ATATÜRK BOLU VE SAKARYA’DA – 5 –

ATATÜRK BOLU VE SAKARYA’DA – 5 –
Gençlere değer verilmeli ve en iyi biçimde yetişmeleri sağlanmalıdır

esat-atalay-001.jpg
Öğleden sonra nefis manzarası ile insanı büyüleyen Reşadiye’ye hareket edildi. Gölün güneyindeki kasabada, köy halkı Mustafa Kemal’i yine candan karşılayarak, bağrına bastı.

Reşadiye, eskiden Çağa ismini taşıyordu. Gölün, Mengen tarafındaki asıl yeri yangınla harap olduğu için, tarihi kasaba, şimdiki yerine taşınmıştı. Sultan Mehmed Reşad’ın adı, yeni yerleşme yerine verilmiş, bu nedenle Reşadiye diye anılmıştı. Reis-i Cumhur, eski köyün ve gölün Türkçe olması sebebi ile “buraya, Çağa” denilsin direktifini verdi. Diğerinden ayırmak için de Yeni Çağa şekli kabul edilmiştir.

Aynı gün, öğle ile ikindi arası kafile Bolu’ya vardı. Telefonla, Gazi’nin nerede bulunduğu öğreniliyor ve halka bilgi veriliyordu:

Reis-i Cumhur, açık ve güneşli bir havada, Bolu’ya ilerlerken, harman vakti olmasına rağmen hemen bütün köyler, şehre dolmuş, kasabalılarla Karga ve Hisar tepeleri civarında büyük kalabalık teşkil etmişlerdi.

Reis-i Cumhur, Bolu dışında yine resmen Vali Ali Rıza (Üner), Belediye Başkanı Baytar Reşad (Aker), Askeri Birlik Komutanı, subaylar, askerler, mülki erkanca karşılandı. O’nu istikbal edenler arasında milletvekilleri; Hasan Cemil Çambel, Salah Cimcoz, Şükrü Gülez, Cemal Said Siren, Bolulu Tahir Hitit de göze çarpmakta idi.

Ankara kafilesindekiler de;

Recep Peker, Şükrü Kaya, Afet İnan, İsmail Hakkı Uzmay, Salih Omurtak, Cevad Abbas Gürer, korumalar, yaverlerdi.

Reis-i Cumhur, otomobilden inmiş ve Bolu toprağına Hisar altında ilk adımını atmıştır. Spor kıyafetli idi. Gömlek yakası açıktı. Ön cebinde beyaz mendil vardı. Siyah kuşaklı fötrü ile halkı selâmladı. Öğrencileri fark edince, Gazi “İşte Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği bunlardır. Bu gençlere değer vermeli ve en iyi biçimde yetişmeleri sağlanmalıdır. Çünkü cumhuriyet bunların omuzlarından, yükselecektir” diyerek, yanındakilerin dikkatini çekti.

Bolulular, hasreti, böylece aziz misafirini karşılarında görünce, giderdiler, heyecan fırtınası dalga dalga yayılıyordu. Bolu Gazetesi’nin haberine göre Başbuğ hiç usanmadan fötrü ile halkı selâmladı. Sonra, Fırka’ya çıkıldı. Kendisine tahsis edilen odaya doğru ilerlerken merdivende iken bir an durakladı. Ilıca, Karacasu taraflarına baktı. Recep Peker’e “Bolu’yu Ankara’dan önce görmeliydim...” dedi. Bu söz, Bolulular’ca, sonraları değişik şekilde yorumlandı. “Yoksa, Gazi, Bolu’yu başkent yapamadığına mı hayıflanıyordu”.

Fırka’da, üst düzeyde ve halkın temsilcileri ile fikir alışverişinde bulunuldu. Gazi, Bolu’ya ve inkılâplara dair bazı sorular yöneltti.

Akşam, Bolulular’ın tertiplediği gece, öncekilerden farklı idi. Geleneksel Paşa pilavı, bazılarını hayrete düşürmüştü. Çankaya’daki sofra, burada, daha farklı ve insanı imrendirecek sıcak havadaydı. Manisa Mebusu Tahir Hitit’in kızı Behire (Bahire) Hanım ile Gazi arasında kısa sohbette verilen cevaplar son derece ilgi çekici idi. Gazi, sonunda Bahire’ye “Senin adın bundan sonra BEDİZ olsun. Seninle, Türk kadınının temsilcisi olarak, BMM’de çalışmak isterim” dedi. Bediz Hanım, önerildiği gibi kadın mebus olarak BMM’ye girdi. Soyadı olarak da, Morova’yı aldı (1935).