Bahçeli’den “alçaklık kemiğe dayandı” uyarısı
MHP lideri Bahçeli’nin sabırla hareket edip sükunet tavsiye eden tavrı bilinir... Geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama, bu bilinen üslûbu da düşünülünce daha da önem kazanmaktadır...
Bahçeli, “Ülkemizin güvenliğini, birliğini ve bütünlüğünü hedef alan husumet cephesi’nin hayata geçirmeye çalıştığı alçak senaryolar karşısında yüreğinde vatan, bayrak, millet sevgisi olan hiç kimsenin daha fazla hareketsiz kalması artık beklenmemelidir” dedi...
Durum oldukça ağırdır, aşılmadık ne kırmızı çizgi, ne milli duvar kalmıştır...
Yani tıpkı, “Gençliğe Hitap”taki gibi, “Tersanelerine girilmiş, orduları dağıtılmış, fakru zaruret” durumu hasıl olmuştur sanki...
Bahçeli’nin sözleri çok önemlidir...
MHP lideri, Türk milletinin birliğine, huzuruna ve refahına yönelik tehditlerin hız kazandığını, tarihi bir buhran halinin giderek yaklaştığını belirtiyor... Bahçeli’nin sözlerinden satır başları yapalım:
“... devlet ve toplum hayatını bugüne kadar ayakta tutan değerler sistemi tamamen aşındırılıyor, Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan çökertilmesi maksadıyla sistemli bir saldırı ısrarla sürdürülüyor...
...Türkiye Cumhuriyeti, devlet ve millet olarak bir beka sorunuyla yüz yüze.. Türkiye’de gerilim had safhaya ulaşarak kontrolden çıkabilir.. çatışma riski yüksek bir bunalım ortamına sürükleniliyor...
... İç ve dış güvenlik tehditlerinin ağırlaşması, iç çatışma ortamına zemin hazırlamayı amaçlayan tahriklerin tırmanması ve ‘yönetimin gaflet sınırlarını aşan siyaseti’, Türkiye’yi uçurumun kenarına getirdi...”
MHP liderinin şöyle bir keskin uyarısı var:
“Önümüzdeki dönemde, geçmişte parçalı yapılar olarak karşılaştığımız dokuz ana kriz dinamiği, aynı zaman diliminde buluşacak ve aynı eksen etrafında dönerek, çok güçlü bir çekim ve yıkım alanı yaratacaktır. Türkiye ve Türk milleti, oluşan tahribatın enkazıyla katlanarak büyüyen bu anaforun giderek artan yıkıcı etkisi altında kalacaktır...”
Doğru mu bu uyarılar?
Çok doğru..
Altını çizdiği sözlerine bakalım...
“Bugün Türkiye, milli birliği ve üniter devlet yapısını yıkmayı amaçlayan senaryoların açıkça ve tahriklerin hayasızca sahnelendiği, teröristin makbul görüldüğü, bölücülüğün itibar bulduğu, dağdan şehre inenin törenlerle karşılandığı, şehadetin küçümsendiği, şehidin incitildiği, gazinin eşkıya ile bir tutulduğu, Başbakanı tarafından 36’ya ayrılmak istenen bir milletin kardeşliğini ısrarla korumaya çalıştığı, eli kanlı PKK projelerinin el değiştirerek son yıllarda hükümet tarafından taşınmaya başlandığı, terörün başaramadığı toplumsal ayrışma ve kırılmayı hükümet ve işbirlikçilerinin hevesle uygulamaya koyduğu, manevi değerler üzerinden yapılan ucuz siyasetle Türkiye’nin milli çıkarlarının başka başkentlerde pazarlandığı, iktidardan başlayan teslimiyet ve zaafiyetin toplum ve devlet hayatımızın her alanına yayıldığı, ahlâki değerlerimizin temellerini sarsan manevi çöküş sürecinin ve yozlaşmanın giderek hız kazandığı, ilkesizliğin erdem, tavizin siyaset, teslimiyetin diplomasi, talanın ticaret olarak topluma çarpıtılarak sunulmaya çalışıldığı, kaynakların israf edildiği, yolsuzluğun kol gezdiği, vurgunların tırmandığı, hırsızlığın prim yaptığı, yandaşların palazlandığı, önüne gelenin ülkemizi açıkça tehdit ettiği, ecdadımızın her gün aşağılandığı, korumasız, sahipsiz, ezik ve yoksul bir ülke haline getirilmiştir.”
Uzun uzun düşünelim diyeceğim ama sanki düşünmeye vakit kalmamış gibidir...