Ayıdan post İsrail'den dost çıkarmak...

Siyasal Bilgiler öğrencilerine ilkin, "Uluslararası ilişkilerde dostluk olmayacağı" öğretilir. Dış politikanın elbette insani ve ahlaki boyutları olmalıdır ancak diplomaside "ortak çıkarlar" yani klasik "kazan kazan" (win win) mantığı geçerlidir.

Bir devlete tek taraflı dostluk çağrısı karşılıksız ilan-ı aşk eden biçare aşığın halini andırıyor. Üstelik dostluk ilan ettiğiniz bu ülke sizin aşkınıza inanmıyor, sözlerinize güvenmiyor ve zaten sizin onu sevdiğiniz kadar sizi sevmiyorsa neye yarar, kendinizi ve devletinizi komik düşünmekten başka... 28 Şubatçılar bile İsrail karşısında bu kadar küçülmemişlerdi. Ortada ortak çıkarlar vardı ama Filistinli yetkilileri sınır dışı edecek duruma gelmemişlerdi. 

Hem tüm dünya biliyor, siz bir ülkeyle abartılı birliktelik yaşamaya başlayınca hemen ardından şiddetli bir gürültü kopuyor. Irak ve Suriye ile yüksek düzeyli stratejik ortaklık anlaşmanız yüksek düzeyde gerilimle sonuçlandı. İran ve Mısır'ı ise bir düşman ilan etmediğiniz kaldı. Jet kriziyle de Kazakistan ve Kırgızistan'ı bile Rusya yanında tavır almaya mecbur ettiniz!

Eğer gerçekten İsrail'i bu kadar seviyorsanız, fazla göze getirip de nazar etmeyin! Akademisyenliği zamanında Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, 'Stratejik Derinlik' kitabında yazmıştı: "Dış politika yapımında nostaljik dostluklar da nostaljik düşmanlıklar gibi gerçek durumu görmeyi engelleyen bir perde oluşturur." Birilerinin Sayın Başbakan'a hatırlatması lazım!

Türkiye-İsrail ilişkisi öteden beri "metres diplomasisi" ile tanımlanır! İsrail devleti kurucusu David Ben Gurion, "Türkiye bize metres gibi davranıyor. Oysa evlendik, bir türlü açıklamıyor" ifadeleriyle özetlemişti bu ilişkiyi. İktidar partisi sözcüsü Ömer Çelik tarafından yapılan açıklama, dostluğun sadece taktik planda bir hükümet manevrası olmadığını, aksine AKP teşkilatını da kapsadığını gösteriyor. Peki, ne oldu da gayrimeşru ilişki tek yönlü ifşa edildi?

Aslında Yeni Türkiye süper güçler karşısında beyaz bayrağı 2013 sonunda çekti. Batı'nın desteğini yitirdiğini anlayan dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan 2014'ün ilk günlerinde, Japonya'dan süper güçlere, "Türkiye'nin bölgesel ya da küresel bir güç olma hedefi yoktur.

 ...Bu konuda hırs göstermenin tehlikesini anladık. Bundan sonra sadece üzerimize düşen görevi yapacağız" sözleriyle seslendi ama nafile!

Arap Baharı coğrafyasında ve özellikle Suriye'de Batılı dostlardan habersiz girişimler rahatsızlık uyandırmıştı. Üstelik Obama yönetiminin "hafifçe çek" diye eline verdiği İsrail'in kulağını Erdoğan, neredeyse kopartmaya kalkmıştı. Eğer rolünü büyütmeye kalkmasa Büyük Ortadoğu Projesi'ne halife yapılacaktı ama "şimdi ne halin varsa gör" diyerek yüzüstü bırakıldı.

Önüne çıkan tarihi fırsatları değerlendirmesini bilmeyen Erdoğan iktidarı bugün Anadolu yarımadasını, NATO'ya adeta uçak gemisi olarak kullandırsa da eski gücüne kavuşması artık zor. Yoksa diplomaside dostluk kavramının içinin boş olduğunu, İslami bakımdan ise gayrimüslimlerle insani ve hukuki ilişkiler kurulsa da "dost edinilemeyeceğini" gayet iyi bilirler!

Şimdi AKP adeta harakiri yaparcasına tüm eski söylemlerini değersizleştiriyor ve "her türlü tavize açığım" mesajı veriyor. Son iki yıldır ABD'de Yahudi lobisine 65 milyon dolar ödeyerek "İsrail karşıtı değiliz" kampanyasına bel bağlamaları, Mavi Marmara katili generallerin tutuklanma kararını İnterpol'e göndermemeleri, yabancı gazetelerde Rasim Ozan Kütahyalı gibi sözcülerin kalemiyle, "İsrail'le aramızı paralel bozdu" temalı makaleler yayınlatmaları, Yahudi lobisi geri istediği halde üstün cesaret nişanını iade etmemeleri... Bu kapsamda değerlendirilebilir.

Değersiz yalnızlıktan kurtulmak isteyen iktidar, Suriyeli göçmenler kozunu da 3 milyar Euro karşılığında elinden kaçırdı. NATO'nun cephe ülkesi Türkiye şimdi, ittifakın ezeli düşmanı yaralı Rus ayısından post çıkarıp müttefiklerinin önüne atmak istiyor.

Sanırım ya farkında değiller ya da çaresizlikten son kozlarını oynuyorlar. ABD Türkiye'yi ayının elinden kurtarsa bile buna karşılık çok büyük bedel ödetir. O zaman İsrail dostluğu dahi kimseyi kurtarmaz.

Yazarın Diğer Yazıları