Atatürk döneminde hesap soran manşetler atılabilirdi

Şeyhülmuhabirin Şemsi Sılkım ile
Dünden Bugüne
BAB-I ÂLİ

Atatürk döneminde hesap soran manşetler atılabilirdi
Basınımızın bugünkü halini anlatmaya gerek yok. Arife tarif gerekmez... Yandaş veya teslim olmuş basının bazı kalemşörleri Atatürk’ü “diktatör” olarak ilan edecek kadar kendilerinden geçmiş durumdalar. Hatta, daha da ileri giderek, “Basını köle gibi kullanırdı!..” türünden yalan ve iftiralarla şerefsizliklerini, iğrençliklerini sergilemekten geri durmuyorlar. Bunlara verilecek cevap çok ama bırakalım tarih konuşsun... Lütfen küpürünü yayınladığımız 25 İkinci kanunuevvel (Aralık) 1937 tarihli “Kurun” gazetesinin manşet haberine bir bakınız. Daha önce adı “Vakit” olan bu gazetenin sahibi ve başyazarı Hakkı Tarık Us idi. Gazete; manşetiyle İsmet İnönü’nün Başbakanı olduğu hükümete Hatay konusunun tartışıldığı günlerde hesap sorup eleştirilerini yaparak, “Türk milletine yeniden tenvir ediniz (aydınlatın)” ikazında bulunuyor.

Kullanılan üslup sert ve kesin:
Hükümete hitabediyoruz!
Onbeşgün bekleyin dediniz, bekledik. Onaltıncı gündeyiz. Vaziyet nedir? Ne oluyor, Ne olacaktır?
Türk Milletini yeniden
tenvir ediniz!
***
Hükümetin muhatap kaldığı bu uyarı ve soruları hükümet adına cevaplayan Atatürk şu açıklamayı yapmıştı:
Kırk asırlık Türk yurdu yabancı elinde kalamaz! Hatay Türklerindir, Türk olarak kalacaktır...
Gazetenin attığı bu manşeti takip eden aylardaki gelişmeler sonrasında ay yıldızlı bayraklarla donatılıp sokakları gülsuyu ile yıkanan Hatay, Kurmay Albay Şükrü Kanatlı komutasındaki askeri birliğin ayak basmasıyla anavatan topraklarına katılmıştı.
***
Şimdi başa dönecek olursak; bugün Atatürk’ü, “diktatör” olmakla itham eden kalemşörler, acaba Recep Tayyip Erdoğan  hükümetine “Vakit” in sorduğu başlığa benzer başlıklarla hesap sorabilirler mi?...

Dünün Bab-ı Ali patronları
bugünün medya sahipleri

Eskiden gazete sahipleri birbirlerini kıskanmazlar ve her fırsatta beraber olmaktan zevklenirler, aynı zamanda birbirlerine de takılırlardı. Ya bugün!...
Öncelikle şunu belirteyim ki, bundan 60 yıl öncesine kadar hiçbir gündelik gazete mecmua ve hatta risalenin sahibinin, gazetecilik dışında bir meşgalesi yoktu. Gazetesinin dışında bir işe girişmesi ve hatta yakınlarına, arkadaşlarına ev kiralama veya satılması gibi işlere bile karışmaları çok ayıp sayılırdı.
Tanin Gazetesi’nin sahibi Hüseyin Cahit, Cumhuriyet Gazetesi’nin sahip ve Başyazarı Yunus Nadi Abalıoğlu veya sonradan Nadir Nadi, Doğan Nadi, Son Telgraf, Gece Postası gazetelerinin sahip ve Başyazarı Etem İzzet Benice, Tan Gazetesinin para düşkünü sahibi Halil Lütfi Dördüncü, Milliyet Gazetesinin sahibi Ali Naci Karacan, Yeni Sabah Gazetesinin sahibi Sefa Kılıçlıoğlu, Tasviri Efkâr Gazetesinin sahip ve Başyazarı Velid Ebuziya, Son Posta Gazetesi Sahip ve Baş Yazarı Selim Ragıp Emeç, Vakit, Kurun ve Son Dakika Gazetelerinin sahip ve başyazarı kardeşler Hakkı Tarık Us ile kardeşi, Son Saat Gazetesinin sahip ve Baş Yazarı  Cihat Baban’ın  gazetecilikten başka işleri hiç olmadı. Hergün Gazetesinin Sahip ve Baş Yazarı M. Faruk Gürtunca ise gazeteciliğe başlayınca Öğretmenlikten istifa etmişti. İstanbul Ekspres Gazetesi sahibi Mithat, Akşam Gazetesinin Sahip ve Baş Yazarı Necmettin Sadak ve ayrıca çok satan Amcabey Dergisi Sahibi Cemal Nadir Güler, Karikatür Dergisi sahibi Ramiz bile haftalık dergilerinde işleri, gündelik gazete kadar ağır olmamasına rağmen hep gazeteciliği meslek edinmişler, başka işlere meyletmemişlerdi.
7 gün dergisi ve sonra Hürriyet Gazetesi sahibi Sedat Simavi bir gün dahi gazetecilik dışında işlerle ilgilendiğini ne gören ne de duyan vardı. Keza Vatan Gazetesi sahi Ahmet Emin Yalman da öyle..
Ya şimdi?...
En büyük Gazetelerin sahiplerini saymaya gerek yok. Hepsi de sanki düşman kardeşler ve hatta Genel Yayın Müdürlerinden bazıları da patronlarıyla birlikte aynı davulu çalıyor...

Cumhuriyet Gazetesi Sahip ve Başyazarı Nadir Nadi ile Son Telgraf ve Gece Postası Gazetesi Sahip ve Başyazarı Etem İzzet Benice bir Yunanistan seyahatinde tren penceresinde neşe içinde objektiflere yansıyor.

Haftaya: * Muhalefet lideri İsmet İnönü’nün muhalif kalemlerle dayanışması
* İlk Türk savaş muhabiri, Balkan Savaşı’nı izlemişti

Yazarın Diğer Yazıları