ATATÜRK’E DENİZDEN YAPILAN CENAZE TÖRENİ -9-

ATATÜRK’E DENİZDEN YAPILAN CENAZE TÖRENİ -9-
Başkomutan olarak Silahlı Kuvvetlerin tüm unsurlarıyla birlikte uğurlandı

Atatürk’ün ölümü, dünyanın her bölgesinde büyük üzüntü meydana getirmiştir. Atatürk’ün denizden ve karadan yapılan cenaze törenine on yedi devlet ve Milletler Cemiyeti’nin üst düzey sivil ve askeri temsilcileri katılmıştır. Bunlardan dokuz devlet, savaş gemileri ve özel tören kıtaları göndererek, törenin hem deniz, hem de kara bölümüne katılmıştır.
(Cenaze merasiminde yer almak için gönderilen özel tören kıtalarının dökümü:
Almanya: 2 subay, 100 kişilik deniz kuvvetleri öğrencisi ve 30 bando eri
Bulgaristan: 11 subay, 130 bandocu
Fransa: 4 subay, 180 kişilik bandolu deniz piyadeleri
İngiltere: 9 subay, 1 Astsubay (bölük astsubayı) 1 Astsubay (Bando Şefi) 120 Bahriyeli, 60 Kraliyet Deniz Piyadesi, 56 bando eri (The National Archives, ADM I/9586)
İran: 3 subay, 52 er
Romanya: 3 subay, 60 deniz eri
Yugoslavya: 8 subay, 80 er
Yunanistan: 4 subay, 130 deniz piyadesi
S.S.C.B.: 4 subay, 100 kadar denizci)   
Dünyanın büyük bir bölümünün o günlerde sömürge ve boyunduruk altında olduğu düşünülürse, cenaze törenine katılım seviyesinin, hem nitelik, hem nicelik olarak ne kadar kapsamlı olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün cenaze törenini mümkün olduğunca etkileyici ve emsalsiz kılmak için hiçbir çaba esirgenmemiştir. Naaşın İstanbul’dan Ankara’ya nakli, geniş halk yığınlarının önderlerine son saygı görevini yerine getirmesine geniş imkân verecek şekilde planlanmıştır.
 İstanbul ve Ankara’da yapılan törene, Cumhuriyet Bayramı törenine gönderilmiş bulunan Yavuz zırhlısı tören bölüğü ile Hamidiye kruvazörü tören bölüğü, Yavuz’un alay sancağı ve Donanma bandosu, deniz birliğini temsilen subayları ile birlikte katılmışlardır. Atatürk, Başkomutan olarak Silahlı Kuvvetlerin tüm unsurlarıyla birlikte sonsuzluğa uğurlanmıştır.
Denize karşı büyük sevgisi olan Atatürk, bugünkü modern ve çağdaş Türk Deniz Kuvvetlerinin gerçek kurucusudur. Deniz Kuvvetlerinin önemini ve stratejik değerini çok iyi bilen Atatürk, Türk denizcisine güvenmiş ve başlangıçtan itibaren zamanının zor şartlarına göre önemli derecede kaynak aktarımı ile Deniz Kuvvetlerinin temelini atmıştır. Cumhuriyet’in ilanından Atatürk’ün ölümüne kadar geçen on beş yıllık süre içinde yok olmuş bir imparatorluğun pervanesi dönmeyen gemiler yığınından, Türk deniz gücünü Orta Akdeniz’e taşıyan ve Malta ve Yunanistan seyri ile nitel ve nicel gücünü tüm dünyaya ilan eden bir deniz gücü tesis edilmiştir.
Atatürk hayata gözlerini yumduğunda, arkasında gurur duyacağı bir Türk Deniz Kuvvetleri bırakmıştır.