Avrupa Birliği ne yapmaya çalışıyor

Son bir yıldır, Türkiye batı ilişkileri ciddi anlamda kötü gitmektedir. Özellikle de kurumsal ilişki içinde olduğumuz Avrupa Birliği ile daha da kötü gitmektedir. Bu kötü gidişin bütün sorumluluğunu AKP iktidarına yıkmak da doğru değil. Zira, soğuk savaş sonrası sürecin belirsizliği ve kararsızlığı Avrupalı yöneticilerinin Türkiye hakkında karar almalarını zorlaştırdı. Bir hata yapmamak için Türkiye'yi ne içine aldı ne de tam anlamıyla dışladı. Ancak şurası bir gerçek ki, Avrupalılar, Türkiye'yi daha az önemser duruma geldiler. Sadece küresel vizyonu olan İngiltere, Türkiye'nin önemini görüp dışlanmasına karşı çıktı, ama o da Türkiye konusunda çok samimi değildi. Son bir ay için de, bazı gazeteci ve milletvekillerinin tutuklanması AB yöneticilerini ve Türkiye karşıtı Avrupalı politikacıları harekete geçirdi.  Ayrıca AKP iktidarının ve de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sık bir şekil de idam cezasını dile getirmesiyle birlikte Avrupa Parlamentosu başkanı Alman, Martin Schulz ve Komisyon başkanı Lüksemburg eski başbakanı Jean Cloud Junker, Türkiye aleyhinde konuşmak için yarışmaktalar. Bu 2 isim, Türkiye karşıtlığı ile bilinmekte ve her fırsatta Türkiye'nin Avrupa dan dışlanması için hiçbir fırsatı kaçırmamaktadır. AB bakanı ve baş müzakereci Ömer Çelik, AB yöneticilerinden gelen eleştirilere doğrudan cevap vermek için 7 Kasım da, Ankara da ki AB üyesi ülke büyükelçi ve temsilcilerini davet ederek onlara hükümetin neler yaptığını anlatmıştır. Özellikle HDP milletvekillerine yapılan yargı süreci, İspanya'nın ayrılıkçı Batasuna milletvekillerine yapılandan farklı olmadığını örneklerle anlatmıştır. ETA terör örgütünü destekleyen yurt dışında bir mitinge katılan milletvekilinin vekilliğinin mahkemece düşürülmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bunu onamasını örnek vermiştir. Bu AB'ne verilecek en iyi cevaptır. Atılan bin kahramanlık nutkundan daha etkili ve daha iyidir. Ayrıca, AB ülkelerinde, 2004-2009 yılları arasın da 24 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırıldığını da hatırlatmıştır. Bu ikna edici bir örnektir.

Düşmansız olmuyor

11 Kasım'da, AB, her yıl olduğu gibi 2016 yılı Türkiye ilerleme raporunu yayınladı. Bu rapor da her rapor da olduğu gibi, Türkiye'nin eksiklerini, hatalarını ve ne yapması gerektiğini yazdı. Bu sadece Türkiye'ye özgü bir durum değildir. AB'ne üye olmak isteyen ve AB standartlarının gerisin de olan bütün ülkelere yapılmıştır. Örneğin, daha önce üye olan Bulgaristan, Romanya'ya bu yapılmış ve ileride üye olacak diğer ülkelere de aynısı yapılacaktır. Kaldı ki, Türkiye bu tür raporlara alışıktır. Daha ağırlarını da görmüştür. Bunun üzerine, Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı 13 Kasım'da,  çok ağır sözlerle AB raporunu ve özellikle de Avrupa Parlamento başkanı Martin Schulz'a sert sözlerle cevap vermiştir. Aslında bu kişi aklı sıra Türkiye'yi kollamaya çalışmıştır. Bu tutuklamalardan dolayı değil ama, idam cezası getirilirse ilişkileri kesip ekonomik yaptırım uygulayalım demiştir. "Üslup muhtevadan" daha önemli hale gelebilir. Durduk yerde yeni düşman yaratmanın bir manası yoktur. Orta doğuda sakinleşince yeni düşman peşine düşmek akıllıca değildir. Türk halkının çıkarı bunu gerektirir.

Yazarın Diğer Yazıları