Bağımsız bir turizm sektörü nasıl oluşturulur?

Türk Hava Yollarının (THY) günümüzde uçak sayısı ve uçtuğu noktalar incelendiğinde, geldiği yer, takdire şayan bir noktada olmasına rağmen, uçak sayısı ile uçuş yapılan noktaların sayılarındaki artış, kurumun çok verimli şekilde işletildiği anlamına gelmemelidir. Kârlılık oranları incelendiğinde zaten THY’nin bu kadar uçak ve uçuş noktası ile büyük kârlar elde etmediği de görülecektir.
1985’ten sonra dillendirilen ve devletin elinde bulunan ne kadar değer varsa  “özelleştirme propagandası”  ile birlikte özellikle yabancı şirketlerin eline geçmesi sağlanmış oldu. Gelinen nokta, yüzlerce milyar dolar yatırım yapılan “turizm sektörünün” bu kadar yatırıma karşılık ülke ekonomisine katkısı kesinlikle hiç denecek kadar azdır. Buradaki asıl sorun, yapılan binlerce yatak kapasiteli otel ve tatil köylerinden değil, bu yatak kapasitelerini paket tatil programları ile dolduracak tur operatörlerinin  “yerli tur operatörleri” olmamasından kaynaklanıyor.
Alman, İngiliz ve İspanyol ortaklı yabancı tur operatörü TUİ’yi inceleyecek olursak, elinde leasing yöntemi ile bulundurduğu 149  uçakla, dünya turizmine yön vermektedir. Yılda taşıdığı yaklaşık 30 milyon turist  ile ortalama 18 milyar dolarlık bir ciro elde eden bu firmanın, finansal ve turizm faaliyetleri alanında bu güce erişmesinde ona yardımcı olan yine ülkemizde hâlâ var olmayan “devletin turizm politikalarıdır” .
Yıllardır ülkemizde  “özelleştirmenin faydaları”  dillendirilirken, yukarıdaki yabancı tur operatörü irili ufaklı ne kadar tur operatörü varsa bünyesinde toplamaya devam ediyor ve ciddi anlamda turizm sektöründe bir “tekel oluşturuyor”. Tur operatörlerinin kontrolsüz şekilde büyümeleri ve kendi bünyelerinde bulundurdukları havayolları, tatil köyleri, taşıma firmaları vb. unsurlarla faaliyette bulundukları ülkelerde ciddi bir otorite kurmalarına yardımcı olunmaktadır.
Bugün elinde 170 civarında uçak bulunan THY’nin yerli tur operatörlerinin önünü açıcı girişimlerde bulunmaması,  “pazarlanması en kolay turizm ürünlerimizin”  hak ettiği değeri bulmasına engel olmakta. Turizm tesislerinin sağlamış olduğu hizmet ne kadar kaliteli olursa olsun, bu tesisleri yerli tur operatörleri pazarlayıp, kendi kontrollerindeki uçaklarla ülkeye getirmedikleri sürece, turizm gelirlerimizin artmasını beklemek büyük safdillik olur.
Uygulamanın bugünkü hali ile devam etmesi, yabancı tur operatörlerinin “yatırım yapıyoruz”  yalanı ile 20 ilâ 49 yıllığına işgal ettikleri turizm alanlarını istedikleri gibi işletmelerine engel olamayacaktır. Uçağı, tatil köyü, taşımacılık ve tur firması yabancı tur operatörünün kendisine ait olduğu bir ortamda, ülke olarak biz bunun neresindeyiz diye ciddi anlamda sorulması gerekmekte.
Kâğıt üzerinde genellikle yabancı tur operatörlerinin  “işletme sorumlu müdürü”  olarak gösterdikleri Türk muhasebecilerin gerçekte sorumlu müdürlükle hiçbir alakalarının olmadığını herkes bilmekle birlikte konunun üzerine gidilmemekte, yine kâğıt üzerinde Türklerin sorumlu olduğu tatil köylerinde asıl turizm politikalarını belirleyip ona yön veren genel müdürler yabancılardan oluşmaktadır.
Yapılması gereken, acil olarak yabancı tur operatörlerine ait bu tatil köylerinin ve turizm şirketlerinin mali incelemeye alınmalarıdır. O zaman kayıt altında olmayan gelirler rahatlıkla ortaya çıkarılabilecektir.

Yazarın Diğer Yazıları