Babayiğitler...

Ayaklarına takılan onca çelmeden, uğradıkları kumpaslardan, vurulan ketlerden sonra "milli tankı, gemiyi, uçağı, İHA'yı, teknolojik projeler, köprüleri, tüp geçitleri yapan eller"in hali nicedir bilmem.

Benim için ülkenin, tartışmaya mahal vermeyecek en "yerli ve milli üretimi", dün 8'ini daha şehit verdiğimiz yiğitleri!

İktidar desteği, iteklemesi, yüreklendirmesiyle, 'kaz gelecek yerden tavuk esirgememek' stratejisiyle, elini mecburen taşın altına koyanlar değil; işte o gençler bu ülkenin asıl, gerçek, biricik "babayiğitleri"!

"Markası Türk, tasarımı Türk, mühendisliği Türk, üretimi Türk" çünkü onların yürekleri!

***

Zinhar makara içermeyen şeytanla mücadele yazısı

Üniversiteler "kişiye özel" açtıkları kadrolarla ilgili ilanlarında,  tereyağından kıl çeker gibi o kişiyi alabilsinler, hatta başka kimse başvurmayı bile beceremesin de su bulanmasın diye ilana öyle nokta atışı şartlar koyuyorlar ki, bu bazen hayli gülünç duruma da düşürüyor kendilerini...

Tıpkı dün Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi'nin başına geldiği gibi!..

 "1 kişilik" yardımcı doçent kadrosu için adayın, "Kuran ve sünnet rehberliğinde şeytanla mücadele edecek insan eğitimi üzerine çalışmaları olması..." şartı koşan üniversite, dün hayli makarası yapıldığı üzere "exorcist" aramıyor elbette;

Bingo, tesadüf işte  -merak eden YÖK'ün veri tabanından taratabilir- tam da aranan şartı oluşturan başlıkla tez yazmış, kendisini adeta açılan bu kadro için yetiştirmiş "bir yardımcı doçent" de mevcut ülkemizde!

De...

Haydi maksat hasıl oldu diyelim, hedeflenen kişi üniversite kadrosuna katılabildi. Peki ya sonra?

"Şeytan" dediğinizin işi gücü iman sahiplerini küfre ve şirke götürmek olduğuna göre, Türkiye'de adı "şirk"le anılanlar da -güç zehirlenmesine bağlı şuur kaybından sebep olsa gerek- yaygın olarak "yönetenler" katında bulunduğuna göre, dolaylı olarak "iktidar"la da mücadele edecek gençler mi yetiştirecek bu yardımcı doçentimiz üniversitede?

***

Yasa var da, uygulayacak irade nerede?

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın "tehdit edildiğini" belirterek istifasının ardından, "belediye başkanı tehditçileri ihbar mı etmeliydi", "belediye başkanı bir sebeple ihbar edemediyse savcılar ihbar kabul edemez miydi", "yoksa bütün mesele yargının bizzat tehditçilerin kontrolüne girmesi mi" mevzuna dair yazıyoruz ya, okurlarımızdan Osman Karaarslan, TCK'nın 114'ncü maddesini hatırlatmış.

"Siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi"ne karşı cezai müeyyideleri düzenleyen maddeye göre;

"(1) Bir kimseye karşı;

a)           Bir siyasi partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasi partinin faaliyetlerine katılmaya ve katılmamaya, siyasi partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya,

b)           Seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya,

Zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır..."

Yasa tamam da sorun yasaları üstün kılacak iradenin yoksunluğunda!

***

Tarsus'tan efsane fışkırıyor(!)

Tarsus'taki gizemli kazıya dair üretmeye çalıştığım sorulara cevaben Burhan Savaş yazmış; dediğine göre ilçede "Her şey ölen/öldürülen emniyetçinin eşi tarafından Cumhurbaşkanı'na gönderilen bir mektupla" başlamış.

İddia o ki;

Bu mektuptan sonra, kazı işini, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından oluşturulan özel bir ekip devralmış. Ev, o andan sonra dışarıya tamamen kapatılmış. Cumhurbaşkanı'nın konuyla ne kadar yakından ilgilendiğini izah ederken "oğlunun denetime geldiğini" dahi ileri sürüyor.

Bu arada, kazıya ilk başlayan ve adı şüpheli polis ölümü vakasına karışan emniyet amiri FETÖ'den alınmış; hâlâ cezaevinde tutuluyormuş.

"Siyah çantalarla girip-çıkan, bir şeyler taşıyan adamlar" iddiası Savaş'ın mektubunda da var.

Velhasıl;

Tamam, Tarsus, Firavun'dan bu yana bu tip gizemli olayların merkezi... Ve fakat, Savaş'ın dediğine göre, bilerek veya bilmeyerek "saraya çarpmak" olmuş,  ilçede aradıkları cevaplara bir türlü ulaşamayan CHP milletvekillerinin bu olaydaki yegane talihsizliği.

Ben onu bunu bilmem ama böyle dallanıp budaklanan konularda, "şeffaf olmak"tır bence bilgi kirliliğiyle mücadelenin en iyi yöntemi...

Nedir bu gizem, dünyanın sırrına mı erişildi yani!

Yazarın Diğer Yazıları