Aslıyüce ve Gedikli'ye selam ve teşekkür...

Bir sevincimi, övüncümü sizlerle paylaşacağım, iki vefalı ve özel dosta selamlarımı, teşekkürlerimi bildireceğim.

Son çıkan şiir kitabım "Dillere Destanlar"dan yazar dostum Erdoğan Aslıyüce'ye de imzalayarak yolladım. Aslıyüce, kitaba teşekkürünü, 24 yıldır çıkarmakta olduğu Yesevi Dergisi'nin Şubat 2017 sayısında yayımlanan 2 sayfalık bir yazı ile bildirdi. Yazıyı yazansa Dr.Yusuf Gedikli. Aslıyüce işi erbabına havale etmiş, çok da iyi etmiş...

Dr.Yusuf Gedikli, daha yüz yüze gelmediğim ama imzasıyla, yazılarıyla, birikimiyle, çalışkanlığıyla tanıdığım bir değerli insan... Yıllar önce bu dostun "Şehriyar ve Bütün Türkçe Şiirleri" adlı yapıtını almış, kana kana okumuştum. O kitap, kitaplığımın Türk Dünyası bölümünün en gözde kitaplarından biridir, titrerim üzerine. Şehriyar hakkında çok yazan olmuştur ama Güney Azerbaycan'a kadar gidip bu büyük şairin kendisi ile de görüşerek yazan pek az olmuştur.

Yusuf Bey'in Yesevi Dergisi'ndeki yazılarını da ilgiyle okurum, özellikle dil konusundaki yazılarından yararlanırım, birkaç kez de bu köşede değindim o yazılara.

Ve bugün de kendi hakkımızdaki yazısına değineceğiz.

Sayın Gedikli yazısına, benim hakkımda bilgi vererek başlıyor, ardından, "Destan nedir?" sorusunu soruyor, yanıtını bir paragrafla veriyor, doyurucu yeterlikte. Edebiyatımızda kimler destan yazmış, bu konuda da bilgi veriyor ("bilgi vermek" deyimi aslında yeterli değil; uzmanlığını, ufkunu, derinliğini konuşturuyor demeliyiz). Cumhuriyet dönemi destan tarihimizi iki paragrafa sığdırmış, hiç kimseyi ve hiçbir yapıtı atlamamış.

Sonra kitabımdaki destanları sıralıyor ve onlardan dizeler paylaşıyor.

Yazının bundan sonraki bölümleri ise benim övüncüm ve sevincim. Oralardan kısa alıntıları sunacağım sizlere:

"Gürbüz'ün vezni serbest vezindir. Gerçi geleneksel veznimiz hecedir. Ancak güzel yazılınca serbest vezin de güzel gökçek oluyor. (...) Gürbüz'ün çok başarılı olan bir yönü de üslubu ve dilidir. Üslubu akıcıdır. Buna söz yok. Ancak bizim için en önemli ve dikkate değer yönü dilidir. Gürbüz zengin bir Türkçe'den yararlanıyor, yazı dilinden, tarihsel Türkçe'den, yeni kelimelerden ve halk dilinden. Hatta bir de kendi dili var ozanımızın. Deli tepek, iliştiri, beton-kondu, özgülenmek vb gibi."

Sevgili Gedikli, bu sözlerinin ardından, dört paragrafta, tarihsel Türkçe'den, yeni sözcüklerden, halk dilinden destanlarıma aldığım sözcük ve deyimleri aktarıyor. Öyle dikkatli araştırmış ki, beni bana öğretti desem yeridir, inanın...

Yerimin kaldığı kadar, yazının düğüm bölümünden de aktarımlar yapayım:

"İşte bu dil baylığı ozanımıza büyük bir hareket serbestliği ve kıvraklığı, rahat bir anlatım kolaylığı sağlıyor. Yıllardan beri yapıldığı gibi durağan, basmakalıp, sınırlı sayıdaki eski kelimelerle yetinmiyor ozanımız. Yeni, arı duru bir dille uzaylara, fezalara uçuyor, denizlerde okyanuslarda yüzüyor. Kanat açıyor Altay Dağlarına, bizi de Altay Dağlarının doruklarına konduruyor. Kartallarla yolculuk yaptırıyor bize. Özgürce bırakıyor kendini bulutlara sulara... Bizim ruhumuza da özgürlük, başkaldırı, direnç dolduruyor. Dilin yeni, arı duru, kanatlı, uçar bir dil olduğu hemen fark ediliyor. Türkçe ancak böyle baylaşır, böyle gelişir, ilerler. 

Yazarın Diğer Yazıları