ASO Başkanı Özdebir: İnşaat sektörü katma değer yaratmıyor

ASO Başkanı Özdebir: İnşaat sektörü katma değer yaratmıyor
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, inşaat sektörünün katma değer yaratmadığının altını çizerek, şirketlerin çoğunun batık olduğunu söyledi.

Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, ASO olarak inşaat yerine imalat sanayinin desteklenmesi görüşünde olduklarını söyledi.

Dünya gazetesine konuşan Özdebir, maliyeti büyük ölçüde dövize bağlı olan inşaatın katma değer yaratmadığını ifade ederek “Sanıldığının tam tersine, inşaat sektöründe binaları inşa ederken yaratılan katma değerden de ithal girdi oranlarının artmasıyla beraber ekonomiye çok fazla bir şey kalmıyor. Her geçen gün bu marj azalıyor. Burada para kimde varsa insanlar onların ihtiyaçlarına göre bina yaptılar, o lüks binaların satılacağı kişiler de sıkıntıya girmeye başladı. Bunların sayısı arzı karşılayamaz durumda” şeklinde konuştu.   

Türkiye’de çarkların dönmesi için finansmana ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Özdebir “Aslında topyekun seferberlik ilan edilecek bir konu. Yani bu durum 81 milyonun, yani her bireyin, tüketim tercihleriyle ilgili bir durum. İnşaatçı maliyeti düşürmek için Çin’den vitrifiye getiriyor. Zaten imalatın çoğu enerji yoğun işler. Doğal olarak katma değeri de sınırlı. Şimdi üniversite-sanayi işbirliği diyoruz ama olmuyor. Dünyada da bu iş çok zor ama bence biz bazı şeyleri düşünmeden yapıyoruz. Mesela akademik kariyerde yükselmenin en önemli kriterlerinden bir tanesi, hakemli dergilerde makalelerinizin yayınlanmış olması ve bunlara birtakım atıfların yapılması gerekiyor. Bu ABD için, Almanya için büyük bir fırsat. Makalede yer alan bilgilerle üretim yapabilecek, bunu ticarileştirebilecek kişiler, birkaç dolar dergi parasıyla bu bilgiye erişmiş oluyor.” İfadelerini kullandı.

“ŞİRKETLERİN ÇOĞU BATIK DURUMDA”

Türk Ticaret Kanunu’na göre, şirketlerin çoğunun batık olduğunu dile getiren Özdebir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu anda yaşanan talep değil, maliyet yönlü bir enflasyon. Türkiye ABD ve AB gibi tek paralı bir ekonomi değil, herkesin cebinde döviz var. Uzun süre yurt dışından fazla döviz geldi, TL değerlendi, ithal mal ucuzlayınca bunlara yönelik talep arttı ve Türkiye’de bazı işler yapılamaz hale geldi. Türkiye ekonomisi öyle bir hale geldi ki işletmelerimizden çoğu Türk Ticaret Kanunu’na göre batık durumda. Varlıklarından daha çok borçları var. Hayatta kalabilmeleri için iş yapabilmeleri, bunun için de piyasanın hareketlenmesi lazım. Belki bu tedbirler 3-4 sene önce alınsaydı, faturası bu kadar ağır olmayabilirdi. Maliye politikaları ve KGF devreye sokuldu, 200 milyar liralık bir garanti karşılığında bankalarımız Merkez Bankası da biraz karşılıkları düşürerek, hem TL hem döviz anlamında daha fazla kredi vermelerini sağladı. Maliye Bakanlığı alacakların bir kısmından vazgeçti. ÖTV, KDV’yi bazı ürünlerde indirdi.”