Avrupa kapısı kapandı  

     OHAL uygulaması yüzünden Türkiye, üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından yeniden denetim altına alındı. Bundan böyle, Avrupa ile ilişkilerimiz ancak denetimi gerektiren şartlar ortadan kaldırılınca yeniden başlayacak. O tarihe kadar AB ile müzakere yok, vize konusu gündemde olmayacak, sığınmacılara ilişkin kararlar da Parlamenterler Meclisi'nden geçirilmeden uygulanamayacak...

     Elimizi kolumuzu bağladılar, bir tür tecrit; ambargo da diyebiliriz...

     * * *

     Peki, AKPM bu noktaya neden geldi?

     Türkiye'ye ilişkin olarak biri Estonyalı diğeri Norveçli iki raportör üyenin birlikte hazırladıkları raporda, bu ambargonun -Ya da tecridin- gerekçesi gayet açık ve net olarak yazıldı.

     Kabul edilen rapora göre Türkiye, 15 Temmuz kalkışmasının tekrar edeceği vehmini yaşarken OHAL'i getirerek ülkenin güvenliği bahanesiyle halkın demokratik haklarını ortadan kaldırdı.

     Demokrasiyi egemen kılan mekanizmaları devre dışı bıraktı...

     Avrupa Birliği üyesi olmaktan çok, Orta Doğu ülkesi olmaya doğru daha hızlı biçimde koşmaya başladı...

     * * *

   Raporda yapılan değerlendirmeye göre demokrasiden uzaklaştık, anayasal değerleri yok saydık, özgürlükleri kısıtladık, hukuku kendimizden menkul uygulama sürecine soktuk ve OHAL'i üç kez uzatarak gelinen ortamı hazırlamış olduk...

     Sıraladıkları nedenler bunlar...

     * * *

     AKPM'nin, yolunu şaşıran ve demokrasiden uzaklaşan üye ülkeleri siyasal denetim altına almak gibi bir görevi var. Buna rağmen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türkiye'nin hiçbir surette bu denetimi kabul etmemesi gerektiğini söylüyor. Ama bunun yerine "İktidar ülkeyi bir an önce bütün kurum ve ilkeleriyle gerçek demokrasiye kavuşturmalı" diyemiyor...

     Oysa yapılacak iş "Eyy Avrupa haddini bil" ya da "Kimsin sen, bu kararını kabul etmiyoruz" demek değil, gerçek demokrasiyi sahiplenip ülkeye yerleştirmek...

     * * *

     Teknik bilgi vermek isterim, AKPM 324 üyeden oluşuyor. Bu üyeler, 47 ülkeyi temsil ediyor. İçlerinde Türk parlamenterler de var...

     Tekrarlayalım, AKPM'nin bir görevi de, insan haklarını ve demokrasiyi bütün kurum ve kuruluşlarıyla savunmak, üye her ülkede bunları aramak ve hukukun üstünlüğünü desteklemek... Bunların bulunmadığı ya da var gibi gösterip ortadan kaldıran ülkeleri siyasal denetim altına alıyorlar. Avrupa için en önemli iş demokrasiyi muhafaza etmek...

     * * *

     Türkiye, üçlü koalisyon döneminde denetlenmekten çıkarılmıştı; AKP döneminde yeniden denetim altına alındı. Avrupa'da OHAL ve ona hayat veren KHK'larla demokratik hakların ortadan kaldırıldığı kanaati o kadar yaygın ki genel kurulda bizi savunan ülke olmadı. Böylece AKPM, OHAL'i ve KHK'ları demokrasiye çevrilmiş silah ve mühimmat kabul etmiş oldu...

      * * *

      AKPM'de bulunan Türk Delegasyonu'nun başında AKP'li vekil Talip Küçükcan var. Küçükcan Adana milletvekili. Karardan sonra "Siyasal denetim isteyen raporda hatalar var" açıklaması yaptı. "Türkiye karşıtlığı söz konusu, karar düpedüz bir kasıt" diyerek kararı kabul etmediğimizi de vurguladı...

      * * *

      Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın'a göre Türkiye, bir siyasal operasyonla karşı karşıya...

      Doğrudur, aksi zaten söylenemez. Zira AKPM, demokrasiye ve Avrupa ilkelerine ayak uyduramayan üye ülkelerde siyasal operasyon yapmakla yükümlüdür.

 

Şaka değil, yaşanmış olay

------------------------------

      Kerkük'te durum değişmiş değil. Türkmen kardeşlerimiz hep teyakkuz halinde. Peşmerge kentin bir bölümünde var, büyük bölümünde yok. Bir iki mahalle ise Araplar'ın elinde.

      DEAŞ terör çetesinden kente zaman zaman sızmalar oluyor. Önceki gün üç DEAŞ mensubu eyleme hazırlanırken kente inen aç yaban domuzlarının saldırısına uğradı; domuzlar üçünü de etkisiz hale getirdi, yani öldürdü...

     Demek ki, ülkeyi koruyamayan Irak yönetimi, domuzlar kadar güçlü ve iş bitirici değil!

 

Suriyeli azgın serbest

------------------------------

      H.D. adındaki kızımız alt geçitten geçip evine gitmek isterken cinsel saldırıya uğradı. Saldırgan kızın eteğini kaldırmaya çalıştı, H.D. bağırdı, yardım istedi. Bir iki kişi, yardıma koştu ve saldırganı yakaladılar...

      Polisler geldi, Rami R. adındaki Suriyeli saldırganı Emniyet'e götürdüler. Herif sorgulandı, H.D. de şikayetçi olunca Suriyeli savcılığa teslim edildi..

      Suçüstü yakalandığı için hemen yargılandı...

      Ne oldu biliyor musunuz; yargıç 12 yıla kadar hapsi söz konusu olan sanığı adli kontrol kaydıyla serbest bıraktı...

      * * *

      Irz ve namus düşmanı böylelerine aynı dinden olduğumuz için hâlâ "Kardeş" demeyi sürdürecek miyiz!?

      Kamplarda besleyip sokağa salmaya devam edecek miyiz?

 

ANLAMLI SÖZLER

----------------------------------------------------------------------------------

        Dehanın sınırları var, cehaletin hiçbir sınırı yok. (Whoopi GOLDBERG)

Yazarın Diğer Yazıları