Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Azrail Aynası

Cüneyt Ülsever’in altıncı romanı “Azrail Aynası” Doğan Kitap aracılığı ile okuyucuya sunuldu. Kitap en başından en sonuna kadar birçok ayrıntıyla, tıbbi bilgiler, psikolojik sorunlar, yaşayan bir insanın profili, aile veya toplum tarafından baskılanmış bir takım yanlış davranışların, kişiyi ya da bireyi büyüdükçe nasıl etkilediğini ve bu sorunların dışa vurumunu, kısacası hayatın içinden yaşanmışlıkları, hayat bilgisi ile örülü olarak anlatıyor.
Fakat en önemlisi yazarın güçlü anlatım dili, sağlam kurgusu, olayı, entrika’yı ve polisiye takip gerektiren bir cinayeti ustaca okuyucusuna anlatma, aktarma yetisi. “Azrail Aynası” bu anlamda Cüneyt Ülsever’in kaleminden çok güçlü bir roman olarak okuyucusuyla buluşuyor.
Bir babanın acısı...
Roman yer yer okurun beklentisine cevap verirken, yer yer de okurun kendisinin görmesini, ya da gördüğünü sanmasını sağlıyor.
Roman konusu; babasının meleğim di-yerek sevdiği bankada çalışan kızı Ayşe Meriç’in öldürülme hikâyesi. Psikolojik polisiye filmlerini aratmayan roman, hasta bir seri katilin kadınları öldürme içgüdüsünü ve sonrasındaki cinsel sapkınlıklarını konu alıyor. Tabii cinayeti çözmeye çalışan her biri alanında başarılı üç başkomiseri de bu sürükleyici serüveni aydınlatmak üzere konuya dâhil ediyor.
Yazar, genç kadının hayatının ayrıntıları, katilin öldürme arzusu ve anormal cinsel istekleriyle ilgili detayları, öldürenin psikolojik profilini anlatırken, bir gazetecinin olayın gidişatını, bilgi, belge toplama sürecini, sırasıyla not edişini yer, mekân, zaman ve karakter hakkında derinlemesine bilgi vererek, sizi de kıyısından köşesinden romanına dâhil ediyor.
İyiler... Kötüler...
Romanı tam anlamıyla içinize sindirdiğinizde ise, insanların içindeki şiddet duygusunu, “ben” egosu’nun kişiye ne kadar zarar verdiğini; “normallikten” “sapkınlığa” giden davranış bozukluklarının önemsenmesi gerektiğini, toplumda duyarsız bir izleyici değil de yaşanmışlıklardan ders alan bir birey olmanın zorunluluğunu, bunu özümseme ve algılamanın önemini, bu tür olayların alt yapısındaki defektlerin başkalarına yönelen bir şiddet olmaya başlamasının hikâyesini derinleştirerek anlatıyor.
“Azrail Aynası” bir polisiyle vaka ile başlıyor ama hep böyle sürmüyor. Romanın güçlü kurgusu okuyucusuna sürprizler de hazırlıyor. Hayata karşı nerde ne zaman ne yapmak gerektiğini tam olarak kestiremediğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Ben diyorum ki iyinin ya da kötünün ayırdına yine akıl ve gönül birleşeni ile varmak lazım. Çünkü kimse suçlu olup olmamanızın genetikle ya da DNA’nızla ilişkisini araştırmıyor ki. İşlenen suça ve sonuçlarına bakıyor. Hal böyle olunca da kötülerden uzak kalmak dileği ile deyip, kötüyü de tanımak adına okunması gerekli bir roman diyorum.

Yazarın Diğer Yazıları