Atatürk Lisesi
Eski Genel Yayın Yönetmenim Yılmaz Özdil yazmıştı Atatürk Lisesi'ni.. Ben de orta öğretimini İzmir'de yapmış biri olarak bilirim Atatürk Lisesi'ni.. Ne olduğunu bildiğim gibi ne olmadığını da bilirim..
En sonda söyleyeceğimi en başka söyleyeyim:
-Teşekkürler gençler.. İyi ki varsınız..
***
Mezuniyet töreninde İzmir Marşı'nı okumak isteyen gençlere müdahale ediyor, ATATÜRK Lisesi'nin müdürü..
Bunun üzerine gençler giriş yapıyorlar marşa.. Müdür açıyor müziğin sesini..
Çocuk oyunu gibi.. Kulaklarımızı kapatır da, duymak istemediğimizi 'Duymuyorum, duymuyorum' nidasıyla ilan ederdik ya.. Maksat karşı tarafı gıcık etmek..
Müdür bey de öyle yapmış..
Neden? Efendim İzmir Marşı siyasi bir marşmış.. E suyun öte yakasından bakarsan öyle.. "Yel gibi kaçan bozulmuş düşmanlar"dan değilsen, siyasi bir tarafı yok..
Kemal Paşa ve onun askerlerinin gazabına uğramış olanların penceresinden bakarsan öyle.. Hele de "Altın GÜNEŞ" sırmalar saçmasından rahatsız değilsen, siyasi bir tarafı yok..
"Şehit olanları deftere yazanların" safındaysan eğer, siyasi bir tarafı yok..
Ya da "Öksüz yavruları bağrına basanlar"dansan, siyaset aramazsın o sözlerde..
Bak bahar ayları.. Çiçeklerin açmasına uyuz olmuyorsan eğer, siyaseti neresinde buldun müdür bey..
***
Okulun adı Atatürk.. Marşın uğruna yazıldığı isim Atatürk.. Gençler "Mustafa Kemal Atatürk" diye bağırıyor.. Yani taşlar yerli yerinde.. Oturmayan tek taş sensin müdür bey..
Bak ne diyor başka bir marşımız:
-Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın..
Tıpkı lafını ağzına tıkayan gençler gibi.. "Cahil" gözüyle baktığın.. "Ne anlarsınız siz" ukalalığı yaptığın.. "Kesin sesinizi" diye atarlandığın o çocuklar, Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaşta, müdür bey..
Ne yapsın o çocuklar, İzmir'de İzmir Marşı'nı değil de, Hotel California'yı mı okusunlar müdür bey?
***
Sen susturmaya çalışırsın, "Allah Allah deyip de geçer" o çocuklar müdür bey..
Sen susturmaya çalışırsın, "Tuna Nehri akmam" dese de, akıp gider o çocuklar..
E kolay değildir "Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahvadı" olmak, müdür bey..
***
Müdür bey, unutma ki, sen böyle yaptıkça, "Güneş ufuktan şimdi doğar"
Ve o çocuklar "Açık alınla çıkarlar" okulun bahçesinden, müdür bey..
Sesini ne kadar yükseltirsen yükselt.. mikrofonda ne kadar bağırırsan bağır, müdür bey, o çocukların İstiklal Marşı "KORKMA!" diye başlıyor.. Ve emir daha büyük yerden..
Sen susturmaya kalktıkça, nasıl da yükseliyor ses:
-YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA YAŞA..
***
En başka dedim ama tekrarlayayım..
-Teşekkürler çocuklar.. İyi ki varsınız..
***
İyi ki ekonomi Bakanımız var!
"Dolar bu, iner de çıkar da"..
Başbakanımızın engin ekonomi bilgisinden süzülen bir tespitti bu..
"Türk Lirası'nda bu kadar hızlı değer kaybı beklemiyorduk"..
Bu da Bakanımızın zengin yorumuydu..
Ama kimse eline su dökemez.. Kimin? Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekci'nin..
Daha önce, "Türk Lirası değer kaybetmiyor, Dolar değer kazanıyor" diyen sayın Bakan, döviz bir türlü durdurulamayınca yine mührü vurdu;
-Dolar'daki artışı kabul etmiyorum..
***
Şimdi Amerikalılar düşünsün.. Kendilerini kandırıyorlar demek ki.. Nihat Zeybekci kabul etmezse, Dolar da neyin nesi, Amerika kimin fesi..
Şimdi reisten gürül gürül bir ses bekliyoruz:
-Eeeeeeyy Dolar.. Kimsin sen ya?
Aha bu çıkış bitirir işi.. Herkes haddini bilir, dolar yerini bilir, ekonomi rayını..
***
Almış başını giderken yazı, içimden bir ses fısıldadı:
-Kurban olduğum Allah, ne günah işledik de bizi bu 'dehalara'(!) mahkûm ettin?