kuzine sobaların 'mutluluk' dumanı değil, bir 'karabasanın' is yüklü ayak seslerinin kokusu.

'Yaz ayları' sona erdi ve 'zemheri soğuğu' kapıda kendini göstermeye başladı.

Nereye el atsalar 'menfaate çevirme' maharetine sahip olanlar, gördükleri manzara karşısında 'irkilme noktasına' kadar geldiler.

***

Sözüm ona bir 'medeniyet inşası' diye habire kitleleri afyonlayıp duranlar, artık 'on yaşındaki' çocukların bile ceplerinden 'uyuşturucu haplar' çıkmasının hesabını nasıl yapıyorlar bilmiyoruz.

On binlerce öğretmen kadro umuduyla kavrulurken, hasbelkader bir iş bulabilenler de halen '40-50 kişilik' sınıflarda çile dolduruyor.

Kitaplar bedava, herkesin elinde tablet, belediyeler kışın çizme, yazın top da veriyor. Ama gelin görün ki okullarda eşi benzeri görülmemiş bir 'suç patlaması' yaşanıyor.

'Öğretimden' vazgeçtik, onun beli çoktan kırıldı da 'eğitimi' bile yüzüne gözüne bulaştıran bir çarpık anlayış ile karşı karşıyayız.

Evinden kilometrelerce uzağa gönderilen öğrenciler mi ararsınız, bir şekilde 'kara listelere' alınarak evinden barkından uzağa sürülen öğretmenler mi?

'Parası' ve 'arkası' olanlar için şimdilik bir sıkıntı söz konusu değil; zira onlar yine bir şekilde 'özel kolejlerin' yolunu tutuyor.

Ama parasız, ilk ve orta eğitimden boş olarak lisenin yolunu tutanları hep aynı 'tek tip adam' olarak yetiştirilme kaygısı bekliyor: 

- "Haydi yavrucuğum iyisin, seni imam hatipli yapıyoruz."

Gerekçeyi de biliyorsunuz, imam hatipliler asla ve kat'a suç işlemez.

***

Oysa bugün 'memleketin başına musallat olan' malum kadronun neredeyse tamamına yakını İmam Hatip Okulu kökenlidir.

Belli bir bölümü de 'İlahiyat' mezunu.

Bu ikisine dahil olamayanlar ise 'medrese-tekke' eğitiminden geçmiş olan kişiler.

"İyi de bunda nasıl bir kötülük olabilir, yoksa onlar bu vatanın evladı değil mi?" diye soruyor olabilirsiniz.

Elbette öyle; fakat onların cenahından baktığınızda artık bu memlekette 'o cenaha dahil olmayanların' hiçbir şeye hakkı yok.

Hadi hepsini bir kalemde geçtik, onlar tarafından şablonu çizilen şu 'medeniyet inşasının' haline bir bakın.

'İnşayı' sadece 'inşaata' indirgeyen, 'aile içi ilişkiler' üzerinden vurgunu mubah gören, devletin malını 'babasından kalmış miras' gibi algılayan bir zihniyet.

Üstelik bu zehirli, 'hakkı' ve 'hukuku' yerin dibine batıran algı, bütün toplum katmanlarını adeta bir 'virüs' gibi sarmış durumda.

'Masa', 'kasa', 'nisa' üçgeninde tüm iddialarını kurban verenler, 'suç ortaklarının' sayısını artırma çabasındalar.

İstiyorlar ki 'kapı komşuları', 'uzak akrabaları', 'eski dava arkadaşları', aklınıza kim gelirse hepsi bu suça bulaşsın.

'Ulufeler' dağıtıyorlar; belediyeler, KİT'ler, BİT'ler ve diğer kurumlar üzerinden.

***

Kafalarındaki formül, 'öğretmenin' yerine 'imamı' koymaktı.

Ne âlâ, başımız üstüne; hiç lafımız yok da, o 'imam' diye millete yutturdukları yoldaşlarının saldığı kokular artık burun direklerini kırmanın ötesine geçti.

Daha da kötüsü 'bütün imamların' burnu artık bu kokuya 'alışmaya' başladı.

Yazarın Diğer Yazıları