Atalay’ın açılımına terörle karşılık verdiler

Atalay’ın açılımına terörle karşılık verdiler
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın terör örgütü PKK ile yürütülen pazarlık sürecini “Kandil’le görüşülebilir” sözüyle adeta taçlandırılması büyük tepki çekti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, hükümetin  terör örgütü PKK ile kapalı kapılar ardında yürüttüğün pazarlığın faturasının her geçen gün ağırlaştığını belirterek, “Pazarlıklar noktasında çeşitli tehdit unsurlarının, teröre başvurma eylemlerinin koz olarak kullanılabileceği tekrar ortaya konmuş oluyor. Hükümet adına hareket etkilerini söyleyenlerin ülkenin değil kendi siyasi çıkarlarına dönük pazarlıklar yürüttükleri aşikardır” dedi. Koç, Atalay’ın “Kandil ile doğrudan görüşme” sözünün gerçeği yansıtmadığını, Oslo’dan bu yana bu tür görüşmelerin yapıldığını vurguladı. 

Oslo süreci 
Devlet ve hükümet adına Kandil’e heyetlerin gönderildiğini anımsatan Koç şunları söyledi: “Oslo sürecinde Kandil’de devlet adına gönderdikleri kişilerin doğrudan görüşme yaptıkları ortada. Bunu inkar edercesine doğrudan görüşme talebinde ya da girişiminde bulunacaklarını ifade etmesi zuldür. Zaten içinde oldukları bir eylemdir. Lice ve Van’da yaşananlar süreç olarak adlandırdıkları boyutun çok ciddi pazarlıklarla şeffaf olmayan gizli pazarlıklarla yürütüldüğünü gösteriyor.” 
Emekli Orgeneral Necati Özgen’in ise Atalay’ın açıklamalarına tepkisi sert oldu. Devletin terör örgütünün ayağına gitmesinin terbiyesizleşip, küstahlaşacağına yol açacağını vurgulayan Özgen, “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti ayağımıza geldi. Ve daha terbiyesizleşip ’karşımızda diz çöktü’diyecekler. Bir terör örgütü için bundan daha büyük bir moral olabilir mi?” diye konuştu. Terör örgütünde çözülmelerin yaşandığı günlerde Atalay’ın açıklamalarının ters etki yapacağını ve kenetlenmesine yol açacağını anlatan Özgen, stratejide yapılan hatanın taktikle düzeltilemeyeceğini ifade etti. 

Şehit kemikleri sızladı
Hükümetin pazarlık sürecinde hata üstüne hata yaptığına dikkati çeken Özgen sözlerini şöyle tamamladı: “Terör örgütünde bir zafiyet vardı. Kimi teslim oluyor, kimi kaçıyordu. Ama bu beyanat dağdakilerin kaynaşmasına, birlik beraberlik içinde olmalarını sağlar. Bu hareket tarzıyla terör örgütünü birbirine kenetlersiniz. Daha vahim hatalar yapmaya başladılar. ’Silahları bırakın gelin görüşelim’dedik, yapmadılar, biz kaybettik. İşte o stratejiyi takip edemedik. Dönüp dolaşıp daha büyük tavizler vermeye başladık. Artık bunu da mı görecektik’dediğimiz şeyler yaşıyoruz. Verdiğimiz 6-7 bin şehidin kemikleri sızlamıyor mu? Zafere giden yol düşmanı tanımaktan geçer. Demek ki devlet düşmanını tanımıyor. Almadan vermek Allah’a mahsustur. Bunu kimse aklından çıkarmasın.”