Bahçeli'nin NATO yorumu ve NATO'nun asker papazları!

Devlet Bahçeli, NATO'nun IŞİD ile mücadele kararı almasını değerlendirirken "Türkiye'nin uzun bir süredir dillendirdiği bu seçenek ilk bakışta oldukça olumlu ve isabetli değerlendirilecektir. Bizim kanaatimiz de bu yöndedir" dedi.

Bahçeli, "Ancak NATO'nun yalnızca IŞİD'e odaklanması, kuşku ve kaygılarımızı artırmaktadır. Gündemde PKK-PYD-YPG yoktur. Türkiye'nin, Rakka operasyonunda PKK-PYD-YPG'nin kullanılmaması önerisinin reddi, kabul edemeyeceğimiz çifte standart ve art niyetlilik olarak yorumlanmalıdır. ABD, tüm itiraz ve eleştirilere rağmen PKK-YPG'ye silah vermektedir." diye konuştu.

***

Diyeceksiniz ki, Bahçeli'nin bu konuyla ilgili değerlendirmesinin ne önemi var, asıl olan hükümetin turumu değil mi? Evet ama Bahçeli'nin tutumunun ne kadar belirleyici olduğunu, erken seçim kararlarında, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve son Anayasa değişikliklerinde hep birlikte yaşadık değil mi?

Türkiye, NATO'nun IŞİD ile mücadele etmesi gerektiğini ne zaman dile getirdi?

Tayyip Erdoğan, 2010 yılında Toronto'daki NATO zirvesinde NATO'yu Kandil Bölgesi'nin kontrolü için göreve çağırmıştı. 2012'de de NATO sözleşmesinin 5. maddesinin çalıştırılarak, Suriye sınırına asker gönderilmesini isteyebileceğini söylüyordu ama Türk Dışişleri'nden bu yönde en küçük bir açıklama yapılmadı. O zaman IŞİD de yoktu! Bu önerileri, Tayyip Erdoğan hangi devlet kararı ile yaptı bilmiyoruz.

Üstelik Devlet Bahçeli, o dönemde Başbakan olan Tayyip Erdoğan'ın Toronto'da "Ağzındaki baklayı çıkardığını ve NATO'yu Kandil Bölgesi'nin kontrolü için göreve çağırdığını belirterek "Bu davetin sonuçları son derece tehlikeli olacaktır. Bir ülkenin bağımsızlık ve egemenlik timsali olan hudutlarını kendi güçleriyle koruması şarttır, aksi yaklaşımlar hükümranlık gücümüzün sorgulanmasına sebep olacaktır. Başbakan'ın önerisi ülkemizin itibarına gölge düşüreceği gibi millî bir konunun uluslararası alana taşınarak aleyhimize şekillenmesine yol açacaktır. PKK ile mücadele NATO düzeyine taşındığında konuya ilişkin olarak NATO ülkelerinin görüş bildirmesine ve müdahil hale gelmesine imkân tanınacaktır" demişti.

Yani Türkiye'nin PKK ile mücadelede NATO'yu yardıma çağırmak gibi bir düşüncesi hiç olmadı. Çünkü Türkiye'de, bu işleri bilen herkesin gördüğü gibi, PKK terörünün arkasında da NATO ülkeleri vardı.

***

Nitekim Bahçeli de "NATO bugüne kadar herhangi bir yaramıza merhem olmuş değildir. Üstelik Türkiye'ye kurulan tuzaklarda adı sıklıkla geçmiştir. Bilhassa darbeler tarihi incelendiğinde henüz aydınlanmamış çok sayıda iddia ve itham NATO'yu direkt kapsamına almıştır" dedi.

Fakat sonunda "Rakka operasyonuna katılsın, buna diyecek bir şey yoktur. Hatta Türkiye'nin desteği de malumdur. Ancak terör örgütleriyle NATO'nun ne işi vardır?" diye sordu?

Tayyip Erdoğan da "NATO'nun ne işi var Libya'da" dedikten 24 saat sonra "NATO, Libya'nın Libyalılara ait olduğunu göstermek için Libya'ya gitmelidir" demişti!

Şimdi Libya'nın nasıl parçalandığını ve Libya petrolünün kimler tarafından paylaşıldığını dünya görüyor.

Bahçeli ise aynı konuşmada hem karşı çıkıyor gibi görünüyor hem de konuyu "NATO, Rakka operasyonuna katılsın" diye bağlıyor!

***

Peki NATO'nun asıl hedefi nedir? Aytunç Altındal'a göre "NATO'nun simgesi olan dört uçlu haç, Yeni Ahid'i yazan dört Evangelisti simgelemektedir. NATO'nun gizli misyonu, dünyanın dört bir yanına ve yönüne 'Askeri Misyonerler' göndermek ve Evangelistlerin testamentlerini buralara sokmak ve yerleştirmektir. NATO'nun özellikle Orta Doğu'ya, Türk Cumhuriyetleri'ne ve Kafkasya'ya yönelik askeri misyonerlik çalışmaları, Türkiye'deki askeri üslerinde görevli asker papazlar tarafından yürütülmektedir."

Yazarın Diğer Yazıları